halukgta
Onursal Üye
- Katılım
- 20 Ocak 2014
- Mesajlar
- 260
- Tepkime puanı
- 0
- Puanları
- 0
Bugün sizlerle Kuran dan araştırmaya çalışacağımız konu, acaba Rabbimiz Kuran da en çok bahsettiği, namaz kılın emrini verip, nasıl namaz kılacağımızdan ve ne dualar okuyacağımızdan bazılarının söylediği gibi, Kuran da yeteri kadar bahsetmemiş olabilir mi, onu birlikte araştırmaya çalışalım. Konu doğru anlaşılabilmesi için biraz detaylı ele alındığı için yazı uzun. Lütfen sabırla okuyunuz.
Önce aşağıdaki ayeti dikkatle okuyalım ve üzerinde düşünelim ki, bahsettiğimiz konuda yanılma ihtimalimizi, en aza indirmiş olalım.
Hud 1: Elif, lâm, râ. Bu, hikmet sahibi ve her şeyden haberdar olan Allah tarafından ayetleri önce sağlam kılınmış, SONRA DA DETAYLANDIRILIP AÇIKLANMIŞBİR KİTAPTIR.
Hatırlatmak isterim, Allah namaz kılma, oruç tutma, zekât verme, Hacca gitme konusunu, İbrahim peygamberden bu yana, tüm dinlere emrettiğini bizlere açıklıyor. Hatta Kabenin kurulmasını, İbrahim peygambere emrettiğini ve tüm inananların ziyaret edip, çevresinde hep birlikte namaz kılmalarını emrediyor. Hud suresi 1. ayette de Allah Kuran için, açık bir hüküm veriyor ve ayetler önce sağlamlaştırıldı, daha sonrada DETAYLANDIRILIP AÇIKLANDI DİYOR.
Bu durumda, Allah namaz kılın diye emir verdiyse, nasıl kılınacağını açıklamamış olduğunu söylememiz, doğru olur mu? İsterseniz şimdide aşağıdaki ayete bakalım.
Bakara 239: Eğer korkarsanız, yaya veya binekte iken (namazı) kılın. Güvenliğe girdiğinizde ise, yine Allah'ı, BİLMEDİĞİNİZ ŞEYLERİ SİZE ÖĞRETTİĞİGİBİ ZİKREDİN.
Bakın Allah ne söylüyor namaz konusunu anlatırken.
(bilmediğiniz şeyleri size öğrettiği gibi zikredin.)
Buradan da çok açık anlıyoruz ki, Allah Kuran da SALÂT konusunu ya da emrettiği herhangi bir farz hükmü, gerektiği kadarını açıklamış ve bizlere öğretmiştir Kuran da. Detaya girmeden şunu da söylemeliyim ki, Salât kelimesini Allah Kuran da, bizim Türkçeye çevirdiğimiz şekliyle NAMAZ, DUA ve DESTEK anlamlarında kullanmıştır.
Allah Bakara suresi 128. ayetinde, İbrahim peygamberimizin Kâbe de, Allah a yaptığı dua üzerinde düşünelim şimdide.
Bakara 128: Rabbimiz! Bizi sana teslim olmuş kimseler kıl. Soyumuzdan da sana teslim olmuş bir ümmet kıl. BİZE İBADET YERLERİNİ VE İLKELERİNİ GÖSTER. Tövbemizi kabul et. Çünkü sen, tövbeleri çok kabul edensin, çok merhametli olansın.
İbrahim peygamberimiz Yaradan a yakarıyor ve bizlere ibadet yerlerini ve buralarda yapmamız gereken ilkelerin kurallarını göster, anlat diye dua ediyor. Örneğin Allah namaz kılın diye emir verdiyse, İbrahim peygamberimizde nasıl kılacağı konusunda ilkelerini açıklamasını istiyor Rabbinden. Demek ki şöyle demiyor, ey resulüm ben detayları sana bırakıyorum, ana hükmü ben veriyorum demiyor.
Kuran Hac konusunu da, bizlerin uyması gereken konuları da, en ince detayına kadar anlatıyor bizlere. Oruç da aynı şekilde, bizden öncekilere de farz olduğunu söyledikten sonra, onun da tüm açıklamalarını Kuran da buluyoruz. Ne zaman başlayacağından tutun, ne zaman sona ereceğine, tutulmayan orucun ne olacağı, oruç gecelerinde cinsel ilişkinin serbest olmasına kadar açıklamalar yapılmıştır.
Namaz kılmak bizden öncekilere de farz olduğu halde, bazılarının söylediği gibi, kılınışı ve nasıl dualar okuyacağımız ve rekât sayıları konusunda, Kuran ın hiçbir şey bahsetmediğini söyleyip, bu konudaki detayları Allah ın peygamberimize bıraktığına inanmamız, Kuran a göre normal midir? Hacca gitme ve oruç konusunda en ince detaya giren Kuran, neden namaz konusunda bizlere, gereken detayları vermesin? Bu konuyu Kuran ı bir bütün olarak düşünüp, öğrendiğimiz rivayetlerin etkisinde kalmadan, daha sonrada bu konuya Kuran dan cevap arayalım, Allahın izniyle.
Namaz konusunda Kuran da detay yoktur diyenler, acaba peygamberimizin dine ilaveler yaptığını mı düşünüyorlar dersiniz? Hani Rabbimiz ne diyordu bazı ayetlerinde? Bizim indirdiklerimize, tek kelime kendi sözünü bizim sözümüzdür diye ekleseydi, onun şah damarını keserdik demiyor muydu?
Hani Rabbimiz Kuran ın ipine sarılın diyordu? Hani sizleri Kuran dan hesaba çekeceğim diyordu? Hani her şeyden nice örnekleri, değişik ifadelerle verdik ki anlayasınız diyordu. Sakın emin olmadığınız bilgilerin ardına düşmeyin, sorumlu olursunuz diye ikaz etmiyor muydu bizleri, ne oldu bu ayetlerin hükümleri? Dikkatli olalım lütfen, farkında olmadan inkârcı konumuna düşeriz Allah korusun.
