halukgta
Onursal Üye
- Katılım
- 20 Ocak 2014
- Mesajlar
- 260
- Tepkime puanı
- 0
- Puanları
- 0
Bir kardeşimiz yazılarımdan, peygamberimizi devre dışı bıraktığım izlenimini almış. Müslüman ım diyen bir insan, bunu aklından bile geçiremez. Arkadaşımız bana verdiği cevabında, Kuran ın peygamberimize itaati, örnek almamız gerektiğini söylüyor ve benim yazdığım yazılarda, bunu göremediği izlenimini aldığını da belirtmiş.
Bende bugünkü yazımı, bu konuya ayırdım. Ayrıca bu kardeşimiz, beni Kuran a uymaya çağırmış, buna çok memnun olduğumu söylemeliyim. Yalnız tek bir şartla, KURAN I RİVAYETLERE GÖRE ANLAMAMAK ŞARTIYLA. Günümüzde bu şekilde Kuran anlaşılmaya çalışıldığı için, dinde bölündük, parçalandık. Daha da kötüsü, Kuran a uyduğumuzu zannederken, Kuran ı kendimize uydurduk, bunun farkında bile değiliz.
Bizler eğer Kuran, rivayet hadisler olmasaydı kapalı kalırdı, anlaşılmazdı diye inanırsak, bu peygambere uymak değil, RİVAYET VE SANIYA TABİ OLMAK OLUR, ÖNCE BUNU UNUTMAYALIM. Kuran a uymak, onu bir bütün olarak anlamaya çalışmakla olur. Parçacı olarak kelimelere anlamlar vererek anlamak, Kuran ı anlamak değil, Kuran ı nefsimize uydurmaktır.
Arkadaşımızın söylediği gibi, Allah Kuran da elçime uyun emrini vermiştir. Peki, peygamberimiz e nasıl bir görev, sorumluluk verilmiştir? İşte bunu görmezden gelip de, bizlere öğretilenleri doğru çıkarmak adına, Kuran da asla bahsedilmeyen, birçok hükümleri de peygamberimiz koymuştur dine dediğimiz andan itibaren, Kuran dan sapmış, Kuran a değil RİVAYETLERE uymuş oluruz. Amacım, bunun fark edilmesi adınadır.
AKLA DEĞİL, KURAN A TESLİM OLALIM demiş kardeşimiz, bana verdiği cevapta. Bu tabir doğru olamaz. Çünkü akıl ve Kuran paralel, yan yana yürür, asla ayrılmaz. Allah Kuran da onlarca ayetinde, bizleri düşünmeye ve aklımızı kullanmaya yönlendirir.
Bana cevap veren kardeşimiz, benim peygamberimizi, devre dışı bıraktığımın izlenimini aldığını söylemiş. BUNU DÜŞÜNMEKTEN ALLAH A SIĞINIRIM. Elbette bana böyle bir iftira atanı da, Rabbime havale ederim. Hiç kimse peygamberimizi devre dışı bırakarak, İslam ı yaşayamaz. AMA HİÇ KİMSE, ALLAH IN ELÇİSİNE VERMEDİĞİ BİR YETKİYİ DE, VERMİŞ GÖSTEREREK, İSLAM I YAŞAYAMAZ.
Allah peygamberleri, uyarıcı, tebliğ edici, yol gösterici, öğüt verici olarak gönderdiğini birçok ayetinde bizlere anlatır. Bu örnekleri birçok yazımda vermiştim. Bu yazımda, iki örnek vermek istiyorum.
Kehf 56: BİZ RESULLERİ, SADECE MÜJDELEYİCİLER VE UYARICILAR OLARAK GÖNDERİRİZ. Kâfir olanlar ise, hakkı batıla dayanarak ortadan kaldırmak için batıl yolla mücadele verirler. Onlar ayetlerimizi ve uyarıldıkları şeyleri alaya almışlardır.
Ankebut 18: Eğer siz yalanlarsanız bilin ki, sizden önce geçen birtakım ümmetler de yalanlamışlardı. PEYGAMBERE DÜŞEN APAÇIK TEBLİĞDEN BAŞKA BİR ŞEY DEĞİLDİR.
Yukarıdaki ayetleri ve buna benzer birçok ayetleri gördüğümüz halde, hala peygamberimizin yetki ve sorumluluklarına ilaveler yapıyor ve buna inandırılıyorsak, yanlış yoldayız demektir.
