halukgta
Onursal Üye
- Katılım
- 20 Ocak 2014
- Mesajlar
- 260
- Tepkime puanı
- 0
- Puanları
- 0
Kuran, akla düşünmeye önem verir. Ayetler üzerinde düşünerek iman etmemizi, asla emin olmadığımız bilgilerin ardına düşmeden, imanımızı yaşamamızı özellikle verdiği örneklerle anlatır ki, yanlışın ardından gitmeyelim. Peki, bizler Rabbin bu öğüdünü ne kadar dinliyoruz?
Allah ın sizleri Kuran dan sorumlu tutuyorum, onun ipine sarılın sözleri, bir kulağımızdan girmiş, diğerinden ne yazık ki çıkmıştır. Rivayetler günümüzde adeta Kuran ın önüne geçmiş, onunla eş tutulan, dini hükümler haline gelmiştir. Bu bilgilerin doğruluğu üzerinde düşünmek, Kuran dan onay almak şurada dursun, bir tanesini bile inkâr ederseniz, Kuran ayetini inkâr etmiş gibi olur, dinden çıkarsınız sözleri, bugün ne yazık ki camilerimizde, cahil insanlar tarafından değil, Diyanetin bazı Müftüleri tarafından söylenebilmektedir.
Sizlere Kütüb-i Sitte den birkaç örnek vermek istiyorum. Acaba bu rivayet hadisleri kabul etmek mi insanı günaha sokar, dinden çıkartır, yoksa bunları kabul etmemek mi? Yorumunu sizlere bırakıyorum.
7236 - Hz. Enes radıyallahu anh anlatıyor: "Medine ehlinden bir cariye bile Resülullah aleyhissalatu vesselâmın elinden tutardı ve Aleyhissalatu vesselâm elini onun elinden çekmezdi de, cariye ihtiyacı için, Onu Medinenin istediği semtine çeker götürürdü. (Resülullah tevazu gösterir, itiraz etmezdi)."
Değerli din kardeşlerim, bu rivayet hadisten siz ne anladınız? Çünkü her türlü anlama gelebilecek bu sözleri, nasıl söyleriz. Cariye hangi ihtiyacı için, peygamberimizi Medine nin istediği semtine götürüyor, bu konuda açıklama yapabilecek var mı aramızda. Ne söylediğimizin farkında mıyız?
Şimdi vereceğim rivayet hadisi, Kuran ın ışığında düşündüğümüzde, peygamberimizin önerisi olabilir mi? Bu sözler Kuran ın onayından geçen bir davranış mı? Yoksa bizleri yoldan saptıracak, peygamberimize iftiralarla dolu, dine nifak sokan fitnelerin bir yalanımı?
5686 - İbnu Abbas radıyallahu anhüma anlatıyor: "Bir adam Resûlullah aleyhissalâtu vesselâma gelerek:
"Ey Allahın Resûlü! Hanımım değen eli reddetmiyor!" dedi. Aleyhissalâtu vesselâm: "Onu uzaklaştır!" emretti. Adam: "Nefsimin ona takılmasından korkuyorum" deyince:
"Öyleyse ondan faidelen!" buyurdular."
Ebu Dâvud, Nikâh 4, (2049); Nesâi, Nikah 12, (6, 67).
Değerli din kardeşlerim, ben bu örneği vermeye utanıyorum, ama rivayet hadis nakletme gerçeğinin, ne derece yanlışlıklarla dolu olduğunu, bu konuda çok dikkatli olmamız gerektiğini, her bilgiyi Kuran onayından geçirmemizin önemini, sizlere göstermek istedim. Ya bu örneği doğru kabul edip örnek alan, hayatına geçiren olursa, bunun sorumlusu kim olacak?
Sizce peygamberimiz, böyle bir öneride bulunur mu? Eşinin namusun dan şüphe eden ve peygamberimize şikayette bulunan, bu konuda onun fikrini soran bir Müslüman a, bu şekilde davran der mi peygamberimiz? Nelere inanıyoruz görüyor musunuz? Elbette bu yanlışlıkları yaşayan toplumların ne halde olduklarını, hep birlikte görüyoruz.