Bizlere Kuran dışından gelen ve bir rivayete göre diye başlayan bilgilerin tümünü, hiçbir kontrolden geçirmeden kabul etmemiz, doğrumudur? Kuran ı Rabbimiz ben koruyorum diyor, sormak isterim hiç sorgu sual etmeden, bizlere gelen bilgileri, rivayetleri kimler koruyor olabilir? Bizlere Kuran benzeri, Rahmanın garantisini veren var mı? Allah sizleri Kuran dan sorumlu tutuyorum dedikten sonra, Kuran da olmayan, Kuran dışından hükümlerin, detayların ve sorumlulukların olacağına nasıl inanabiliriz?
Allah Kuran ın ipine sarılın derken, neden yalnız Kuran ipi demişte, başka kaynaktan söz etmemiş, bunu da sanırım çok iyi düşünmeliyiz. Tüm bu ayetleri indiren Rabbimiz, daha sonraki ayetlerinde bir kelimeden yola çıkarak, daha önce indirdiği ayetlerin tam tersi, başka kitapların, bilgilerin de gerekli olduğunu söyler mi, bunu da çok iyi düşünmeliyiz. Buna inanmakla Kuran da çelişki yaratmış oluruz.
Bizlerin yaptığı en büyük yanlış, mezheplerin ve zamanla geleneklerin, namazın şekline yaptığı ilaveleri, Allah emri sanmamız ve onları da Kuran da aramamızdan kaynaklanmaktadır. Kuran da bulamadığımızda ise, bakın demek ki her şey Kuran da yokmuş, yazmıyormuş deme gafletine düşmemiz, bizleri yanıltmaktadır.
Allah bizlere, her şeyden nice örnekleri değişik ifadelerle verdim ki anlayasınız diyorsa, namaz konusunda bizlerden istediklerini de SADE, KOLAY BİRŞEKİLDE MUTLAKA KURAN DA ANLATMIŞTIR, ÖNCE BUNU BİLMELİYİZ. Çünkü bu kitabı yemin olsun ki, sizler için kolaylaştırdım, her şeyden nice örnekleri verdim, demiyor mu birçok kez?
Gelin Kuran a birlikte bakalım, acaba bizden öncekilere de farz olan, namaz kılın sözcüğüyle Allah bizlerden ne istiyor. Daha önce Rabbimiz bizleri nereye yönlendiriyordu, Kuran dan başka dine hüküm koyan kaynaklar var mı,onları Kuran dan anlamaya çalışalım.
Enam 104: Gerçek şu ki, size Rabbinizden gönül gözleri gelmiştir. Kim görürse kendisi yararına, kim körlük ederse kendisi zararına... Ben sizin üzerinize bekçi değilim.
Yasin11: Sen ancak o Kuran'a uyan ve görmediği halde Rahman'dan korkan kimseyi uyarırsın. Böylesini, bir bağışlanma ve seçkin bir ödülle müjdele.
Araf suresi 3; RABBİNİZDEN SİZE İNDİRİLENE UYUN; O'nun berisinden bir takım velilerin ardına düşmeyin! Siz ne kadar da az öğüt alıyorsunuz.
Nisa Suresi 105. Kuşku yok ki, biz bu Kitap'ı sana, insanlar arasında ALLAH'IN SANA GÖSTERDİĞİ İLE HÜKMEDESİN DİYE HAK OLARAK İNDİRDİK. Sakın hainlere yardakçı olma.
Maide suresi 49 Sen de aralarında, ALLAH'IN İNDİRDİĞİYLE HÜKMET. Onların keyiflerine uyma.
Maide Suresi 67: Ey Resul! Rabbinden sana indirileni tebliğ et. Eğer bunu yapmazsan O'nun elçiliğini yapmamış olursun.
Enam 50: .. YALNIZ BANA VAH YEDİLENE UYARIM BEN!" ..
Zühruf Suresi 43 Sen, SANA VAH YEDİLENE SIMSIKI SARIL! Hiç kuşkusuz, sen, dosdoğru bir yol üzerindesin.
Yukarıdaki ayetleri elbette çoğaltabiliriz. Dikkat ediniz, Allah tamamında bizleri Kuran a sarılmamızı emrediyor. Kuran için bizlere gelen, gönül gözü olduğunu söylüyor. Allah a ve Resulüne inanın, çünkü elçim o Allahın kitabını sizlere tebliğ edecek, onun ardından gidin diyor. Sen ancak Kuran a inanan insanları uyarabilirsin, Rabbinizden size indirilen Kuran a uyun, onun berisinden başka velilerin ardına düşmeyin, sana Kuran ı insanlara onun la hükmedesin diye indirdik, sende insanlara onunla hükmet, sana indirilen Kuran ı tebliğ et diyor ve daha sonraki ayette de peygamberimiz bakın ne diyor?
(Yalnız bana vah yedilene uyarım ben. Zühruf 43. ayetinde ise SEN SANA VAHYEDİLENE SIMSIKI SARIL.)
Şimdi birlikte düşünelim, namaz gibi Kuran ın çok önemsediği ve çok bahsettiği konularda Kuran açıklama yapmayıp, detay vermemiş olabilir mi? Sımsıkı sarılmamızı istediği bir rehberde namaz, gerektiği kadar detaylı açıklanmamış olabilir mi? YOKSA BİZE KURAN DIŞINDAN ÖĞRETİLENLERİ, KURAN DA BULAMADIĞIMIZ DAMI BİZLER BU YANLIŞI YAPIYORUZ?
Yukarıdaki ayetlerden anlaşılıyor ki, bizlerin Kuran a sarılmamızı istiyor Rabbimiz. Tüm bu ayetleri gördükten sonra, Allah bir ayetinde Peygamberiniz size neyi verdiyse onu alın ayetinden, nasıl olurda Kuran da hiç bahsedilmeyenleri peygamberiniz verdiğinde alın anlamı çıkartırız, bunu hiç düşündük mü? Bu ayete baktığımızda savaşlarda ele geçirilen, ganimetlerin bölüşülmesinden bahseder, bu konuya açıklık getirir. Şimdi Kuran dan namaz konusunu araştırmaya devam edelim.
Önce yazımızın başında, İbrahim peygambere hac yerini, Kabeyi ne maksatla yaptırdığını ve çevresinde bakın nasıl namaz kılmamızı istediğini bizlere anlatıyor, onu anlamaya çalışalım.
Hac 26: Bir zamanlar İbrahim için, o evin yerini, şöyle diyerek hazırlamıştık: Bana hiçbir şeyi ortak koşma, evimi; tavaf edenler, kıyamda duranlar, rükû-secde edenler için temizle.