Allah ne diyordu Kehf 26. ayetinde, BEN HÜKMÜME HİÇ KİMSEYİ ORTAK ETMEM. Bir başka ayetinde de tebliğ etmek sana, hesap sormak bize düşer diyordu. Yine Yaradan geçmiş toplumların yaptığı hatayı, bizler yapmayalım diye, SANA TEBLİĞ ETTİĞİM KURAN LA ONLARA HÜKMET DİYEREK, ELÇİSİNİN KURAN DAN BAŞKA HİÇBİR KAYNAK KULLANMADIĞINI APAÇIK ANLATIYOR AYETİNDE. Lütfen şunu unutmayalım, Allah dinin tek hüküm koyucusudur asla da, DİNDE HÜKÜM ORTAĞI YOKTUR.
Peygamberimize iman etmekte nazlanan Ehli kitap, edindikleri rivayet inançları da Kuran ın yanında yaşamak istediklerinde, bakın nasıl ayet indiriyor Allah.
Araf 185: Göklerin ve yerin hükümranlığı konusunda, Allah'ın yarattığı her şeyi ve ecellerinin yaklaşmış olabileceğini düşünmediler mi? O HALDE KUR'ÂN'DAN SONRA HANGİ SÖZE İNANACAKLAR?
Casiye 6: İşte bunlar, Allah'ın ayetleridir. Bunları sana gerçek olarak okuyoruz. ALLAH'TAN VE O'NUN ÂYETLERİNDEN SONRA HANGİ SÖZE İNANACAKLAR?
Demek ki peygamberimizde yalnız Kuran ı tebliğ etmiş ve yalnız Kuran ile hükmetmiştir. Emir çok açık. Hatta bu konu ile ilgili, bir başka ayetinde de, bakın görev tanımını nasıl yapıyor elçisinin ve elçisini şiddetle nasıl uyarıyor.
Hakka 444546: Eğer (Peygamber) BİZE İSNAT EDEREK BAZI SÖZLER UYDURMUŞ OLSAYDI, MUTLAKA ONU KUDRETİMİZLE YAKALARDIK. Sonra da onun ŞAH DAMARINI MUTLAKA KESERDİK.
Çok dikkat çekici değil mi? Allah çok açık bir hüküm veriyor ve diyor ki, elçimize indirdiğimiz Kuran ın dışından, bize isnat ederek bunlarda dinin emridir, Allah ın emridir diye bazı sözler söylemiş olsaydı ONUN CANINI ALIRDIK DİYOR. Peki, bizler bunca ayetleri gördüğümüz halde, hala neler söylüyor ve bunlarda peygamberimizin dine koyduğu hükümlerdir, her şey Kuran da yoktur deme cesaretini gösteriyoruz. Çok üzücü.
Hâlbuki Kuran da her şey o kadar açık ki, yeter ki Kuran ı rivayet ve sanı bilgiler ışığında, anlamaya çalışmayalım, bazı ayetleri görmezden gelmeyelim. Allah açıkça aşağıdaki hükmünü verdiyse, sizce Allah bizleri, Kuran ın dışından bilgilerden de sorumlu tutar mı?
Zühruf 44: Doğrusu Kur'an, sana ve kavmine bir öğüttür. İLERİDE ONDAN SORUMLU TUTULACAKSINIZ.
Allah bakın ne kadar açık bir hüküm vermiş. Sizleri Kuran dan sorumlu tutuyorum diyor. Bu durumda bu ve buna benzer yüzlerce ayeti görmezden gelip, üstünü örtüp, nasıl olurda bunları da peygamberimiz dine ilave etmiştir, bunlardan da sorumluyuz deriz ve bunlara inanırız?
Bunu söyleyen, bu ayetlerin hiç birisine iman etmiyor demektir. Böylece gerçek iman edenlerden de olmamış olacağının, lütfen bilincinde olalım. Allah bazı ayetleri görmezden gelenlere, üstünü örtenlere Kafir dediğini, lütfen unutmayalım.
Kelimelere kendi nefsimizden, hurafe inançlarımıza kanıt olsun diye lütfen anlamlar vermeyelim, manasını-anlamını Kur'an dan arayalım. Bizlere öğretilenler, Kur'an ın tek bir ayetine bile ters düşüyorsa asla kabul etmeyelim, yoksa hesabını veremeyiz.
Kuran peygamberimizi örnek almamızı ister bizlerden. Dikkat ediniz ÖRNEK diyorum. Örnek insan dediğimizde, yaşamı, davranışları ve olaylar karşısında takındığı tavırdır ki, Allah da elçisinin bu yönlerini örnek almamızı emreder. Adı üstünde elçi. Elçiler gönderilene ilave yapamaz, ekleyemez. Tek bir kelimesini bile değiştirmeden, tebliğ eder. Bu hükümde Kur'an da zaten apaçık verilmiştir.
Ayrıca peygamberimiz devletinde başkanıdır ki, verdiği kararlara kesinlikle uyulmasını söyler Allah. Dikkat ediniz bu söylemler, peygamberimizin bizzat yaşadığı dönemlerle ilgilidir. Verdiği kararlara kesinlikle uyulması gerektiğini söylemesinin nedeni de, ona yardıncı olunmasını sağlamak, toplumu daha kolay yönetebilmesi adınadır.
