By.muzo
Bay Tasarımcı
- Katılım
- 5 Nis 2020
- Mesajlar
- 260
- Tepkime puanı
- 3
- Puanları
- 0
Salat-ı Nariye Sesli Salavatlar
Allâh ve melekleri Peygambere çokça salât ederler. Ey müminler! Siz de Ona çokça salât getirin ve tam bir teslimiyetle selâm verin. (el-Ahzâb 56)
Peygamber -sallallâhu aleyhi ve sellem-in şânını yücelten âyet-i kerîmelerden biri de budur. Hem Allâhın hem de meleklerin Rasûlullâh Efendimize salavât getirmeleri onun Allâh katındaki değerini ortaya koymaktadır.
Allâhın Peygamber -sallallâhu aleyhi ve sellem-e salavât getirmesi ona merhamet etmesi şan ve şerefini yüceltmesidir.
Meleklerin Rasûlullâha salavât getirmesi de aynı şekilde Onun kadr u kıymetini anıp yüce mertebelere erişmesi için Allâha niyazda bulunmaları demektir.
Allâh Teâlâ âyet-i kerîmede kendisinin ve meleklerin Rasûl-i Ekreme salavât getirdiklerini hatırlattıktan sonra kullarına hitâben:
-Ona -sallâllâhu aleyhi ve sellem- bizim gibi siz de salât ü selâm getirin saygıların en yücesiyle Onu yâdedin. buyurmaktadır.
* * *
Abdullâh bin Amr -radıyallâhu anh-dan gelen bir rivâyette Rasûlullâh -sallallâhu aleyhi ve sellem- şöyle buyurmuştur:
Kim bana bir defa salât ü selâm getirirse bu sebeple Allâh Teâlâ da ona on misli merhamet eder. (Müslim)
Hadîsin bazı rivâyetlerinde Hazret-i Peygambere salavat getiren kimseye Cenâb-ı Hakkın on defa merhamet edeceği müjdesine ilâveten o kimsenin on günahının bağışlanacağı manevî derecesinin on derece daha yükseltileceği de haber verilmektedir. (Nesâî)
Ashâb-ı Kirâmdan Ebû Talhâ el-Ensârînin anlattığına göre birgün Rasûlullâh -sallallâhu aleyhi ve sellem- mütebessim bir çehreyle Ashâb-ı Kirâmın yanına geldi ve Cebrâil -aleyhisselâm-ın kendisine şu müjdeyi getirdiğini haber verdi:
-Muhammed! Ümmetinden biri sana bir salât getirdiğinde benim onun günahlarının bağışlanması için on defa istiğfar etmem o kimsenin sana bir selâm getirmesi hâlinde de benim ona on selâm vermem seni sevindirmez mi? (Nesâî)
Görüldüğü gibi Hazret-i Peygambere salât ü selâm getirmek Allâhın rahmetini ve rızâsını kazanmaya vesîledir. Bu sebeple her fırsatta Rasûl-i Ekrem Efendimize salât ü selâm getirmelidir.
İbn Mesûddan gelen bir rivâyette de Rasûlullâh -sallallâhu aleyhi ve sellem- şöyle buyururlar:
Kıyâmet gününde insanların bana en yakın olanları bana en çok salât ü selâm getirenleridir.
Bir başka hadîs-i şerifte ise Evs b. Evs -radıyallâhu anh-dan rivâyet edildiğine göre Rasûlullâh -sallallâhu aleyhi ve sellem-:
-Günlerin en fazîletlisi Cuma günüdür. Bu sebeple o gün bana çokça salât ü selâm getiriniz; zîrâ sizin salât ü selâmlarınız bana sunulur. buyurunca Ashâb-ı Kirâm:
-Yâ Rasûlullâh! Vefât ettiğin ve senden hiçbir eser kalmadığı zaman salât ü selâmlarımız sana nasıl sunulur? diye sordular. Bunun üzerine Peygamber -sallallâhu aleyhi ve sellem-:
-Allâh Teâlâ peygamberlerin bedenlerini çürütmeyi toprağa haram kıldı. buyurdu. (Ebû Dâvud)
Hadisten de anlaşıldığı gibi Peygamber Efendimize gönderilen salavâtlar ona takdim edilir. O da bu selâmları alır.