Bakara 125: Hatırla o zamanı ki, biz Beytullah'ı insanlar için sevap kazanmaya yönelik bir toplantı yeri ve güvenli bir sığınak yaptık. Siz de İbrahim'in makamından bir dua yeri edinin. İbrahim ve İsmail'e şu sözü ulaştırmıştık: "Tavaf edenler, kendini ibadete verenler, rükû-secde edenler için evimi temizleyin.
Ayeti okuduğunuzda, Allah İbrahim peygambere şu anda kıldığımız namazın, olmazsa olmazını ne kadar güzel anlatıyor. O evi benim için kıyamda duranlar, rükû-secde edenler için temizle. Demek ki Allah huzurunda saygıyla durulmasını, onun önünde saygıyla eğilmesini ve yine ona saygıyla secde edilmesini istiyor.İşte namazın nasıl kılınacağının şekli izahı, o günde aynı, günümüzde de aynı,peygamberler arasında namazın farklı kılındığını düşünmek, büyük yanlış olur. Devam edelim Kuran a namaz konusunda bakmaya.
Aliimran 43: Ey Meryem, Rabbine divan dur, secdeye kapan ve rükû edenlerle birlikte rükû et.
Bu ayette de Meryem anamıza sesleniyor ve bakın yine günümüzde Allah ın huzuruna namaz kılarken durduğumuz ve saygıyla el bağladığımız (divan durduğumuz), rükû ve secde ettiğimiz namazın kılınmasını anlatıyor bizlere, dikkat edin bu emir peygamberimizden çok önceki bir zamana, daha Hz. İsa bile doğmamış döneme ait. İbrahim peygamberimiz zamanında dahi, namaz konusunda yapılması gerekenler aynı, kıyamda dur, rükû et, secde et, Allaha dua et. Devam edelim Kuran a bakmaya.
Hac77: Ey iman edenler! Rükû edin, secde edin; Rabbinize ibadet edin, hayır işleyin ki kurtulabilesiniz.
Furkan 64: Onlar, Rablerine secde ederek ve kıyama durarak gecelerler.
Fetih 29: Muhammed, Allah'ın resulüdür. Onunla beraber olanlar, inkârcılara karşı çok çetin, kendi aralarında çok merhametlidirler. Sen onları rükû eder, secdeye kapanır halde görürsün. Allah'tan bir lütuf ve hoşnutluk ister dururlar .
Şuara 218219: O ki görüyor seni kıyam ettiğin zaman, Secde edenler arasında dönüp dolaşmanı da.
Tevbe 112: O tövbe edenler, o ibadet edenler, o ham dedenler, o oruç tutanlar, o rükûa varanlar, o secdeye kapananlar, o iyiliği emredip kötülükten alıkoyanlar ve Allah'ın koyduğu sınırı koruyanlar... Müjdele o müminleri.
Yukarıdaki ayetleri okuduğunuzda, sanırım sizde namazın olmazsa olmazı olan ve Allah ın tarif ettiği namazın, KIYAM ETMEK yani onun huzurunda saygıyla durmak, RUKÜ ETMEK yani onun önünde saygıyla eğilmek, SECDE ETMEK yani onun yüceliği önünde secdeyle yerlere kapanmak, ona teslim olmak namazın şekli boyutuymuş, çok açıkça anlatıyor Kuran. Bu namaz şekli, İbrahim peygamberden bu yana aynı hiç değişmemiş.
Demek ki namazı Allah, Kuran da anlatmıyor demek, çok büyük bir yanlış olduğu anlaşılıyor. Şimdide namazlarımızda ne okuyacağımız da Kuran da yazmaz, hadisler olmasa namazımızı kılamazdık, sözlerine bakalım. Gerçekten Kuran namazlarımızda neler söyleyeceğimizi ne okuyacağımızı, nasıl Rahmanla iletişim kuracağımızdan, bahsetmiyor olabilir mi? Yoksa günümüzde bu duaları okumadığımızda namaz kabul olmaz diyenlerin, büyük bir yanılgı içinde olduğunu mu söylüyor Kuran.
Müzzemil 20: O halde Kuran'dan, kolay geleni okuyun. Sizden hastalar olacağını bildi. Bir kısmının yeryüzünde dolaşıp Allah'ın lütfundan bir şeyler isteyeceklerini, diğer bir kısmının da Allah yolunda çarpışacaklarını bildi. O halde Kuran'dan, kolay geleni okuyun! Namazı kılın!......
Bakara 45: Sabra ve namaza sarılarak yardım dileyin. Hiç kuşkusuz bu, kalbi ürperti duyanlardan başkasına çok ağır gelir.
Bakara 153: Ey iman sahipleri! Sabra ve namaza sarılarak yardım dileyin. Hiç kuşkunuz olmasın ki, Allah sabredenlerle beraberdir.
Aliimran 113: Ama hepsi bir değildir. Ehlikitap içinden Allah için başkaldıran/Allah huzurunda el bağlayan/hak ve adaleti ayakta tutan/kalkınıp yükselen bir zümre de vardır; gece saatlerinde secdelere kapanmış olarak Allahın ayetlerini okurlar.
Yukarıdaki ayetler, namazlarımızda neler okumamız gerektiği konusunda bizlere çok net ve geniş bilgiler veriyor ve diyor ki; Kuran dan kolayınıza geleni okuyun ve benden namaza sarılarak, namazlarınızda yardım dileyin, yani benden istekte bulunup dua edin namazlarınızda Kuran ayetlerini okuyun diyor.
Ayrıca Kuran da nasıl yardım dileyeceğimiz konusunda da birçok ayet örnekleri veriyor. Hani namazlarımızda ne okuyacağımız yazmıyordu Kuran da? Demek ki Kuranı anlayarak okumadığımızda, ya da taraflı ve yanlı okuduğumuzda, bizleri Allah ın doğru yolundan ayırmaları, çok daha kolay olacağı anlaşılıyor.
Namaz konusunda, Allah ın farz hükümleri dışında, bugün bazı ilaveler vardır, bunlar her mezhepte farklıdır. Bunların olmasının bir zararı da yoktur. Yanlış olan bunlar olmasaydı, bizler namazımızı kılamazdık demektir. Lütfen bunu unutmayalım.