Kuran da geçen bazı örnekleri hatırlayınız. Allah ın elçisi en küçük bir hata yaptığında uyarılmakta ve Allah tarafından ikaz edilmektedir. Peygamberimiz dini tebliğ ve yaşamak adına, asla Kuran ın dışına çıkmamış, yalnız sana indirdiğimle onlara hükmet diyerek, açıkça hükmünü vermiştir. Bizlerde peygamberimize uymak istiyorsak, yalnız Kurana uyarak, emin olmdığımız bilgilerin ardına düşmemeliyiz.
Sizlere hatırlatacağım, şu ayet üzerinde düşünelim şimdide.
Ali İmran 101: Allahın ayetleri size okunuyor, Resulü de aranızda; peki nasıl küfre sapıyorsunuz? KİM ALLAHA YAPIŞIRSA DOSDOĞRU YOLA İLETİLMİŞTİR o.
Ayete dikkat ederseniz, Kuran sizlere okunuyor ve Resulümde aranızda diyor. Böyle olduğu halde küfre sapıyorsunuz diyor. Çok dikkat çekici ve düşündürücü bir ayet. Yani her şey elinizin altında olduğu halde, siz Kuran ın dışına çıkıyorsunuz diye uyararak, kim Allah a yapışırsa, yani kim KURAN A yapışırsa, dosdoğru yola iletilmiştir diyor. Sizce apaçık bu ayet, bizleri Kuran dışına yönlendiryor mu?
Şimdide bu ayeti günümüz şartlarında anlamaya çalışalım. Allah ın ayetleri Kuran bizlere okunuyor, hiç değişmeden Allah korumasında. Ama onun resulü örnek peygamberimiz aramızda değil. Elbette bizler, o dönemde yaşayanlar gibi şanslı değiliz, ama elimizde Allah ın koruması altındaki KURAN var. İşte ayetin sonunda, aslında apaçık bizlerin yapması gereken söyleniyor ve diyor ki, KİM ALLAHA YANİ KURAN A YAPIŞIRSA, DOSDOĞRU YOLDA GİDİYOR DEMEKTİR.
Bizlerin sarılacağı, inanacağı, rehber alacağı kitabın ne olduğu, Kuran da onlarca ayetinde apaçık söylenmiştir. Bir örnek verelim.
Araf 3: (Ey insanlar), RABBİNİZDEN SİZE İNDİRİLENE UYUN VE O'NDAN BAŞKA VELİLERE UYMAYIN. Ne kadar da az öğüt alıyorsunuz!
Bakın Allah ayetinde çok açık bir sınır çiziyor, hükmünü veriyor bizlere ve diyor ki, RABBİNİZDEN SİZE İNDİRİLENE, YANİ KURANA UYUN VE ONDAN BAŞKA VELİLERE UYMAYIN.
Peki, bizler bunca açık ayetleri gördüğümüz halde, neler diyoruz? Ne yani peygamberimiz postacımıydı. Peygamberimizin de dine hüküm koyma yetkisi vardır. Bizlerde bunlara uymak zorundayız. Yalnız Kuran ile iman olmaz diyoruz. Peki, bu sözler, yukarıdaki ayetlere uyuyor mu? Daha önce örnek verdiğim ayetlerinde tümüne uymuyor. Hatta yüzlerce ayet vardır ki, bizlerin yalnız KURAN IN İPİNE SARILMAMIZI EMREDER.
Allah elçim e uyun der, çünkü elçisine verdiği emir, KULLARIMA YALNIZ KUR'AN İLE HÜKMET EMRİDİR de ondan. Bu emri ve onca tembihi-uyarıyı alan Allah ın elçisi, sizce Kuran ın dışından, dine hüküm koymuş, ilaveler yapmış olabilir mi? Karar sizlerin, herkes kendi imtihanını yaşıyor.
Allah resulüme uyun derken, yaşadığı dönemde, toplumun içinde onlara yaptığı liderliği konumunda, ona uyulmasını emrediyor. Ayrıca peygamberimizin verdiği kararlarda, bizzat Allah ın kontrolünde olduğunu görüyoruz. Onun içinde kesinlikle elçisine uyulmasını emreder, böylece elçisinin işini-görevini kolaylaştırır.
Şimdide tam tersini düşünelim ve diyelim ki, hayır peygamberimiz dine Kuran dışından da hükümler koymuştur, ilaveler yapmıştır. Bizler bunlara da uymak zorundayız diye düşünelim bir an.