Bu bulunmaz fırsatı kaçırmamak için ona her fırsatta salavât getirmeye gayret etmelidir. Ayrıca hadîste Cuma gününün fazîletinden de söz edilmiştir. Bu sebeple Rasûl-i Ekreme Cuma günü daha çok salât ü selâm göndermeli ve böylece Cenâb-ı Hakkın rızâsını kazanmaya çalışmalıdır.
Rasûlullâha salât ü selâm getirmek sûretiyle kazanacağı mânevî ecre önem vermemiş kendini elde edeceği büyük bir sevaptan mahrum bırakmış kimseler hakkında Peygamber -sallallâhu aleyhi ve sellem-:
Asıl cimri yanında adım anıldığı hâlde bana salâvât getirmeyen kimsedir. buyurmuştur.
* * *
Peygamber -sallallâhu aleyhi ve sellem- Efendimize çokça salavât getirebilmek için Onu çok sevmeliyiz. Zîrâ insan sevdiğini dilinden düşürmez; Onu her fırsatta anar. Rasûlullâh Efendimizin dindeki ve Allâh katındaki yerini ve önemini gerektiği şekilde kavrayamayanlar Ben Allâhı daha çok seviyor ve her fırsatta Onu anıyorum; ayrıca Hazret-i Peygamberi anmaya ne gerek var? diye düşünebilirler.
İnsanın en fazla sevip sayması gereken şüphesiz Allâh Teâlâdır. Ona beslenecek muhabbeti ve hürmeti bir başka muhabbet ve hürmetle kıyaslamak elbette mümkün değildir. Bununla beraber Allâh Teâlâ Rasûl-i Ekreme beslenecek sevgi ve saygının önemini Kurân-ı Kerîmde şöyle hatırlatmaktadır:
Ey Rasûlüm insanlara de ki: Eğer Allâhı seviyorsanız bana uyun ki Allâh da sizi sevsin ve suçlarınızı bağışlasın. (Âl-i İmrân 31)
Allâh katında böylesine üstün yeri olan bir peygamber elbette sevilmeye sayılmaya ve her fırsatta anılmaya lâyık bir kimsedir.
Müslümanlar hayatı ve yaşama biçimi olduğu kadar duâ ve ibâdeti de Allâhın Rasûlünden öğrenirler. Her işte olduğu gibi duânın da bir âdâbı ve usûlü vardır.
Birgün Rasûlulllâh -sallallâhu aleyhi ve sellem- namazdan sonra Allâha hamd etmeden Peygambere salavât getirmeden duâ eden bir adamı işitti. Bunun üzerine:
-Bu adam acele etti. buyurdu. Sonra o adamı yanına çağırdı ve:
-Biriniz duâ edeceği zaman önce hamd ü senâ etsin sonra bana salât ü selâm getirsin. Daha sonra da dilediği şekilde duâ etsin. buyurdu. (Ebû Dâvud Nesâî)
* * *
Peygamber Efendimiz -sallallâhu aleyhi ve sellem- salavât-ı şerîfenin fazîletini bildirdiği gibi kendisine nasıl salavât getirileceğini de haber vermiştir.
Nitekim Ahzâb Sûresinin 56. âyeti nâzil olunca sahâbe Peygambere başvurarak nasıl salât getirileceğini öğrenmek istediler ve bunu Efendimize sordular. Rasûl-i Ekrem Efendimiz kendisine bu suâl sorulduğu zaman sükût buyurdu. Ya âdeti üzere o konuda vahiy gelmesini bekledi veya bu suâle en uygun cevâbı verebilmek için düşünme ihtiyacı hissetti. Sükûtun uzaması Rasûlullâhı yorup üzdüklerini zanneden sahâbileri endişeye sevketti ve:
-Keşke bu suâl sorulmasaydı Rasûlullâh Efendimiz de üzülmeseydi. diye aralarında konuştular. Çok geçmeden Rasûlullâh şu salavâtı tavsiye buyurdu.