Sanırım şimdide bu satırları okuyan bazı kardeşlerim, eeeee bak kaç rekât kılacağımızda yazmıyor, bu durumda ne yapacağız dediklerini duyar gibiyim. Bu konuya açıklık getirmeden önce, Kuran da kısaltılmış namazın bizzat peygamberimiz tarafından kıldırıldığı örneğine bakalım. Savaş halinde ya da çok zor durumlarımızda, Allah namazlarımızı kısalta bileceğimiz kolaylığını da getiriyor ve bizzat örneğini Kuran da veriyor. Bakın kısaltılmış namaz, bizim anladığımız şekliyle kaç rekâtmış.
Nisa 102: Sen içlerinde olup da onlara NAMAZ kıldırdığın vakit, içlerinden bir grup seninle NAMAZA dursun; silahlarını da alsınlar. Bunlar secdeye varınca, diğerleri arkalarında beklesinler. Sonra NAMAZ kılmamış olan diğer grup gelip seninle birlikte kılsınlar.
Nisa 101: Yeryüzünde dolaştığınız zaman, küfre sapanların size tedirginlik vermesinden korkarsanız, namazı kısaltmanızda sizin için bir sakınca yoktur. Şu bir gerçek ki, küfre batanlar sizin için açık bir düşmandır.
Nisa 103: Korku halindeki namazı tamamlayınca, artık Allah'ı ayakta, oturarak, yan yatmışken anın. Sükûnet bulduğunuzda, namazı tam bir biçimde yerine getirin. Namaz, müminler üzerine vakti belirlenmiş bir farz olmuştur.
Yukarıdaki ayet örneği, bizzat peygamberimizin imamlığında yapılıyor ve dikkat ediniz, zor bir anımızda kılınan namazın ilk secde de bittiğini görüyoruz. Buda demektir ki bizim anlayacağımız şekliyle, kısaltılmış namaz bir rekâttır. Allah hiçbir detay vermeden, istenileni anlatıyor. Yalnız savaş değil, herhangi bir zor anımızda, tedirgin durumumuzda namazı kısaltabileceğimiz kolaylığını, çok şükür Rabbimiz bizlere veriyor. Namazımızı kısa tutabileceğimizin örneğini veren Rabbimiz, eğer normal şartlarda istediği bir uzunluk ya da rekât sayısı olsaydı, onunda hükmünü vermez miydi?
Dikkat ederseniz verilen namaz örneğinde, namazın bitişinde, günümüzde verdiğimiz selamdan bahsedilmiyor. Çünkü onlar farz olanlar değil, daha sonra geleneklerin ve mezheplerin ilaveleridir. Zaten sorduğunuzda bunların sünnet olduğu, farz olmadığı söylenir. Bunları yapmanın hiçbir sakıncası da elbette yoktur. Fakat bunlar olmazsa namaz olmaz demeden yapmalıyız ve bu bilinçte olmalıyız.
Namazın bitimindeki selam konusunu, mezheplerde ve rivayet hadislerde araştırdığımızda, çok farklı bilgilere ulaşırız. Bir kısım hadislerde peygamberimizin her iki tarafa selam verdiğinden bahsedilir. Bir kısmında yalnız sağ tarafa verdiğini söyledikleri gibi, yalnız öne selam vererek, namazını bitirdiği de rivayet edilir.
Hepside bugün elimizde olan, Kütüb-i sitede geçer. Acaba hangisi peygamberimizin uygulamasıdır diye kendimize sorduğumuzda, sanırım tedirgin oluruz. Uydudan diğer Müslüman ülkelerin, namaz kılışlarındaki farklılıkları izlerseniz, ne anlatmak istediğimi anlayacaksınız. Çok ilginçtir, bir kısım Müslümanların, namaz kılarken, kıyam halinde eller açılıp, namazda dua eder şeklinde, kıyam da durduklarını da görebilirsiniz. Hatta kıyamdayken elde Kuran okuduklarına da şahit olursunuz.
Gördüğünüz gibi mezheplerde namaz kılma, şekil bakımından hepsinde farklılıklar arz eder, ama farzlarda hiçbir değişiklik, farklılık yoktur. Sorduğunuzda peygamberimiz böyle kılarmış derler. İşte rivayetleri Farzlaştırmanın tehlikesi, burada daha iyi anlaşılıyor. Kendilerine sorduğumuzda hepsi peygamberimiz böyle kılarmış, diye kendilerini savunurlar. Rivayet hadisleri örnek gösterirler. Acaba kimin söylediği doğrudur sizce? Allah ve elçisi bizlere, çok önemsenen namazın detaylarını, bu yolla ulaştırmış olabileceğine inanıyor musunuz?
Yüce Rabbimiz bizlere, namazın detaylarını Kuran da bildirmeyip, rivayetler yoluyla bilgilendirmiş olabilir mi?
Hatırlayınız lütfen, Allah emin olmadığınız bilgilerin ardına düşmeyin, sizleri sorumlu tutarım demiyor muydu? Bu durumda emin olan, en garanti verilen yol hangisidir, nereden öğrenmeliyiz diye kendimize sormalıyız. Bu sorunun doğru cevabını, Kuran dışından arayanların yanılgıda olacağını, Yaradan birçok kez, ayetlerinde bizlere anlatıyor.
Tam bu esnada sizlere bir örnek vermek istiyorum. Bu konu ile ilgili bir yazıma, bakın bir kardeşim bana nasıl bir cevap vermişti.
(Benim elimde 6 ciltlik, bilmem kaç bin sayfa siyer kitabı var.. Orada Cebrail aleyhisselamın peygamberimize namaz kılmayı gösterdiği yazıyor.. Cebrail bir melek ve peygamberimiz (sav) ile Allah'ımız arasında elçi )
Bu kardeşimiz namazın kılınışını, Cebrail in peygamberimize öğrettiğini, dini bugün bizlere anlatan, ciltlerce dolusu kitapta yazdığını söylüyor. Bunu söylemesine söylüyoruz ama neden şu soruyu kendimize sormuyoruz. Allah namazın kılınışının detaylarını, neden Kuran da açıklamayıp, özellikle peygamberimizin bizzat kendisinin öğrenmesini, Cebrail aracılığıyla sağlamıştır? Hani Allah sizleri Kuran dan sorumlu tutuyorum, biz her konudan nice örnekler verdik ki anlayasınız diyordu. Peygamberimiz bu çok önemli detayları neden Kuran a geçirmedi?