Geçen gün bir haber okudum. Bir Müslüman ülkede, 8 yaşında bir kız çocukla, 40 yaşında evlenen bir erkeğin, gerdek gecesinde çocuğun aşırı kanamadan öldüğünü yazıyordu. Yazıklar olsun ki, dine hurafeler katarak, bunlarda dinden dir diyenlere. Peygamberimiz söylemediği yapmadığı halde, peygamberimizin üzerinden yalanlar uydurarak kendilerine kılıf arayan, güzelim dinimizi bu hale getirenlere yazıklar olsun.
Aklın ve mantığın sınırlarını aşan, bu evliliğe izin veren toplumun, uydurma rivayet hadislerin etkisiyle bu evliliği normal karşılamasının nedenini, herhalde anlamışsınızdır. İşte peygamberimize atılan böyle iftiralara inanmak, toplumları böyle büyük yanlışlara götürüyor. Peygamberimiz boşuna, benim adıma yalan uydurmayın, yoksa cehennemi boylarsınız dememiş. Ama dinleyen mi var. Kuran dan uzak nefislere hükmetmek mümkün değil.
Sizlere bir örnek daha vermek istiyorum. Kuran dan aldığımız eğitim gereği, ayetleri okumaya başlamadan önce, Bismillahirrahmanirrahim diye başlarız okumaya. Bu Kuran öğretisidir. Nerede olursak olalım, bir ayet okurken besmele ile başlarız. Şimdi size sorsam ve desem ki, camilerde toplu kıldığımız namazlarda, İmam sesli olarak, Kuran ayetlerinden okumaya başlarken, besmele ile mi başlıyor ayetleri okumaya?
Sanırım bir an durdunuz ve düşündünüz. Hoca ayetleri okumaya başlarken, besmele ile başlamaz. Peki, neden besmele ile başlanmıyor diye kendimize hiç sorduk mu? Ne yazık ki her konuda olduğu gibi, sorgulama yeteneğimizi kullanmıyor, sormuyoruz. Bakın Allah ın Kuran da ayetleri okumaya başlamadan önce, besmele ile başlamamızın gerektiği öğretisini, neler değiştiriyor.
2503 - Hz. Enes (radıyallâhu anh) anlatıyor: "Ben, Resülullah (aleyhissalatu vesselâm), Hz. Ebü Bekr, Hz. Ömer, Hz. Osman (radıyallahu anhüm) ile birlikte namaz kıldım. Onlardan hiçbirinin bismillâhirrahmanirrahımi okuduklarını işitmedim."
Buhârî, Ezân 89; Müslim, Salât 50, (399); Muvatta, Salât 30, (1, 81); Ebü Dâvud, Salât 124, (782); Tirmizî, Salât 182, (246); Nesâî, İftitah 21, 22, (2, 133-135); İbnu Mâce, İkâmet 4, (813- 815).
2504 - İbnu Abdillah İbnu Muğaffel (rahimehullah) anlatıyor: "Ben (namazda) bismillâhirrahmânirrahîmi okumuştum. Babam işitti. Bana: "Oğulcuğum, (bu yaptığın) bir bidattir. Bidatten sakın!" dedi. Ben Resülullah (aleyhissalâtu vesselâm)ın ashâbından her kimle karşılaştı isem, hepsinin de bidatten nefret ettiği kadar bir başka şeyden nefret etmediğini gördüm. Babam sözlerine şöyle devam etmişti:
"Ben Resülullah (aleyhissalatu vesselâm)Ia, Hz. Ebu Bekrle, Hz. Ömerle, Hz. Osmanla (radıyallâhu anhüm) namaz kıldım. Onlardan hiç birinin bunu (besmelenin okunacağını) okuduklarını işitmedim. Onu sen de okuma. Sadece "Elhamdülillahi rabbil-âlemîn" de."
Tirmizî, Salât 180, (244); Nesâî, İftitah 22, (2,135).
Rivayetlere dikkat ettiniz mi bilmiyorum, bu konuda peygamberimiz, namazlarınızda ayetleri okurken, besmele çekmeyin diye hiçbir bilgi olmadığı halde, bazı kişilerin ben besmeleyle başladıklarını duymadım, sözlerinden yola çıkılarak, bugün bizlerin bu sözlere uygun imanımızı yaşamamız, çok ama çok düşündürücüdür.