Allâhümme salli alâ Muhammedin ve alâ âl-i Muhammed kemâ salleyte alâ âl-i ibrahim ve bârik alâ Muhammedin ve alâ âl-i Muhammed kemâ bârekte alâ âl-i İbrahim inneke hamîdun mecîd. (Allâhım! İbrahimin âline rahmet ettiğin gibi Muhammede ve âline de rahmet et. Allâhım! İbrahimin âline hayır ve bereket lutfettiğin gibi Muhammede ve âline de hayır ve bereket ihsân et. Şüphesiz Sen övülmeye lâyık ve yücesin.)
Demek ki Efendimize salavât getirirken Cenâb-ı Hakka şöyle duâ etmiş oluyoruz:
Yâ Rabbi! Rasûl-i Ekremin nâmını şânını hem dünya hem de âhirette yüce kıl. Onun getirdiği İslâm dinini bütün cihâna yay ve bu dini dünya varoldukça yaşat. Ona âhirette ümmetine şefâat etme hakkı ver ve kendisine sayısız sevap ihsan eyle!
Salât ü selâm böylesine derin manalar ihtivâ ettiğine ve faydası hem bize hem de bütün müslümanlara ulaştığına göre salavât-ı şerîfe getirme husûsunda cimrilik etmemeliyiz.
Bir gün Ubey b. Kab -radıyallâhu anh- Efendimiz -sallallâhu aleyhi ve sellem-e sordu:
- Yâ Rasûlallâh! Ben sana çok salavât-ı şerîfe getiriyorum. Acaba bunu ne kadar yapmam gerekir?.
- Dilediğin kadar yap. buyurdu.
- Duâlarımın dörtte birini salavât-ı şerîfeye ayırsam uygun olur mu? diye sordum.
- Dilediğin kadarını ayır. Ama daha fazla yaparsan senin için hayırlı olur. buyurdu.
- Öyleyse duâmın yarısını salavât-ı şerîfeye ayırayım. dedim.
- Dilediğin kadar yap. Ama daha fazla yaparsan senin için hayırlı olur. buyurdu.
Ben yine:
- Şu hâlde üçte ikisi yeter mi? diye sordum.
- İstediğin kadar. Ama artırırsan senin için iyi olur. buyurdu.
- Öyleyse duâya ayırdığım zamanın hepsinde sana salavât-ı şerîfe getirsem nasıl olur? deyince:
- O takdirde Allâh bütün sıkıntılarını giderir ve günahlarını bağışlar. buyurdu. (Tirmizî Kıyâmet 23)
* * *
Velhâsıl âyet ve hadîs-i şeriflerde bildirildiği üzere salavât-ı şerîfe getirmenin pek çok faydaları vardır. Bunları kısaca özetleyecek olursak:
1- Salavât Ahzâb Sûresi 56. âyette belirtildiği üzere Cenâb-ı Hakkın buyruğuna itâattir.
2- Salavât günahların affedilmesine vesîledir.
3- Peygamber -sallallâhu aleyhi ve sellem- Efendimize yakın olmanın en güzel ve en kolay yolu ona salavât getirmektir.
4- Rasûlullâh -sallallâhu aleyhi ve sellem- kendisine salât okuyana mukâbelede bulunur.
5- Her salât getirenin ismi Peygamber -sallallâhu aleyhi ve sellem- Efendimize arz edilir.
6- Salât ü selâm okuyan kimse Allâh ve Rasûlünün muhabbetini diğer muhabbetlere tercih etmiş olduğu için Onun ahlâkıyla ahlaklanmada seviye alır kötü ahlaktan kurtulur fazîlete erer.