Düşünebiliyor musunuz buna inanmakla, yüzlerce ayeti görmezden gelmiş, üstünü örtmüş oluyoruz. Allah Cebrail yoluyla elçisine ilettiği her konunun, Kuran a geçirilmesini ve tebliğ edilmesini bizzat kontrol ettiğini belirtmiştir Kuran da.
YAZI DEVAM EDİYOR
Önce aşağıdaki ayeti dikkatle okuyalım ve üzerinde düşünelim ki, bahsettiğimiz konuda yanılma ihtimalimizi, en aza indirmiş olalım.
Hud 1: Elif, lâm, râ. Bu, hikmet sahibi ve her şeyden haberdar olan Allah tarafından ayetleri önce sağlam kılınmış, SONRA DA DETAYLANDIRILIP AÇIKLANMIŞBİR KİTAPTIR.
Hatırlatmak isterim, Allah namaz kılma, oruç tutma, zekât verme, Hacca gitme konusunu, İbrahim peygamberden bu yana, tüm dinlere emrettiğini bizlere açıklıyor. Hatta Kabenin kurulmasını, İbrahim peygambere emrettiğini ve tüm inananların ziyaret edip, çevresinde hep birlikte namaz kılmalarını emrediyor. Hud suresi 1. ayette de Allah Kuran için, açık bir hüküm veriyor ve ayetler önce sağlamlaştırıldı, daha sonrada DETAYLANDIRILIP AÇIKLANDI DİYOR.
Bu durumda, Allah namaz kılın diye emir verdiyse, nasıl kılınacağını açıklamamış olduğunu söylememiz, doğru olur mu? İsterseniz şimdide aşağıdaki ayete bakalım.
Bakara 239: Eğer korkarsanız, yaya veya binekte iken (namazı) kılın. Güvenliğe girdiğinizde ise, yine Allah'ı, BİLMEDİĞİNİZ ŞEYLERİ SİZE ÖĞRETTİĞİGİBİ ZİKREDİN.
Bakın Allah ne söylüyor namaz konusunu anlatırken.
(bilmediğiniz şeyleri size öğrettiği gibi zikredin.)
Buradan da çok açık anlıyoruz ki, Allah Kuran da SALÂT konusunu ya da emrettiği herhangi bir farz hükmü, gerektiği kadarını açıklamış ve bizlere öğretmiştir Kuran da. Detaya girmeden şunu da söylemeliyim ki, Salât kelimesini Allah Kuran da, bizim Türkçeye çevirdiğimiz şekliyle NAMAZ, DUA ve DESTEK anlamlarında kullanmıştır.
Allah Bakara suresi 128. ayetinde, İbrahim peygamberimizin Kâbe de, Allah a yaptığı dua üzerinde düşünelim şimdide.
Bakara 128: Rabbimiz! Bizi sana teslim olmuş kimseler kıl. Soyumuzdan da sana teslim olmuş bir ümmet kıl. BİZE İBADET YERLERİNİ VE İLKELERİNİ GÖSTER. Tövbemizi kabul et. Çünkü sen, tövbeleri çok kabul edensin, çok merhametli olansın.
İbrahim peygamberimiz Yaradan a yakarıyor ve bizlere ibadet yerlerini ve buralarda yapmamız gereken ilkelerin kurallarını göster, anlat diye dua ediyor. Örneğin Allah namaz kılın diye emir verdiyse, İbrahim peygamberimizde nasıl kılacağı konusunda ilkelerini açıklamasını istiyor Rabbinden. Demek ki şöyle demiyor, ey resulüm ben detayları sana bırakıyorum, ana hükmü ben veriyorum demiyor.
Kuran Hac konusunu da, bizlerin uyması gereken konuları da, en ince detayına kadar anlatıyor bizlere. Oruç da aynı şekilde, bizden öncekilere de farz olduğunu söyledikten sonra, onun da tüm açıklamalarını Kuran da buluyoruz. Ne zaman başlayacağından tutun, ne zaman sona ereceğine, tutulmayan orucun ne olacağı, oruç gecelerinde cinsel ilişkinin serbest olmasına kadar açıklamalar yapılmıştır.
Namaz kılmak bizden öncekilere de farz olduğu halde, bazılarının söylediği gibi, kılınışı ve nasıl dualar okuyacağımız ve rekât sayıları konusunda, Kuran ın hiçbir şey bahsetmediğini söyleyip, bu konudaki detayları Allah ın peygamberimize bıraktığına inanmamız, Kuran a göre normal midir? Hacca gitme ve oruç konusunda en ince detaya giren Kuran, neden namaz konusunda bizlere, gereken detayları vermesin? Bu konuyu Kuran ı bir bütün olarak düşünüp, öğrendiğimiz rivayetlerin etkisinde kalmadan, daha sonrada bu konuya Kuran dan cevap arayalım, Allahın izniyle.
Namaz konusunda Kuran da detay yoktur diyenler, acaba peygamberimizin dine ilaveler yaptığını mı düşünüyorlar dersiniz? Hani Rabbimiz ne diyordu bazı ayetlerinde? Bizim indirdiklerimize, tek kelime kendi sözünü bizim sözümüzdür diye ekleseydi, onun şah damarını keserdik demiyor muydu?
Hani Rabbimiz Kuran ın ipine sarılın diyordu? Hani sizleri Kuran dan hesaba çekeceğim diyordu? Hani her şeyden nice örnekleri, değişik ifadelerle verdik ki anlayasınız diyordu. Sakın emin olmadığınız bilgilerin ardına düşmeyin, sorumlu olursunuz diye ikaz etmiyor muydu bizleri, ne oldu bu ayetlerin hükümleri? Dikkatli olalım lütfen, farkında olmadan inkârcı konumuna düşeriz Allah korusun.
Bizlere Kuran dışından gelen ve bir rivayete göre diye başlayan bilgilerin tümünü, hiçbir kontrolden geçirmeden kabul etmemiz, doğrumudur? Kuran ı Rabbimiz ben koruyorum diyor, sormak isterim hiç sorgu sual etmeden, bizlere gelen bilgileri, rivayetleri kimler koruyor olabilir? Bizlere Kuran benzeri, Rahmanın garantisini veren var mı? Allah sizleri Kuran dan sorumlu tutuyorum dedikten sonra, Kuran da olmayan, Kuran dışından hükümlerin, detayların ve sorumlulukların olacağına nasıl inanabiliriz?