Bu durumda hemen kendimize soralım. Madem peygamberimiz dine ilaveler yaptı, neden Kuran gibi onları da yazıya geçirmedi? Peygamberimiz tam tersine Kuran dışından, din adına peygamberimize atfedilen sözlerin, yazımını bile yasakladı. Gerçi bunu söylediğimizde, önce yasakladı daha sonra serbest bıraktı denir. Asla peygamberimizin serbest bırakmadığını, dört halife devrinde de, hadis nakli yasağıyla nasıl mücadele edildiğini, yasağın devam ettiğini lütfen araştırınız.
Bu düşünceye inanmamız bizleri, dinde bölmüş ve birbirimize düşman etmiştir. Bölünmeyi tetikleyen, rivayet ve sanı bilgilere inanmaktır. Çok yakınımızda olan, Müslümanın Müslümanı nasıl katlettiğini, hala göremiyormuyuz? Her mezhep, birbirinin tam tersi, elindeki rivayete göre iman edince, sonuç ortada. Allah bizleri, emin olmadığın bilginin ardına düşmeyin, sizleri Kur'an dan sorumlu tutuyorum dedikten sonra, BÖYLE BİR İMAN ŞEKLİNE BİZLERİ YÖNLENDİRİR VE BU BİLGİLERDEN SORUMLU TUTAR MI? Karar ve yorum sizin.
Tüm bu gerçekler ışığında düşündüğümüzde, peygamberimiz Kuran dışından asla hiçbir söz söylememiş ve bizlere yazılı olarak ulaştırmamıştır. Sizlere Kütüb ü Sitte den bir hadis nakletmek istiyorum.
4106 - el-Muttalib İbnu Abdillah İbni Hantab radıyallahu anh anlatıyor: "Zeyd İbnu Sabit Hz. Muaviye radıyallahu anhüma'nın yanına girmişti. Hz. Mu'aviye ona bir hadisten sual etti. Zeyd de hadisi ona söyledi. Hz. Muaviye (orada hazır bulunan bir adama) hadisi yazmasını emretti. ZEYD MÜDAHALEDE BULUNARAK RESÛLULLAH ALEYHİSSALÂTU VESSELÂM, HADİSLERİNDEN HİÇ BİR ŞEY YAZMAMAMIZI EMRETMİŞTİ" DEDİ. Bunun üzerine Hz. Muaviye yazılanı derhal imha etti."
Ebu Davud, İlm 3, (3647).
İşte Kuran ın onayından geçen güzel bir hadis. Aklı olan her bilgiden faydalanır. Aklı olan, asla emin olmadığı bilginin ardından gitmez. Çünkü Rabbimiz sizleri Kuran dan sorumlu tutuyorum diyorsa, bu hükme uymayan hiçbir bilgi asla doğru olamaz.
Peygamberimize atfedilen sözleri, lütfen Kuran süzgecinden geçirerek kabul edelim, faydalanalım. Unutmayınız Kuran ın onayından geçmeyen bir sözü, peygamberimize ait olduğunu düşünen, nakleden Allah ın elçisine iftira atmış demektir ki, bunu cezası cehennemde kalıcı olmaktır Allah korusun.
Bizler peygamberimizin yolundan gitmek istiyorsak, Kuran ın ipine sarılmalıyız. Çünkü Allah dinin sınırları olduğunu, asla sınırları geçemeyeceğimizi bildirir bizlere.
Peygamberimiz, Allah ın RESULÜ, bizler için örnektir, dinin LİDERİDİR. ASLA DİNDE, ALLAH IN ORTAĞI DEĞİLDİR. Elçilerin görev ve sorumlulukları Kuran da çok açık belirtilmiştir. Bizden önceki ehli kitabın yanlışına düşerek, peygamberlerine yükledikleri kutsiyeti ve Allah ın vermediği yetkileri bizlerde yüklersek, onların dinden saptığı gibi saparız.
Yetkiyi veren Allah tır. Ona bizlerin ilaveler yapması asla düşünülemez. Peygamberimizi devre dışı bırakmaya hiç kimsenin gücü yetemeyeceği gibi, zaten böyle bir şey ben Müslüman ım diyen hiç kimsenin, gönlünden asla geçmez.
Yalnız şunu lütfen unutmayalım. Allah elçisine verdiği görev yetki ve sorumluluk çok açık Kuran da belirtilmiştir. Bunca açık ayetlerden sonra, Allah ın vermediği bir yetkiyi bizler peygamberimize ilave etmeye çalışıyorsak, bu İslam sınırlarının dışına çıkmaktır. Lütfen bu yanlışın, artık farkına varalım.