7- Rasûl-i Ekremin kendisine olan muhabbeti arttığı gibi onun da Efendimiz -sallallâhu aleyhi ve sellem-e olan muhabbeti devam eder ve katlanarak artar.
8- Allâh Teâlânın Rasûlullâh -sallallâhu aleyhi ve sellem- ile bize ihsan ettiği lutuflar sayıya gelmeyecek kadar fazla olmasına rağmen salât ve selâm ile Efendimiz -sallallâhu aleyhi ve sellem-in üzerimizdeki hakkını çok az da olsa ödemeye çalışmış oluruz.
9- Allâh Teâlânın rahmetinin üzerimize inmesine vesîledir.
10- Salavât unutulan sözün hatırlanmasına sebep olur.
11- Salavât duâların kabûlüne vesîledir.
12- Yine salavât kıyâmetin o zor gününde arşın gölgesinde gölgelenmeye vesîledir ki hadîs-i şerifte şöyle buyurulur:
Kıyamet gününde üç kişi Allâhın arşının gölgesinde gölgelenir:
1- Üzüntülü kişinin sıkıntısını teselli eden kişi.
2- Benim sünnetimi ihyâ eden kimse.
3- Benim üzerime çok çok salavât getiren kimse.
Rabbim cümlemizi salavâtın özüne ulaşıp Peygamber ahlâkıyla ahlaklanmayı Onun 23 yıllık nübüvvet hayatından lâyıkı vechile hisseler almayı ihsan eylesin! (Âmin)
Salavat çekmenin belirli bir miktarı ve zamanı yoktur
Dilediğimiz kadar çekebiliriz
yani illa da şu sayıda çekilecek gibi bir kaide yok
Ne kadar çok salavat çekersk okadar çok sevap,ecir kazanırız İnşaAllah
Selam ve dua ile.
Salavat şu şekilde çekilir
Allahumme Salli Ala Seyyidina Muhammedin Ve Ala Ali Seyyidina Muhammed
Allah'im tüm dualarınızı, ibatlerinizi kalbul etsin...
Allâh ve melekleri Peygambere çokça salât ederler. Ey müminler! Siz de Ona çokça salât getirin ve tam bir teslimiyetle selâm verin. (el-Ahzâb 56)
Peygamber -sallallâhu aleyhi ve sellem-in şânını yücelten âyet-i kerîmelerden biri de budur. Hem Allâhın hem de meleklerin Rasûlullâh Efendimize salavât getirmeleri onun Allâh katındaki değerini ortaya koymaktadır.
Allâhın Peygamber -sallallâhu aleyhi ve sellem-e salavât getirmesi ona merhamet etmesi şan ve şerefini yüceltmesidir.
Meleklerin Rasûlullâha salavât getirmesi de aynı şekilde Onun kadr u kıymetini anıp yüce mertebelere erişmesi için Allâha niyazda bulunmaları demektir.
Allâh Teâlâ âyet-i kerîmede kendisinin ve meleklerin Rasûl-i Ekreme salavât getirdiklerini hatırlattıktan sonra kullarına hitâben:
-Ona -sallâllâhu aleyhi ve sellem- bizim gibi siz de salât ü selâm getirin saygıların en yücesiyle Onu yâdedin. buyurmaktadır.