Allah Kuran ın ipine sarılın derken, neden yalnız Kuran ipi demişte, başka kaynaktan söz etmemiş, bunu da sanırım çok iyi düşünmeliyiz. Tüm bu ayetleri indiren Rabbimiz, daha sonraki ayetlerinde bir kelimeden yola çıkarak, daha önce indirdiği ayetlerin tam tersi, başka kitapların, bilgilerin de gerekli olduğunu söyler mi, bunu da çok iyi düşünmeliyiz. Buna inanmakla Kuran da çelişki yaratmış oluruz.
Bizlerin yaptığı en büyük yanlış, mezheplerin ve zamanla geleneklerin, namazın şekline yaptığı ilaveleri, Allah emri sanmamız ve onları da Kuran da aramamızdan kaynaklanmaktadır. Kuran da bulamadığımızda ise, bakın demek ki her şey Kuran da yokmuş, yazmıyormuş deme gafletine düşmemiz, bizleri yanıltmaktadır.
Allah bizlere, her şeyden nice örnekleri değişik ifadelerle verdim ki anlayasınız diyorsa, namaz konusunda bizlerden istediklerini de SADE, KOLAY BİRŞEKİLDE MUTLAKA KURAN DA ANLATMIŞTIR, ÖNCE BUNU BİLMELİYİZ. Çünkü bu kitabı yemin olsun ki, sizler için kolaylaştırdım, her şeyden nice örnekleri verdim, demiyor mu birçok kez?
Gelin Kuran a birlikte bakalım, acaba bizden öncekilere de farz olan, namaz kılın sözcüğüyle Allah bizlerden ne istiyor. Daha önce Rabbimiz bizleri nereye yönlendiriyordu, Kuran dan başka dine hüküm koyan kaynaklar var mı,onları Kuran dan anlamaya çalışalım.
Enam 104: Gerçek şu ki, size Rabbinizden gönül gözleri gelmiştir. Kim görürse kendisi yararına, kim körlük ederse kendisi zararına... Ben sizin üzerinize bekçi değilim.
Yasin11: Sen ancak o Kuran'a uyan ve görmediği halde Rahman'dan korkan kimseyi uyarırsın. Böylesini, bir bağışlanma ve seçkin bir ödülle müjdele.
Araf suresi 3; RABBİNİZDEN SİZE İNDİRİLENE UYUN; O'nun berisinden bir takım velilerin ardına düşmeyin! Siz ne kadar da az öğüt alıyorsunuz.
Nisa Suresi 105. Kuşku yok ki, biz bu Kitap'ı sana, insanlar arasında ALLAH'IN SANA GÖSTERDİĞİ İLE HÜKMEDESİN DİYE HAK OLARAK İNDİRDİK. Sakın hainlere yardakçı olma.
Maide suresi 49 Sen de aralarında, ALLAH'IN İNDİRDİĞİYLE HÜKMET. Onların keyiflerine uyma.
Maide Suresi 67: Ey Resul! Rabbinden sana indirileni tebliğ et. Eğer bunu yapmazsan O'nun elçiliğini yapmamış olursun.
Enam 50: .. YALNIZ BANA VAH YEDİLENE UYARIM BEN!" ..
Zühruf Suresi 43 Sen, SANA VAH YEDİLENE SIMSIKI SARIL! Hiç kuşkusuz, sen, dosdoğru bir yol üzerindesin.
Yukarıdaki ayetleri elbette çoğaltabiliriz. Dikkat ediniz, Allah tamamında bizleri Kuran a sarılmamızı emrediyor. Kuran için bizlere gelen, gönül gözü olduğunu söylüyor. Allah a ve Resulüne inanın, çünkü elçim o Allahın kitabını sizlere tebliğ edecek, onun ardından gidin diyor. Sen ancak Kuran a inanan insanları uyarabilirsin, Rabbinizden size indirilen Kuran a uyun, onun berisinden başka velilerin ardına düşmeyin, sana Kuran ı insanlara onun la hükmedesin diye indirdik, sende insanlara onunla hükmet, sana indirilen Kuran ı tebliğ et diyor ve daha sonraki ayette de peygamberimiz bakın ne diyor?
(Yalnız bana vah yedilene uyarım ben. Zühruf 43. ayetinde ise SEN SANA VAHYEDİLENE SIMSIKI SARIL.)
Şimdi birlikte düşünelim, namaz gibi Kuran ın çok önemsediği ve çok bahsettiği konularda Kuran açıklama yapmayıp, detay vermemiş olabilir mi? Sımsıkı sarılmamızı istediği bir rehberde namaz, gerektiği kadar detaylı açıklanmamış olabilir mi? YOKSA BİZE KURAN DIŞINDAN ÖĞRETİLENLERİ, KURAN DA BULAMADIĞIMIZ DAMI BİZLER BU YANLIŞI YAPIYORUZ?
Yukarıdaki ayetlerden anlaşılıyor ki, bizlerin Kuran a sarılmamızı istiyor Rabbimiz. Tüm bu ayetleri gördükten sonra, Allah bir ayetinde Peygamberiniz size neyi verdiyse onu alın ayetinden, nasıl olurda Kuran da hiç bahsedilmeyenleri peygamberiniz verdiğinde alın anlamı çıkartırız, bunu hiç düşündük mü? Bu ayete baktığımızda savaşlarda ele geçirilen, ganimetlerin bölüşülmesinden bahseder, bu konuya açıklık getirir. Şimdi Kuran dan namaz konusunu araştırmaya devam edelim.
Önce yazımızın başında, İbrahim peygambere hac yerini, Kabeyi ne maksatla yaptırdığını ve çevresinde bakın nasıl namaz kılmamızı istediğini bizlere anlatıyor, onu anlamaya çalışalım.
Hac 26: Bir zamanlar İbrahim için, o evin yerini, şöyle diyerek hazırlamıştık: Bana hiçbir şeyi ortak koşma, evimi; tavaf edenler, kıyamda duranlar, rükû-secde edenler için temizle.
Bakara 125: Hatırla o zamanı ki, biz Beytullah'ı insanlar için sevap kazanmaya yönelik bir toplantı yeri ve güvenli bir sığınak yaptık. Siz de İbrahim'in makamından bir dua yeri edinin. İbrahim ve İsmail'e şu sözü ulaştırmıştık: "Tavaf edenler, kendini ibadete verenler, rükû-secde edenler için evimi temizleyin.