Bu soruyu imamlara sorduğumuzda, onlarında bu durumdan nefislerinin tatmin olmadığını anlıyoruz. Sizler içinizden besmele çekin, bir sorun olmaz diye verdikleri cevaplar, aslında manidardır.
Rivayet hadiste, ayet okumadan önce, besmele çekmenin bit at olduğunun söylenmesi, dinde rivayetlerin ne derece toplumu yanlış yönlendirdiğine, dikkat çekici bir örnektir.
Değerli din kardeşlerim. Lütfen imanımızı, inançlarımızı elde Kuran sorgulayalım. Eğer pişman olmak istemiyorsak tabi. Birileri hurafe, batıl itikatlarına kılıf hazırlamış, bizlerde sorgusuzca yaşayıp gidiyoruz. Bu yanlışları fark edip, toplumu Kuran ile uyaranları da, susturabilmek için, hem peygamberimizin sözlerine, hem de Kuran ın tamamına ters düşen rivayetlerle susturmak istiyorlar, toplumu uyaranları ve bakın ne diyorlar.
Şunu iyi biliniz ki, bana Kuran-ı Kerim ile birlikte onun bir benzeri de verilmiştir. (Bu konuda) dikkatli olun; (çünkü) koltuğuna kurulan tok bir adamın size (Hz. Peygamberin sünneti/hadisleri değil) sadece şu Kuran lazımdır, onda bulduğunuz helali helal, haramı da haram kabul ediniz yeter! diyeceği (günler) yakındır...
Ne yazık ki bu rivayet hadis delil gösterilerek, Kuran ın dışından da helal ve haramların dinde hüküm koyabileceği anlatılmaktadır. Allah ın doğru yolunun yolcusu olan bir Müslüman, şu iki konuyu dikkatle araştırmalıdır.
Birincisi yukarıdaki rivayet hadis, peygamberimizin yüzlerce hadisine ters düşen bir fikri savunmaktadır. Peygamberimiz, Allaha yemin ederim ki aleyhimde tutunacak bir şeyiniz yoktur; Kuranın helal kıldıkları dışında bir şeyi helal kılmadım. Kuranın haram kıldıkları dışındakileri de haram kılmadım diyorsa, sizce yukarıdaki sözleri söylemiş olabilir mi? Buna benzer o kadar çok hadis vardır ki, peygamberimiz bizleri Kuran a sarılmamızı emreder.
İkinci konuda, yukarıda verilen örnek rivayet hadisin, Kuran ın tamamına ters düştüğüdür. Allah bizleri Kuran a yönelmemizi, onun ipine sarılmamızı ve emin olmadığımız sözlerinin ardına düşmememizi ister. Hatta sizleri Kuran dan hesaba çekeceğim diyerek, sorumlu olacağımız yalnız Kuran hükümleridir diye, net hükmünü verir.
Değerli din kardeşlerim. Çok dikkatli ve uyanık olmanın zamanıdır. Birileri, atalarının inançlarını devam ettirebilmek için, çok güzel kılıfını hazırlamış, süslemiş, özendirmiş toplumun önüne koymuş. Bizler dini yaşamayı başkalarına havale ettiğimiz içindir ki, eğriyi doğrudan ayıran FURKAN dan habersiz, her söylenene kanar olmuşuz.
Aldanmamak ve ebedi yaşamda huzura kavuşmak isteyen düşünerek, hurafeden ve sanıdan uzak, elde Kuran imanını önce doğru kaynaktan öğrenmelidir. Bu gerçekleri görene, fark edene ne mutlu.
Şunu bir kez daha hatırlatmak isterim, peygamberimiz bizleri, yalnız Kuran ile uyarma görevi almıştır. Bu hükmü Allah birçok ayetinde apaçık bizlere bildirmiştir.
Kaf 45: Biz onların dediklerini çok iyi biliriz. Sen onların üzerinde bir zorlayıcı değilsin. Tehdidimden korkanlara Kuranla öğüt ver.
Araf Suresi 3: (Ey insanlar), Rabbinizden size indirilene uyun ve Ondan başka velilere uymayın. Ne kadar da az öğüt alıyorsunuz!