Dilerim Rabbimizden, Kuran ın sınırlarını aşmayan, hakka batıl karıştırmayan, Kuran ı yine Kuran ın verdiği örneklerle anlama çabasında olan, Rabbin halis kullarından oluruz. Kuran a harfiyen uyan, hiçbir ayetin üstünü örtmeden, görmezden gelmeden yaşayan, O örnek peygamberimizin yolunda demektir, bunu da unutmayalım.
Saygılarımla Haluk GÜMÜŞTABAK
Bende bugünkü yazımı, bu konuya ayırdım. Ayrıca bu kardeşimiz, beni Kuran a uymaya çağırmış, buna çok memnun olduğumu söylemeliyim. Yalnız tek bir şartla, KURAN I RİVAYETLERE GÖRE ANLAMAMAK ŞARTIYLA. Günümüzde bu şekilde Kuran anlaşılmaya çalışıldığı için, dinde bölündük, parçalandık. Daha da kötüsü, Kuran a uyduğumuzu zannederken, Kuran ı kendimize uydurduk, bunun farkında bile değiliz.
Bizler eğer Kuran, rivayet hadisler olmasaydı kapalı kalırdı, anlaşılmazdı diye inanırsak, bu peygambere uymak değil, RİVAYET VE SANIYA TABİ OLMAK OLUR, ÖNCE BUNU UNUTMAYALIM. Kuran a uymak, onu bir bütün olarak anlamaya çalışmakla olur. Parçacı olarak kelimelere anlamlar vererek anlamak, Kuran ı anlamak değil, Kuran ı nefsimize uydurmaktır.
Arkadaşımızın söylediği gibi, Allah Kuran da elçime uyun emrini vermiştir. Peki, peygamberimiz e nasıl bir görev, sorumluluk verilmiştir? İşte bunu görmezden gelip de, bizlere öğretilenleri doğru çıkarmak adına, Kuran da asla bahsedilmeyen, birçok hükümleri de peygamberimiz koymuştur dine dediğimiz andan itibaren, Kuran dan sapmış, Kuran a değil RİVAYETLERE uymuş oluruz. Amacım, bunun fark edilmesi adınadır.
AKLA DEĞİL, KURAN A TESLİM OLALIM demiş kardeşimiz, bana verdiği cevapta. Bu tabir doğru olamaz. Çünkü akıl ve Kuran paralel, yan yana yürür, asla ayrılmaz. Allah Kuran da onlarca ayetinde, bizleri düşünmeye ve aklımızı kullanmaya yönlendirir.
Bana cevap veren kardeşimiz, benim peygamberimizi, devre dışı bıraktığımın izlenimini aldığını söylemiş. BUNU DÜŞÜNMEKTEN ALLAH A SIĞINIRIM. Elbette bana böyle bir iftira atanı da, Rabbime havale ederim. Hiç kimse peygamberimizi devre dışı bırakarak, İslam ı yaşayamaz. AMA HİÇ KİMSE, ALLAH IN ELÇİSİNE VERMEDİĞİ BİR YETKİYİ DE, VERMİŞ GÖSTEREREK, İSLAM I YAŞAYAMAZ.
Allah peygamberleri, uyarıcı, tebliğ edici, yol gösterici, öğüt verici olarak gönderdiğini birçok ayetinde bizlere anlatır. Bu örnekleri birçok yazımda vermiştim. Bu yazımda, iki örnek vermek istiyorum.
Kehf 56: BİZ RESULLERİ, SADECE MÜJDELEYİCİLER VE UYARICILAR OLARAK GÖNDERİRİZ. Kâfir olanlar ise, hakkı batıla dayanarak ortadan kaldırmak için batıl yolla mücadele verirler. Onlar ayetlerimizi ve uyarıldıkları şeyleri alaya almışlardır.
Ankebut 18: Eğer siz yalanlarsanız bilin ki, sizden önce geçen birtakım ümmetler de yalanlamışlardı. PEYGAMBERE DÜŞEN APAÇIK TEBLİĞDEN BAŞKA BİR ŞEY DEĞİLDİR.
Yukarıdaki ayetleri ve buna benzer birçok ayetleri gördüğümüz halde, hala peygamberimizin yetki ve sorumluluklarına ilaveler yapıyor ve buna inandırılıyorsak, yanlış yoldayız demektir.
Allah ne diyordu Kehf 26. ayetinde, BEN HÜKMÜME HİÇ KİMSEYİ ORTAK ETMEM. Bir başka ayetinde de tebliğ etmek sana, hesap sormak bize düşer diyordu. Yine Yaradan geçmiş toplumların yaptığı hatayı, bizler yapmayalım diye, SANA TEBLİĞ ETTİĞİM KURAN LA ONLARA HÜKMET DİYEREK, ELÇİSİNİN KURAN DAN BAŞKA HİÇBİR KAYNAK KULLANMADIĞINI APAÇIK ANLATIYOR AYETİNDE. Lütfen şunu unutmayalım, Allah dinin tek hüküm koyucusudur asla da, DİNDE HÜKÜM ORTAĞI YOKTUR.