Ayeti okuduğunuzda, Allah İbrahim peygambere şu anda kıldığımız namazın, olmazsa olmazını ne kadar güzel anlatıyor. O evi benim için kıyamda duranlar, rükû-secde edenler için temizle. Demek ki Allah huzurunda saygıyla durulmasını, onun önünde saygıyla eğilmesini ve yine ona saygıyla secde edilmesini istiyor.İşte namazın nasıl kılınacağının şekli izahı, o günde aynı, günümüzde de aynı,peygamberler arasında namazın farklı kılındığını düşünmek, büyük yanlış olur. Devam edelim Kuran a namaz konusunda bakmaya.
Aliimran 43: Ey Meryem, Rabbine divan dur, secdeye kapan ve rükû edenlerle birlikte rükû et.
Bu ayette de Meryem anamıza sesleniyor ve bakın yine günümüzde Allah ın huzuruna namaz kılarken durduğumuz ve saygıyla el bağladığımız (divan durduğumuz), rükû ve secde ettiğimiz namazın kılınmasını anlatıyor bizlere, dikkat edin bu emir peygamberimizden çok önceki bir zamana, daha Hz. İsa bile doğmamış döneme ait. İbrahim peygamberimiz zamanında dahi, namaz konusunda yapılması gerekenler aynı, kıyamda dur, rükû et, secde et, Allaha dua et. Devam edelim Kuran a bakmaya.
Hac77: Ey iman edenler! Rükû edin, secde edin; Rabbinize ibadet edin, hayır işleyin ki kurtulabilesiniz.
Furkan 64: Onlar, Rablerine secde ederek ve kıyama durarak gecelerler.
Fetih 29: Muhammed, Allah'ın resulüdür. Onunla beraber olanlar, inkârcılara karşı çok çetin, kendi aralarında çok merhametlidirler. Sen onları rükû eder, secdeye kapanır halde görürsün. Allah'tan bir lütuf ve hoşnutluk ister dururlar .
Şuara 218219: O ki görüyor seni kıyam ettiğin zaman, Secde edenler arasında dönüp dolaşmanı da.
Tevbe 112: O tövbe edenler, o ibadet edenler, o ham dedenler, o oruç tutanlar, o rükûa varanlar, o secdeye kapananlar, o iyiliği emredip kötülükten alıkoyanlar ve Allah'ın koyduğu sınırı koruyanlar... Müjdele o müminleri.
Yukarıdaki ayetleri okuduğunuzda, sanırım sizde namazın olmazsa olmazı olan ve Allah ın tarif ettiği namazın, KIYAM ETMEK yani onun huzurunda saygıyla durmak, RUKÜ ETMEK yani onun önünde saygıyla eğilmek, SECDE ETMEK yani onun yüceliği önünde secdeyle yerlere kapanmak, ona teslim olmak namazın şekli boyutuymuş, çok açıkça anlatıyor Kuran. Bu namaz şekli, İbrahim peygamberden bu yana aynı hiç değişmemiş.
Demek ki namazı Allah, Kuran da anlatmıyor demek, çok büyük bir yanlış olduğu anlaşılıyor. Şimdide namazlarımızda ne okuyacağımız da Kuran da yazmaz, hadisler olmasa namazımızı kılamazdık, sözlerine bakalım. Gerçekten Kuran namazlarımızda neler söyleyeceğimizi ne okuyacağımızı, nasıl Rahmanla iletişim kuracağımızdan, bahsetmiyor olabilir mi? Yoksa günümüzde bu duaları okumadığımızda namaz kabul olmaz diyenlerin, büyük bir yanılgı içinde olduğunu mu söylüyor Kuran.
Müzzemil 20: O halde Kuran'dan, kolay geleni okuyun. Sizden hastalar olacağını bildi. Bir kısmının yeryüzünde dolaşıp Allah'ın lütfundan bir şeyler isteyeceklerini, diğer bir kısmının da Allah yolunda çarpışacaklarını bildi. O halde Kuran'dan, kolay geleni okuyun! Namazı kılın!......
Bakara 45: Sabra ve namaza sarılarak yardım dileyin. Hiç kuşkusuz bu, kalbi ürperti duyanlardan başkasına çok ağır gelir.
Bakara 153: Ey iman sahipleri! Sabra ve namaza sarılarak yardım dileyin. Hiç kuşkunuz olmasın ki, Allah sabredenlerle beraberdir.
Aliimran 113: Ama hepsi bir değildir. Ehlikitap içinden Allah için başkaldıran/Allah huzurunda el bağlayan/hak ve adaleti ayakta tutan/kalkınıp yükselen bir zümre de vardır; gece saatlerinde secdelere kapanmış olarak Allahın ayetlerini okurlar.
Yukarıdaki ayetler, namazlarımızda neler okumamız gerektiği konusunda bizlere çok net ve geniş bilgiler veriyor ve diyor ki; Kuran dan kolayınıza geleni okuyun ve benden namaza sarılarak, namazlarınızda yardım dileyin, yani benden istekte bulunup dua edin namazlarınızda Kuran ayetlerini okuyun diyor.
Ayrıca Kuran da nasıl yardım dileyeceğimiz konusunda da birçok ayet örnekleri veriyor. Hani namazlarımızda ne okuyacağımız yazmıyordu Kuran da? Demek ki Kuranı anlayarak okumadığımızda, ya da taraflı ve yanlı okuduğumuzda, bizleri Allah ın doğru yolundan ayırmaları, çok daha kolay olacağı anlaşılıyor.
Namaz konusunda, Allah ın farz hükümleri dışında, bugün bazı ilaveler vardır, bunlar her mezhepte farklıdır. Bunların olmasının bir zararı da yoktur. Yanlış olan bunlar olmasaydı, bizler namazımızı kılamazdık demektir. Lütfen bunu unutmayalım.
Sanırım şimdide bu satırları okuyan bazı kardeşlerim, eeeee bak kaç rekât kılacağımızda yazmıyor, bu durumda ne yapacağız dediklerini duyar gibiyim. Bu konuya açıklık getirmeden önce, Kuran da kısaltılmış namazın bizzat peygamberimiz tarafından kıldırıldığı örneğine bakalım. Savaş halinde ya da çok zor durumlarımızda, Allah namazlarımızı kısalta bileceğimiz kolaylığını da getiriyor ve bizzat örneğini Kuran da veriyor. Bakın kısaltılmış namaz, bizim anladığımız şekliyle kaç rekâtmış.