* * *
Abdullâh bin Amr -radıyallâhu anh-dan gelen bir rivâyette Rasûlullâh -sallallâhu aleyhi ve sellem- şöyle buyurmuştur:
Kim bana bir defa salât ü selâm getirirse bu sebeple Allâh Teâlâ da ona on misli merhamet eder. (Müslim)
Hadîsin bazı rivâyetlerinde Hazret-i Peygambere salavat getiren kimseye Cenâb-ı Hakkın on defa merhamet edeceği müjdesine ilâveten o kimsenin on günahının bağışlanacağı manevî derecesinin on derece daha yükseltileceği de haber verilmektedir. (Nesâî)
Ashâb-ı Kirâmdan Ebû Talhâ el-Ensârînin anlattığına göre birgün Rasûlullâh -sallallâhu aleyhi ve sellem- mütebessim bir çehreyle Ashâb-ı Kirâmın yanına geldi ve Cebrâil -aleyhisselâm-ın kendisine şu müjdeyi getirdiğini haber verdi:
-Muhammed! Ümmetinden biri sana bir salât getirdiğinde benim onun günahlarının bağışlanması için on defa istiğfar etmem o kimsenin sana bir selâm getirmesi hâlinde de benim ona on selâm vermem seni sevindirmez mi? (Nesâî)
Görüldüğü gibi Hazret-i Peygambere salât ü selâm getirmek Allâhın rahmetini ve rızâsını kazanmaya vesîledir. Bu sebeple her fırsatta Rasûl-i Ekrem Efendimize salât ü selâm getirmelidir.
İbn Mesûddan gelen bir rivâyette de Rasûlullâh -sallallâhu aleyhi ve sellem- şöyle buyururlar:
Kıyâmet gününde insanların bana en yakın olanları bana en çok salât ü selâm getirenleridir.
Bir başka hadîs-i şerifte ise Evs b. Evs -radıyallâhu anh-dan rivâyet edildiğine göre Rasûlullâh -sallallâhu aleyhi ve sellem-:
-Günlerin en fazîletlisi Cuma günüdür. Bu sebeple o gün bana çokça salât ü selâm getiriniz; zîrâ sizin salât ü selâmlarınız bana sunulur. buyurunca Ashâb-ı Kirâm:
-Yâ Rasûlullâh! Vefât ettiğin ve senden hiçbir eser kalmadığı zaman salât ü selâmlarımız sana nasıl sunulur? diye sordular. Bunun üzerine Peygamber -sallallâhu aleyhi ve sellem-:
-Allâh Teâlâ peygamberlerin bedenlerini çürütmeyi toprağa haram kıldı. buyurdu. (Ebû Dâvud)
Hadisten de anlaşıldığı gibi Peygamber Efendimize gönderilen salavâtlar ona takdim edilir. O da bu selâmları alır.
Bu bulunmaz fırsatı kaçırmamak için ona her fırsatta salavât getirmeye gayret etmelidir. Ayrıca hadîste Cuma gününün fazîletinden de söz edilmiştir. Bu sebeple Rasûl-i Ekreme Cuma günü daha çok salât ü selâm göndermeli ve böylece Cenâb-ı Hakkın rızâsını kazanmaya çalışmalıdır.
Rasûlullâha salât ü selâm getirmek sûretiyle kazanacağı mânevî ecre önem vermemiş kendini elde edeceği büyük bir sevaptan mahrum bırakmış kimseler hakkında Peygamber -sallallâhu aleyhi ve sellem-:
Asıl cimri yanında adım anıldığı hâlde bana salâvât getirmeyen kimsedir. buyurmuştur.
* * *
Peygamber -sallallâhu aleyhi ve sellem- Efendimize çokça salavât getirebilmek için Onu çok sevmeliyiz. Zîrâ insan sevdiğini dilinden düşürmez; Onu her fırsatta anar. Rasûlullâh Efendimizin dindeki ve Allâh katındaki yerini ve önemini gerektiği şekilde kavrayamayanlar Ben Allâhı daha çok seviyor ve her fırsatta Onu anıyorum; ayrıca Hazret-i Peygamberi anmaya ne gerek var? diye düşünebilirler.
İnsanın en fazla sevip sayması gereken şüphesiz Allâh Teâlâdır. Ona beslenecek muhabbeti ve hürmeti bir başka muhabbet ve hürmetle kıyaslamak elbette mümkün değildir. Bununla beraber Allâh Teâlâ Rasûl-i Ekreme beslenecek sevgi ve saygının önemini Kurân-ı Kerîmde şöyle hatırlatmaktadır:
Ey Rasûlüm insanlara de ki: Eğer Allâhı seviyorsanız bana uyun ki Allâh da sizi sevsin ve suçlarınızı bağışlasın. (Âl-i İmrân 31)
Allâh katında böylesine üstün yeri olan bir peygamber elbette sevilmeye sayılmaya ve her fırsatta anılmaya lâyık bir kimsedir.