Peygamberimize iman etmekte nazlanan Ehli kitap, edindikleri rivayet inançları da Kuran ın yanında yaşamak istediklerinde, bakın nasıl ayet indiriyor Allah.
Araf 185: Göklerin ve yerin hükümranlığı konusunda, Allah'ın yarattığı her şeyi ve ecellerinin yaklaşmış olabileceğini düşünmediler mi? O HALDE KUR'ÂN'DAN SONRA HANGİ SÖZE İNANACAKLAR?
Casiye 6: İşte bunlar, Allah'ın ayetleridir. Bunları sana gerçek olarak okuyoruz. ALLAH'TAN VE O'NUN ÂYETLERİNDEN SONRA HANGİ SÖZE İNANACAKLAR?
Demek ki peygamberimizde yalnız Kuran ı tebliğ etmiş ve yalnız Kuran ile hükmetmiştir. Emir çok açık. Hatta bu konu ile ilgili, bir başka ayetinde de, bakın görev tanımını nasıl yapıyor elçisinin ve elçisini şiddetle nasıl uyarıyor.
Hakka 444546: Eğer (Peygamber) BİZE İSNAT EDEREK BAZI SÖZLER UYDURMUŞ OLSAYDI, MUTLAKA ONU KUDRETİMİZLE YAKALARDIK. Sonra da onun ŞAH DAMARINI MUTLAKA KESERDİK.
Çok dikkat çekici değil mi? Allah çok açık bir hüküm veriyor ve diyor ki, elçimize indirdiğimiz Kuran ın dışından, bize isnat ederek bunlarda dinin emridir, Allah ın emridir diye bazı sözler söylemiş olsaydı ONUN CANINI ALIRDIK DİYOR. Peki, bizler bunca ayetleri gördüğümüz halde, hala neler söylüyor ve bunlarda peygamberimizin dine koyduğu hükümlerdir, her şey Kuran da yoktur deme cesaretini gösteriyoruz. Çok üzücü.
Hâlbuki Kuran da her şey o kadar açık ki, yeter ki Kuran ı rivayet ve sanı bilgiler ışığında, anlamaya çalışmayalım, bazı ayetleri görmezden gelmeyelim. Allah açıkça aşağıdaki hükmünü verdiyse, sizce Allah bizleri, Kuran ın dışından bilgilerden de sorumlu tutar mı?
Zühruf 44: Doğrusu Kur'an, sana ve kavmine bir öğüttür. İLERİDE ONDAN SORUMLU TUTULACAKSINIZ.
Allah bakın ne kadar açık bir hüküm vermiş. Sizleri Kuran dan sorumlu tutuyorum diyor. Bu durumda bu ve buna benzer yüzlerce ayeti görmezden gelip, üstünü örtüp, nasıl olurda bunları da peygamberimiz dine ilave etmiştir, bunlardan da sorumluyuz deriz ve bunlara inanırız?
Bunu söyleyen, bu ayetlerin hiç birisine iman etmiyor demektir. Böylece gerçek iman edenlerden de olmamış olacağının, lütfen bilincinde olalım. Allah bazı ayetleri görmezden gelenlere, üstünü örtenlere Kafir dediğini, lütfen unutmayalım.
Kelimelere kendi nefsimizden, hurafe inançlarımıza kanıt olsun diye lütfen anlamlar vermeyelim, manasını-anlamını Kur'an dan arayalım. Bizlere öğretilenler, Kur'an ın tek bir ayetine bile ters düşüyorsa asla kabul etmeyelim, yoksa hesabını veremeyiz.
Kuran peygamberimizi örnek almamızı ister bizlerden. Dikkat ediniz ÖRNEK diyorum. Örnek insan dediğimizde, yaşamı, davranışları ve olaylar karşısında takındığı tavırdır ki, Allah da elçisinin bu yönlerini örnek almamızı emreder. Adı üstünde elçi. Elçiler gönderilene ilave yapamaz, ekleyemez. Tek bir kelimesini bile değiştirmeden, tebliğ eder. Bu hükümde Kur'an da zaten apaçık verilmiştir.
Ayrıca peygamberimiz devletinde başkanıdır ki, verdiği kararlara kesinlikle uyulmasını söyler Allah. Dikkat ediniz bu söylemler, peygamberimizin bizzat yaşadığı dönemlerle ilgilidir. Verdiği kararlara kesinlikle uyulması gerektiğini söylemesinin nedeni de, ona yardıncı olunmasını sağlamak, toplumu daha kolay yönetebilmesi adınadır.