İsra 89: Andolsun biz bu Kuranda insanlara her çeşit misali türlü biçimlerde anlattık, ama insanlardan çoğu inkârda direttiler.
Saygılarımla Haluk GÜMÜŞTABAK
Allah ın sizleri Kuran dan sorumlu tutuyorum, onun ipine sarılın sözleri, bir kulağımızdan girmiş, diğerinden ne yazık ki çıkmıştır. Rivayetler günümüzde adeta Kuran ın önüne geçmiş, onunla eş tutulan, dini hükümler haline gelmiştir. Bu bilgilerin doğruluğu üzerinde düşünmek, Kuran dan onay almak şurada dursun, bir tanesini bile inkâr ederseniz, Kuran ayetini inkâr etmiş gibi olur, dinden çıkarsınız sözleri, bugün ne yazık ki camilerimizde, cahil insanlar tarafından değil, Diyanetin bazı Müftüleri tarafından söylenebilmektedir.
Sizlere Kütüb-i Sitte den birkaç örnek vermek istiyorum. Acaba bu rivayet hadisleri kabul etmek mi insanı günaha sokar, dinden çıkartır, yoksa bunları kabul etmemek mi? Yorumunu sizlere bırakıyorum.
7236 - Hz. Enes radıyallahu anh anlatıyor: "Medine ehlinden bir cariye bile Resülullah aleyhissalatu vesselâmın elinden tutardı ve Aleyhissalatu vesselâm elini onun elinden çekmezdi de, cariye ihtiyacı için, Onu Medinenin istediği semtine çeker götürürdü. (Resülullah tevazu gösterir, itiraz etmezdi)."
Değerli din kardeşlerim, bu rivayet hadisten siz ne anladınız? Çünkü her türlü anlama gelebilecek bu sözleri, nasıl söyleriz. Cariye hangi ihtiyacı için, peygamberimizi Medine nin istediği semtine götürüyor, bu konuda açıklama yapabilecek var mı aramızda. Ne söylediğimizin farkında mıyız?
Şimdi vereceğim rivayet hadisi, Kuran ın ışığında düşündüğümüzde, peygamberimizin önerisi olabilir mi? Bu sözler Kuran ın onayından geçen bir davranış mı? Yoksa bizleri yoldan saptıracak, peygamberimize iftiralarla dolu, dine nifak sokan fitnelerin bir yalanımı?
5686 - İbnu Abbas radıyallahu anhüma anlatıyor: "Bir adam Resûlullah aleyhissalâtu vesselâma gelerek:
"Ey Allahın Resûlü! Hanımım değen eli reddetmiyor!" dedi. Aleyhissalâtu vesselâm: "Onu uzaklaştır!" emretti. Adam: "Nefsimin ona takılmasından korkuyorum" deyince:
"Öyleyse ondan faidelen!" buyurdular."
Ebu Dâvud, Nikâh 4, (2049); Nesâi, Nikah 12, (6, 67).
Değerli din kardeşlerim, ben bu örneği vermeye utanıyorum, ama rivayet hadis nakletme gerçeğinin, ne derece yanlışlıklarla dolu olduğunu, bu konuda çok dikkatli olmamız gerektiğini, her bilgiyi Kuran onayından geçirmemizin önemini, sizlere göstermek istedim. Ya bu örneği doğru kabul edip örnek alan, hayatına geçiren olursa, bunun sorumlusu kim olacak?
Sizce peygamberimiz, böyle bir öneride bulunur mu? Eşinin namusun dan şüphe eden ve peygamberimize şikayette bulunan, bu konuda onun fikrini soran bir Müslüman a, bu şekilde davran der mi peygamberimiz? Nelere inanıyoruz görüyor musunuz? Elbette bu yanlışlıkları yaşayan toplumların ne halde olduklarını, hep birlikte görüyoruz.
Geçen gün bir haber okudum. Bir Müslüman ülkede, 8 yaşında bir kız çocukla, 40 yaşında evlenen bir erkeğin, gerdek gecesinde çocuğun aşırı kanamadan öldüğünü yazıyordu. Yazıklar olsun ki, dine hurafeler katarak, bunlarda dinden dir diyenlere. Peygamberimiz söylemediği yapmadığı halde, peygamberimizin üzerinden yalanlar uydurarak kendilerine kılıf arayan, güzelim dinimizi bu hale getirenlere yazıklar olsun.