Müslümanlar hayatı ve yaşama biçimi olduğu kadar duâ ve ibâdeti de Allâhın Rasûlünden öğrenirler. Her işte olduğu gibi duânın da bir âdâbı ve usûlü vardır.
Birgün Rasûlulllâh -sallallâhu aleyhi ve sellem- namazdan sonra Allâha hamd etmeden Peygambere salavât getirmeden duâ eden bir adamı işitti. Bunun üzerine:
-Bu adam acele etti. buyurdu. Sonra o adamı yanına çağırdı ve:
-Biriniz duâ edeceği zaman önce hamd ü senâ etsin sonra bana salât ü selâm getirsin. Daha sonra da dilediği şekilde duâ etsin. buyurdu. (Ebû Dâvud Nesâî)
* * *
Peygamber Efendimiz -sallallâhu aleyhi ve sellem- salavât-ı şerîfenin fazîletini bildirdiği gibi kendisine nasıl salavât getirileceğini de haber vermiştir.
Nitekim Ahzâb Sûresinin 56. âyeti nâzil olunca sahâbe Peygambere başvurarak nasıl salât getirileceğini öğrenmek istediler ve bunu Efendimize sordular. Rasûl-i Ekrem Efendimiz kendisine bu suâl sorulduğu zaman sükût buyurdu. Ya âdeti üzere o konuda vahiy gelmesini bekledi veya bu suâle en uygun cevâbı verebilmek için düşünme ihtiyacı hissetti. Sükûtun uzaması Rasûlullâhı yorup üzdüklerini zanneden sahâbileri endişeye sevketti ve:
-Keşke bu suâl sorulmasaydı Rasûlullâh Efendimiz de üzülmeseydi. diye aralarında konuştular. Çok geçmeden Rasûlullâh şu salavâtı tavsiye buyurdu.
Allâhümme salli alâ Muhammedin ve alâ âl-i Muhammed kemâ salleyte alâ âl-i ibrahim ve bârik alâ Muhammedin ve alâ âl-i Muhammed kemâ bârekte alâ âl-i İbrahim inneke hamîdun mecîd. (Allâhım! İbrahimin âline rahmet ettiğin gibi Muhammede ve âline de rahmet et. Allâhım! İbrahimin âline hayır ve bereket lutfettiğin gibi Muhammede ve âline de hayır ve bereket ihsân et. Şüphesiz Sen övülmeye lâyık ve yücesin.)
Demek ki Efendimize salavât getirirken Cenâb-ı Hakka şöyle duâ etmiş oluyoruz:
Yâ Rabbi! Rasûl-i Ekremin nâmını şânını hem dünya hem de âhirette yüce kıl. Onun getirdiği İslâm dinini bütün cihâna yay ve bu dini dünya varoldukça yaşat. Ona âhirette ümmetine şefâat etme hakkı ver ve kendisine sayısız sevap ihsan eyle!
Salât ü selâm böylesine derin manalar ihtivâ ettiğine ve faydası hem bize hem de bütün müslümanlara ulaştığına göre salavât-ı şerîfe getirme husûsunda cimrilik etmemeliyiz.
Bir gün Ubey b. Kab -radıyallâhu anh- Efendimiz -sallallâhu aleyhi ve sellem-e sordu:
- Yâ Rasûlallâh! Ben sana çok salavât-ı şerîfe getiriyorum. Acaba bunu ne kadar yapmam gerekir?.
- Dilediğin kadar yap. buyurdu.
- Duâlarımın dörtte birini salavât-ı şerîfeye ayırsam uygun olur mu? diye sordum.