Kuran da geçen bazı örnekleri hatırlayınız. Allah ın elçisi en küçük bir hata yaptığında uyarılmakta ve Allah tarafından ikaz edilmektedir. Peygamberimiz dini tebliğ ve yaşamak adına, asla Kuran ın dışına çıkmamış, yalnız sana indirdiğimle onlara hükmet diyerek, açıkça hükmünü vermiştir. Bizlerde peygamberimize uymak istiyorsak, yalnız Kurana uyarak, emin olmdığımız bilgilerin ardına düşmemeliyiz.
Sizlere hatırlatacağım, şu ayet üzerinde düşünelim şimdide.
Ali İmran 101: Allahın ayetleri size okunuyor, Resulü de aranızda; peki nasıl küfre sapıyorsunuz? KİM ALLAHA YAPIŞIRSA DOSDOĞRU YOLA İLETİLMİŞTİR o.
Ayete dikkat ederseniz, Kuran sizlere okunuyor ve Resulümde aranızda diyor. Böyle olduğu halde küfre sapıyorsunuz diyor. Çok dikkat çekici ve düşündürücü bir ayet. Yani her şey elinizin altında olduğu halde, siz Kuran ın dışına çıkıyorsunuz diye uyararak, kim Allah a yapışırsa, yani kim KURAN A yapışırsa, dosdoğru yola iletilmiştir diyor. Sizce apaçık bu ayet, bizleri Kuran dışına yönlendiryor mu?
Şimdide bu ayeti günümüz şartlarında anlamaya çalışalım. Allah ın ayetleri Kuran bizlere okunuyor, hiç değişmeden Allah korumasında. Ama onun resulü örnek peygamberimiz aramızda değil. Elbette bizler, o dönemde yaşayanlar gibi şanslı değiliz, ama elimizde Allah ın koruması altındaki KURAN var. İşte ayetin sonunda, aslında apaçık bizlerin yapması gereken söyleniyor ve diyor ki, KİM ALLAHA YANİ KURAN A YAPIŞIRSA, DOSDOĞRU YOLDA GİDİYOR DEMEKTİR.
Bizlerin sarılacağı, inanacağı, rehber alacağı kitabın ne olduğu, Kuran da onlarca ayetinde apaçık söylenmiştir. Bir örnek verelim.
Araf 3: (Ey insanlar), RABBİNİZDEN SİZE İNDİRİLENE UYUN VE O'NDAN BAŞKA VELİLERE UYMAYIN. Ne kadar da az öğüt alıyorsunuz!
Bakın Allah ayetinde çok açık bir sınır çiziyor, hükmünü veriyor bizlere ve diyor ki, RABBİNİZDEN SİZE İNDİRİLENE, YANİ KURANA UYUN VE ONDAN BAŞKA VELİLERE UYMAYIN.
Peki, bizler bunca açık ayetleri gördüğümüz halde, neler diyoruz? Ne yani peygamberimiz postacımıydı. Peygamberimizin de dine hüküm koyma yetkisi vardır. Bizlerde bunlara uymak zorundayız. Yalnız Kuran ile iman olmaz diyoruz. Peki, bu sözler, yukarıdaki ayetlere uyuyor mu? Daha önce örnek verdiğim ayetlerinde tümüne uymuyor. Hatta yüzlerce ayet vardır ki, bizlerin yalnız KURAN IN İPİNE SARILMAMIZI EMREDER.
Allah elçim e uyun der, çünkü elçisine verdiği emir, KULLARIMA YALNIZ KUR'AN İLE HÜKMET EMRİDİR de ondan. Bu emri ve onca tembihi-uyarıyı alan Allah ın elçisi, sizce Kuran ın dışından, dine hüküm koymuş, ilaveler yapmış olabilir mi? Karar sizlerin, herkes kendi imtihanını yaşıyor.
Allah resulüme uyun derken, yaşadığı dönemde, toplumun içinde onlara yaptığı liderliği konumunda, ona uyulmasını emrediyor. Ayrıca peygamberimizin verdiği kararlarda, bizzat Allah ın kontrolünde olduğunu görüyoruz. Onun içinde kesinlikle elçisine uyulmasını emreder, böylece elçisinin işini-görevini kolaylaştırır.
Şimdide tam tersini düşünelim ve diyelim ki, hayır peygamberimiz dine Kuran dışından da hükümler koymuştur, ilaveler yapmıştır. Bizler bunlara da uymak zorundayız diye düşünelim bir an.
Bu durumda hemen kendimize soralım. Madem peygamberimiz dine ilaveler yaptı, neden Kuran gibi onları da yazıya geçirmedi? Peygamberimiz tam tersine Kuran dışından, din adına peygamberimize atfedilen sözlerin, yazımını bile yasakladı. Gerçi bunu söylediğimizde, önce yasakladı daha sonra serbest bıraktı denir. Asla peygamberimizin serbest bırakmadığını, dört halife devrinde de, hadis nakli yasağıyla nasıl mücadele edildiğini, yasağın devam ettiğini lütfen araştırınız.
