DuYGu
Emektar Admin
Psikostazi (ya da psikostasya), eski Mısır tradisyonundaki bir kavramın eski Yunancadaki adıdır. Terim psikhe (yaşamsal unsur, nefes, süptil beden) ve statis (tartılma) sözcüklerinden türetilmiştir. Ölüm olayı ile bedenini terk edenlerin yargılanması olan psikostaziye, ölümden sonraki vicdani hesaplaşma olgusunun sembolik öğelerle anlatımı da denilebilir.
Eski Mısır metinlerine göre, her ölü için sözkonusu olacak tartılma, ilahe Maatın "hakikat salonu" denilen salonunda gerçekleşir. Yeraltı âleminin sorumlusu ve Ranın gözü sayılan Maatın hiyeroglifi hakikat, adalet ve doğruluğu simgeleyen tüydür.
Mısır Ölüler Kitabında ve eski Mısır metinlerinde Psikostazi, özetle, şöyle açıklanır:
* Ölü, kasıyla (perispri) Osirisin önüne, 42 ilahın huzuruna çıkar. Ezoterik kaynaklara ve sembolizm verilerine göre, bu 42 ilah, Osiris dinindeki öldürmeyeceksin, ağlatmayacaksın! vb. şeklinde belirtilen 42 kuralın somutlaştırılmış, kişileştirilmiş halleridir ki, burada, kişinin yeryüzünde yaşarken İlâhî Yasaların gereklerine uyup uymamış olması irdelenir.[1]
* Ölüler Kitabına göre, bir süre sonra, yeryüzünde yaşarken yapmış olduklarını görebilmesi için, ölüye hafızası ve anımsama yetisi geri verilir ve tartılma başlar.
* Bu tartılma ve yargılanma sahnesi Mısır resimlerinde, bir kefesinde ölünün kalbi, diğer kefesinde bir tüyün bulunduğu terazi ile temsil edilir. Bu tüy ve kalp sembolizminde tüy sembolü hemen hemen tüm tradisyonlarda olduğu gibi, hakikat, adalet ve doğruluğu simgeler, kalp ise dünyada yaşarken tüm yaptıklarını gözünden kaçırmamış olan manevi tanığı vicdanı simgeler. Mısır hiyeroglif yazısında kalp, ters üçgen biçimli bir vazoyla ifade edilir; "hakikat"in hiyeroglifi ise tüydür.
* Ölü, yeryüzünde yaşarken hangi fiilleri işlediğini ve hangi kuralları çiğnemediğini bir bir sayar.
* Kalp, yani vicdan eski Mısır metinlerinde Horusun sesinin duyulduğu yer olarak belirtilir. Birçok eski Mısır metninde rastlanan bir insanın kalbi onun bireysel ilahıdır (Viyana Müzesi) ve ey kalbimdeki Tanrı şeklindeki ifadelerden de anlaşılabileceği gibi, vicdan, tanık olmasının yanı sıra, kendisine hesap soracak olandır. Yani ölüyü yargılayacak olan, kendi içindeki ilahtır; kendi vicdanıdır. Bunu simgelemek üzere, mumyaların içinde bırakılan tek iç organ kalpti (ab). Eski Mısır inisiyasyonunda eğitim görmüş olduğu ileri sürülen Platon, bu aşamayı varlığın kendi kendini yargılaması olarak kabul eder.
* Ölüler Kitabına göre, bu yargılanma sonunda, ölü, kötü şeylerin anısını ağzından ifrazat olarak dışarıya atar. Bir diğer Mısır metnine göre ise, yargılanma sonucunda günahkar çıkan ölüler timsah başlı Ammait (Ammit) tarafından yenirler. Bu ölü yiyiciler sembolizmi Tibet Ölüler Kitabında ve eski İran tradisyonlarında da bulunmaktadır.
* Mısır Ölüler Kitabına göre, daha sonra ölülerden bazıları kısa süre sonra tekrar yeryüzünde doğarlar; bazıları ise büyük ışığa doğru çekilirler, kendilerine bir süre rehberlik yapıldıktan sonra Osirisin uygun görmesi halinde onlar da, tekrar yeryüzünde doğarlar.