Aklın ve mantığın sınırlarını aşan, bu evliliğe izin veren toplumun, uydurma rivayet hadislerin etkisiyle bu evliliği normal karşılamasının nedenini, herhalde anlamışsınızdır. İşte peygamberimize atılan böyle iftiralara inanmak, toplumları böyle büyük yanlışlara götürüyor. Peygamberimiz boşuna, benim adıma yalan uydurmayın, yoksa cehennemi boylarsınız dememiş. Ama dinleyen mi var. Kuran dan uzak nefislere hükmetmek mümkün değil.
Sizlere bir örnek daha vermek istiyorum. Kuran dan aldığımız eğitim gereği, ayetleri okumaya başlamadan önce, Bismillahirrahmanirrahim diye başlarız okumaya. Bu Kuran öğretisidir. Nerede olursak olalım, bir ayet okurken besmele ile başlarız. Şimdi size sorsam ve desem ki, camilerde toplu kıldığımız namazlarda, İmam sesli olarak, Kuran ayetlerinden okumaya başlarken, besmele ile mi başlıyor ayetleri okumaya?
Sanırım bir an durdunuz ve düşündünüz. Hoca ayetleri okumaya başlarken, besmele ile başlamaz. Peki, neden besmele ile başlanmıyor diye kendimize hiç sorduk mu? Ne yazık ki her konuda olduğu gibi, sorgulama yeteneğimizi kullanmıyor, sormuyoruz. Bakın Allah ın Kuran da ayetleri okumaya başlamadan önce, besmele ile başlamamızın gerektiği öğretisini, neler değiştiriyor.
2503 - Hz. Enes (radıyallâhu anh) anlatıyor: "Ben, Resülullah (aleyhissalatu vesselâm), Hz. Ebü Bekr, Hz. Ömer, Hz. Osman (radıyallahu anhüm) ile birlikte namaz kıldım. Onlardan hiçbirinin bismillâhirrahmanirrahımi okuduklarını işitmedim."
Buhârî, Ezân 89; Müslim, Salât 50, (399); Muvatta, Salât 30, (1, 81); Ebü Dâvud, Salât 124, (782); Tirmizî, Salât 182, (246); Nesâî, İftitah 21, 22, (2, 133-135); İbnu Mâce, İkâmet 4, (813- 815).
2504 - İbnu Abdillah İbnu Muğaffel (rahimehullah) anlatıyor: "Ben (namazda) bismillâhirrahmânirrahîmi okumuştum. Babam işitti. Bana: "Oğulcuğum, (bu yaptığın) bir bidattir. Bidatten sakın!" dedi. Ben Resülullah (aleyhissalâtu vesselâm)ın ashâbından her kimle karşılaştı isem, hepsinin de bidatten nefret ettiği kadar bir başka şeyden nefret etmediğini gördüm. Babam sözlerine şöyle devam etmişti:
"Ben Resülullah (aleyhissalatu vesselâm)Ia, Hz. Ebu Bekrle, Hz. Ömerle, Hz. Osmanla (radıyallâhu anhüm) namaz kıldım. Onlardan hiç birinin bunu (besmelenin okunacağını) okuduklarını işitmedim. Onu sen de okuma. Sadece "Elhamdülillahi rabbil-âlemîn" de."
Tirmizî, Salât 180, (244); Nesâî, İftitah 22, (2,135).
Rivayetlere dikkat ettiniz mi bilmiyorum, bu konuda peygamberimiz, namazlarınızda ayetleri okurken, besmele çekmeyin diye hiçbir bilgi olmadığı halde, bazı kişilerin ben besmeleyle başladıklarını duymadım, sözlerinden yola çıkılarak, bugün bizlerin bu sözlere uygun imanımızı yaşamamız, çok ama çok düşündürücüdür.
Bu soruyu imamlara sorduğumuzda, onlarında bu durumdan nefislerinin tatmin olmadığını anlıyoruz. Sizler içinizden besmele çekin, bir sorun olmaz diye verdikleri cevaplar, aslında manidardır.