Bu düşünceye inanmamız bizleri, dinde bölmüş ve birbirimize düşman etmiştir. Bölünmeyi tetikleyen, rivayet ve sanı bilgilere inanmaktır. Çok yakınımızda olan, Müslümanın Müslümanı nasıl katlettiğini, hala göremiyormuyuz? Her mezhep, birbirinin tam tersi, elindeki rivayete göre iman edince, sonuç ortada. Allah bizleri, emin olmadığın bilginin ardına düşmeyin, sizleri Kur'an dan sorumlu tutuyorum dedikten sonra, BÖYLE BİR İMAN ŞEKLİNE BİZLERİ YÖNLENDİRİR VE BU BİLGİLERDEN SORUMLU TUTAR MI? Karar ve yorum sizin.
Tüm bu gerçekler ışığında düşündüğümüzde, peygamberimiz Kuran dışından asla hiçbir söz söylememiş ve bizlere yazılı olarak ulaştırmamıştır. Sizlere Kütüb ü Sitte den bir hadis nakletmek istiyorum.
4106 - el-Muttalib İbnu Abdillah İbni Hantab radıyallahu anh anlatıyor: "Zeyd İbnu Sabit Hz. Muaviye radıyallahu anhüma'nın yanına girmişti. Hz. Mu'aviye ona bir hadisten sual etti. Zeyd de hadisi ona söyledi. Hz. Muaviye (orada hazır bulunan bir adama) hadisi yazmasını emretti. ZEYD MÜDAHALEDE BULUNARAK RESÛLULLAH ALEYHİSSALÂTU VESSELÂM, HADİSLERİNDEN HİÇ BİR ŞEY YAZMAMAMIZI EMRETMİŞTİ" DEDİ. Bunun üzerine Hz. Muaviye yazılanı derhal imha etti."
Ebu Davud, İlm 3, (3647).
İşte Kuran ın onayından geçen güzel bir hadis. Aklı olan her bilgiden faydalanır. Aklı olan, asla emin olmadığı bilginin ardından gitmez. Çünkü Rabbimiz sizleri Kuran dan sorumlu tutuyorum diyorsa, bu hükme uymayan hiçbir bilgi asla doğru olamaz.
Peygamberimize atfedilen sözleri, lütfen Kuran süzgecinden geçirerek kabul edelim, faydalanalım. Unutmayınız Kuran ın onayından geçmeyen bir sözü, peygamberimize ait olduğunu düşünen, nakleden Allah ın elçisine iftira atmış demektir ki, bunu cezası cehennemde kalıcı olmaktır Allah korusun.
Bizler peygamberimizin yolundan gitmek istiyorsak, Kuran ın ipine sarılmalıyız. Çünkü Allah dinin sınırları olduğunu, asla sınırları geçemeyeceğimizi bildirir bizlere.
Peygamberimiz, Allah ın RESULÜ, bizler için örnektir, dinin LİDERİDİR. ASLA DİNDE, ALLAH IN ORTAĞI DEĞİLDİR. Elçilerin görev ve sorumlulukları Kuran da çok açık belirtilmiştir. Bizden önceki ehli kitabın yanlışına düşerek, peygamberlerine yükledikleri kutsiyeti ve Allah ın vermediği yetkileri bizlerde yüklersek, onların dinden saptığı gibi saparız.
Yetkiyi veren Allah tır. Ona bizlerin ilaveler yapması asla düşünülemez. Peygamberimizi devre dışı bırakmaya hiç kimsenin gücü yetemeyeceği gibi, zaten böyle bir şey ben Müslüman ım diyen hiç kimsenin, gönlünden asla geçmez.
Yalnız şunu lütfen unutmayalım. Allah elçisine verdiği görev yetki ve sorumluluk çok açık Kuran da belirtilmiştir. Bunca açık ayetlerden sonra, Allah ın vermediği bir yetkiyi bizler peygamberimize ilave etmeye çalışıyorsak, bu İslam sınırlarının dışına çıkmaktır. Lütfen bu yanlışın, artık farkına varalım.
Dilerim Rabbimizden, Kuran ın sınırlarını aşmayan, hakka batıl karıştırmayan, Kuran ı yine Kuran ın verdiği örneklerle anlama çabasında olan, Rabbin halis kullarından oluruz. Kuran a harfiyen uyan, hiçbir ayetin üstünü örtmeden, görmezden gelmeden yaşayan, O örnek peygamberimizin yolunda demektir, bunu da unutmayalım.
Saygılarımla Haluk GÜMÜŞTABAK