Eski Mısırın psikostazi kavramının bir benzerine, vaktiyle Harran Ovasında yaşamış bulunan Sâbiîlerde rastlanır. Psikostazideki terazi bu tradisyonda Abaturun terazisi olarak adlandırılır.(Abatur'un eski Mısır'daki çakal başlı Anubis'in bir versiyonu olduğu ileri sürülür.)
Eski Mısır metinlerine göre, her ölü için sözkonusu olacak tartılma, ilahe Maatın "hakikat salonu" denilen salonunda gerçekleşir. Yeraltı âleminin sorumlusu ve Ranın gözü sayılan Maatın hiyeroglifi hakikat, adalet ve doğruluğu simgeleyen tüydür.
Mısır Ölüler Kitabında ve eski Mısır metinlerinde Psikostazi, özetle, şöyle açıklanır:
* Ölü, kasıyla (perispri) Osirisin önüne, 42 ilahın huzuruna çıkar. Ezoterik kaynaklara ve sembolizm verilerine göre, bu 42 ilah, Osiris dinindeki öldürmeyeceksin, ağlatmayacaksın! vb. şeklinde belirtilen 42 kuralın somutlaştırılmış, kişileştirilmiş halleridir ki, burada, kişinin yeryüzünde yaşarken İlâhî Yasaların gereklerine uyup uymamış olması irdelenir.[1]
* Ölüler Kitabına göre, bir süre sonra, yeryüzünde yaşarken yapmış olduklarını görebilmesi için, ölüye hafızası ve anımsama yetisi geri verilir ve tartılma başlar.
* Bu tartılma ve yargılanma sahnesi Mısır resimlerinde, bir kefesinde ölünün kalbi, diğer kefesinde bir tüyün bulunduğu terazi ile temsil edilir. Bu tüy ve kalp sembolizminde tüy sembolü hemen hemen tüm tradisyonlarda olduğu gibi, hakikat, adalet ve doğruluğu simgeler, kalp ise dünyada yaşarken tüm yaptıklarını gözünden kaçırmamış olan manevi tanığı vicdanı simgeler. Mısır hiyeroglif yazısında kalp, ters üçgen biçimli bir vazoyla ifade edilir; "hakikat"in hiyeroglifi ise tüydür.
* Ölü, yeryüzünde yaşarken hangi fiilleri işlediğini ve hangi kuralları çiğnemediğini bir bir sayar.
* Kalp, yani vicdan eski Mısır metinlerinde Horusun sesinin duyulduğu yer olarak belirtilir. Birçok eski Mısır metninde rastlanan bir insanın kalbi onun bireysel ilahıdır (Viyana Müzesi) ve ey kalbimdeki Tanrı şeklindeki ifadelerden de anlaşılabileceği gibi, vicdan, tanık olmasının yanı sıra, kendisine hesap soracak olandır. Yani ölüyü yargılayacak olan, kendi içindeki ilahtır; kendi vicdanıdır. Bunu simgelemek üzere, mumyaların içinde bırakılan tek iç organ kalpti (ab). Eski Mısır inisiyasyonunda eğitim görmüş olduğu ileri sürülen Platon, bu aşamayı varlığın kendi kendini yargılaması olarak kabul eder.
* Ölüler Kitabına göre, bu yargılanma sonunda, ölü, kötü şeylerin anısını ağzından ifrazat olarak dışarıya atar. Bir diğer Mısır metnine göre ise, yargılanma sonucunda günahkar çıkan ölüler timsah başlı Ammait (Ammit) tarafından yenirler. Bu ölü yiyiciler sembolizmi Tibet Ölüler Kitabında ve eski İran tradisyonlarında da bulunmaktadır.
* Mısır Ölüler Kitabına göre, daha sonra ölülerden bazıları kısa süre sonra tekrar yeryüzünde doğarlar; bazıları ise büyük ışığa doğru çekilirler, kendilerine bir süre rehberlik yapıldıktan sonra Osirisin uygun görmesi halinde onlar da, tekrar yeryüzünde doğarlar.
Eski Mısırın psikostazi kavramının bir benzerine, vaktiyle Harran Ovasında yaşamış bulunan Sâbiîlerde rastlanır. Psikostazideki terazi bu tradisyonda Abaturun terazisi olarak adlandırılır.(Abatur'un eski Mısır'daki çakal başlı Anubis'in bir versiyonu olduğu ileri sürülür.)