Rivayet hadiste, ayet okumadan önce, besmele çekmenin bit at olduğunun söylenmesi, dinde rivayetlerin ne derece toplumu yanlış yönlendirdiğine, dikkat çekici bir örnektir.
Değerli din kardeşlerim. Lütfen imanımızı, inançlarımızı elde Kuran sorgulayalım. Eğer pişman olmak istemiyorsak tabi. Birileri hurafe, batıl itikatlarına kılıf hazırlamış, bizlerde sorgusuzca yaşayıp gidiyoruz. Bu yanlışları fark edip, toplumu Kuran ile uyaranları da, susturabilmek için, hem peygamberimizin sözlerine, hem de Kuran ın tamamına ters düşen rivayetlerle susturmak istiyorlar, toplumu uyaranları ve bakın ne diyorlar.
Şunu iyi biliniz ki, bana Kuran-ı Kerim ile birlikte onun bir benzeri de verilmiştir. (Bu konuda) dikkatli olun; (çünkü) koltuğuna kurulan tok bir adamın size (Hz. Peygamberin sünneti/hadisleri değil) sadece şu Kuran lazımdır, onda bulduğunuz helali helal, haramı da haram kabul ediniz yeter! diyeceği (günler) yakındır...
Ne yazık ki bu rivayet hadis delil gösterilerek, Kuran ın dışından da helal ve haramların dinde hüküm koyabileceği anlatılmaktadır. Allah ın doğru yolunun yolcusu olan bir Müslüman, şu iki konuyu dikkatle araştırmalıdır.
Birincisi yukarıdaki rivayet hadis, peygamberimizin yüzlerce hadisine ters düşen bir fikri savunmaktadır. Peygamberimiz, Allaha yemin ederim ki aleyhimde tutunacak bir şeyiniz yoktur; Kuranın helal kıldıkları dışında bir şeyi helal kılmadım. Kuranın haram kıldıkları dışındakileri de haram kılmadım diyorsa, sizce yukarıdaki sözleri söylemiş olabilir mi? Buna benzer o kadar çok hadis vardır ki, peygamberimiz bizleri Kuran a sarılmamızı emreder.
İkinci konuda, yukarıda verilen örnek rivayet hadisin, Kuran ın tamamına ters düştüğüdür. Allah bizleri Kuran a yönelmemizi, onun ipine sarılmamızı ve emin olmadığımız sözlerinin ardına düşmememizi ister. Hatta sizleri Kuran dan hesaba çekeceğim diyerek, sorumlu olacağımız yalnız Kuran hükümleridir diye, net hükmünü verir.
Değerli din kardeşlerim. Çok dikkatli ve uyanık olmanın zamanıdır. Birileri, atalarının inançlarını devam ettirebilmek için, çok güzel kılıfını hazırlamış, süslemiş, özendirmiş toplumun önüne koymuş. Bizler dini yaşamayı başkalarına havale ettiğimiz içindir ki, eğriyi doğrudan ayıran FURKAN dan habersiz, her söylenene kanar olmuşuz.
Aldanmamak ve ebedi yaşamda huzura kavuşmak isteyen düşünerek, hurafeden ve sanıdan uzak, elde Kuran imanını önce doğru kaynaktan öğrenmelidir. Bu gerçekleri görene, fark edene ne mutlu.
Şunu bir kez daha hatırlatmak isterim, peygamberimiz bizleri, yalnız Kuran ile uyarma görevi almıştır. Bu hükmü Allah birçok ayetinde apaçık bizlere bildirmiştir.
Kaf 45: Biz onların dediklerini çok iyi biliriz. Sen onların üzerinde bir zorlayıcı değilsin. Tehdidimden korkanlara Kuranla öğüt ver.
Araf Suresi 3: (Ey insanlar), Rabbinizden size indirilene uyun ve Ondan başka velilere uymayın. Ne kadar da az öğüt alıyorsunuz!
İsra 89: Andolsun biz bu Kuranda insanlara her çeşit misali türlü biçimlerde anlattık, ama insanlardan çoğu inkârda direttiler.
Saygılarımla Haluk GÜMÜŞTABAK