- Dilediğin kadarını ayır. Ama daha fazla yaparsan senin için hayırlı olur. buyurdu.
- Öyleyse duâmın yarısını salavât-ı şerîfeye ayırayım. dedim.
- Dilediğin kadar yap. Ama daha fazla yaparsan senin için hayırlı olur. buyurdu.
Ben yine:
- Şu hâlde üçte ikisi yeter mi? diye sordum.
- İstediğin kadar. Ama artırırsan senin için iyi olur. buyurdu.
- Öyleyse duâya ayırdığım zamanın hepsinde sana salavât-ı şerîfe getirsem nasıl olur? deyince:
- O takdirde Allâh bütün sıkıntılarını giderir ve günahlarını bağışlar. buyurdu. (Tirmizî Kıyâmet 23)
* * *
Velhâsıl âyet ve hadîs-i şeriflerde bildirildiği üzere salavât-ı şerîfe getirmenin pek çok faydaları vardır. Bunları kısaca özetleyecek olursak:
1- Salavât Ahzâb Sûresi 56. âyette belirtildiği üzere Cenâb-ı Hakkın buyruğuna itâattir.
2- Salavât günahların affedilmesine vesîledir.
3- Peygamber -sallallâhu aleyhi ve sellem- Efendimize yakın olmanın en güzel ve en kolay yolu ona salavât getirmektir.
4- Rasûlullâh -sallallâhu aleyhi ve sellem- kendisine salât okuyana mukâbelede bulunur.
5- Her salât getirenin ismi Peygamber -sallallâhu aleyhi ve sellem- Efendimize arz edilir.
6- Salât ü selâm okuyan kimse Allâh ve Rasûlünün muhabbetini diğer muhabbetlere tercih etmiş olduğu için Onun ahlâkıyla ahlaklanmada seviye alır kötü ahlaktan kurtulur fazîlete erer.
7- Rasûl-i Ekremin kendisine olan muhabbeti arttığı gibi onun da Efendimiz -sallallâhu aleyhi ve sellem-e olan muhabbeti devam eder ve katlanarak artar.
8- Allâh Teâlânın Rasûlullâh -sallallâhu aleyhi ve sellem- ile bize ihsan ettiği lutuflar sayıya gelmeyecek kadar fazla olmasına rağmen salât ve selâm ile Efendimiz -sallallâhu aleyhi ve sellem-in üzerimizdeki hakkını çok az da olsa ödemeye çalışmış oluruz.
9- Allâh Teâlânın rahmetinin üzerimize inmesine vesîledir.
10- Salavât unutulan sözün hatırlanmasına sebep olur.
11- Salavât duâların kabûlüne vesîledir.
12- Yine salavât kıyâmetin o zor gününde arşın gölgesinde gölgelenmeye vesîledir ki hadîs-i şerifte şöyle buyurulur:
Kıyamet gününde üç kişi Allâhın arşının gölgesinde gölgelenir:
1- Üzüntülü kişinin sıkıntısını teselli eden kişi.
2- Benim sünnetimi ihyâ eden kimse.
3- Benim üzerime çok çok salavât getiren kimse.
Rabbim cümlemizi salavâtın özüne ulaşıp Peygamber ahlâkıyla ahlaklanmayı Onun 23 yıllık nübüvvet hayatından lâyıkı vechile hisseler almayı ihsan eylesin! (Âmin)
Salavat çekmenin belirli bir miktarı ve zamanı yoktur
Dilediğimiz kadar çekebiliriz
yani illa da şu sayıda çekilecek gibi bir kaide yok
Ne kadar çok salavat çekersk okadar çok sevap,ecir kazanırız İnşaAllah
Selam ve dua ile.
Salavat şu şekilde çekilir
Allahumme Salli Ala Seyyidina Muhammedin Ve Ala Ali Seyyidina Muhammed
Allah'im tüm dualarınızı, ibatlerinizi kalbul etsin...