Nisa 102: Sen içlerinde olup da onlara NAMAZ kıldırdığın vakit, içlerinden bir grup seninle NAMAZA dursun; silahlarını da alsınlar. Bunlar secdeye varınca, diğerleri arkalarında beklesinler. Sonra NAMAZ kılmamış olan diğer grup gelip seninle birlikte kılsınlar.
Nisa 101: Yeryüzünde dolaştığınız zaman, küfre sapanların size tedirginlik vermesinden korkarsanız, namazı kısaltmanızda sizin için bir sakınca yoktur. Şu bir gerçek ki, küfre batanlar sizin için açık bir düşmandır.
Nisa 103: Korku halindeki namazı tamamlayınca, artık Allah'ı ayakta, oturarak, yan yatmışken anın. Sükûnet bulduğunuzda, namazı tam bir biçimde yerine getirin. Namaz, müminler üzerine vakti belirlenmiş bir farz olmuştur.
Yukarıdaki ayet örneği, bizzat peygamberimizin imamlığında yapılıyor ve dikkat ediniz, zor bir anımızda kılınan namazın ilk secde de bittiğini görüyoruz. Buda demektir ki bizim anlayacağımız şekliyle, kısaltılmış namaz bir rekâttır. Allah hiçbir detay vermeden, istenileni anlatıyor. Yalnız savaş değil, herhangi bir zor anımızda, tedirgin durumumuzda namazı kısaltabileceğimiz kolaylığını, çok şükür Rabbimiz bizlere veriyor. Namazımızı kısa tutabileceğimizin örneğini veren Rabbimiz, eğer normal şartlarda istediği bir uzunluk ya da rekât sayısı olsaydı, onunda hükmünü vermez miydi?
Dikkat ederseniz verilen namaz örneğinde, namazın bitişinde, günümüzde verdiğimiz selamdan bahsedilmiyor. Çünkü onlar farz olanlar değil, daha sonra geleneklerin ve mezheplerin ilaveleridir. Zaten sorduğunuzda bunların sünnet olduğu, farz olmadığı söylenir. Bunları yapmanın hiçbir sakıncası da elbette yoktur. Fakat bunlar olmazsa namaz olmaz demeden yapmalıyız ve bu bilinçte olmalıyız.
Namazın bitimindeki selam konusunu, mezheplerde ve rivayet hadislerde araştırdığımızda, çok farklı bilgilere ulaşırız. Bir kısım hadislerde peygamberimizin her iki tarafa selam verdiğinden bahsedilir. Bir kısmında yalnız sağ tarafa verdiğini söyledikleri gibi, yalnız öne selam vererek, namazını bitirdiği de rivayet edilir.
Hepside bugün elimizde olan, Kütüb-i sitede geçer. Acaba hangisi peygamberimizin uygulamasıdır diye kendimize sorduğumuzda, sanırım tedirgin oluruz. Uydudan diğer Müslüman ülkelerin, namaz kılışlarındaki farklılıkları izlerseniz, ne anlatmak istediğimi anlayacaksınız. Çok ilginçtir, bir kısım Müslümanların, namaz kılarken, kıyam halinde eller açılıp, namazda dua eder şeklinde, kıyam da durduklarını da görebilirsiniz. Hatta kıyamdayken elde Kuran okuduklarına da şahit olursunuz.
Gördüğünüz gibi mezheplerde namaz kılma, şekil bakımından hepsinde farklılıklar arz eder, ama farzlarda hiçbir değişiklik, farklılık yoktur. Sorduğunuzda peygamberimiz böyle kılarmış derler. İşte rivayetleri Farzlaştırmanın tehlikesi, burada daha iyi anlaşılıyor. Kendilerine sorduğumuzda hepsi peygamberimiz böyle kılarmış, diye kendilerini savunurlar. Rivayet hadisleri örnek gösterirler. Acaba kimin söylediği doğrudur sizce? Allah ve elçisi bizlere, çok önemsenen namazın detaylarını, bu yolla ulaştırmış olabileceğine inanıyor musunuz?
Yüce Rabbimiz bizlere, namazın detaylarını Kuran da bildirmeyip, rivayetler yoluyla bilgilendirmiş olabilir mi?
Hatırlayınız lütfen, Allah emin olmadığınız bilgilerin ardına düşmeyin, sizleri sorumlu tutarım demiyor muydu? Bu durumda emin olan, en garanti verilen yol hangisidir, nereden öğrenmeliyiz diye kendimize sormalıyız. Bu sorunun doğru cevabını, Kuran dışından arayanların yanılgıda olacağını, Yaradan birçok kez, ayetlerinde bizlere anlatıyor.
Tam bu esnada sizlere bir örnek vermek istiyorum. Bu konu ile ilgili bir yazıma, bakın bir kardeşim bana nasıl bir cevap vermişti.
(Benim elimde 6 ciltlik, bilmem kaç bin sayfa siyer kitabı var.. Orada Cebrail aleyhisselamın peygamberimize namaz kılmayı gösterdiği yazıyor.. Cebrail bir melek ve peygamberimiz (sav) ile Allah'ımız arasında elçi )
Bu kardeşimiz namazın kılınışını, Cebrail in peygamberimize öğrettiğini, dini bugün bizlere anlatan, ciltlerce dolusu kitapta yazdığını söylüyor. Bunu söylemesine söylüyoruz ama neden şu soruyu kendimize sormuyoruz. Allah namazın kılınışının detaylarını, neden Kuran da açıklamayıp, özellikle peygamberimizin bizzat kendisinin öğrenmesini, Cebrail aracılığıyla sağlamıştır? Hani Allah sizleri Kuran dan sorumlu tutuyorum, biz her konudan nice örnekler verdik ki anlayasınız diyordu. Peygamberimiz bu çok önemli detayları neden Kuran a geçirmedi?
Düşünebiliyor musunuz buna inanmakla, yüzlerce ayeti görmezden gelmiş, üstünü örtmüş oluyoruz. Allah Cebrail yoluyla elçisine ilettiği her konunun, Kuran a geçirilmesini ve tebliğ edilmesini bizzat kontrol ettiğini belirtmiştir Kuran da.
YAZI DEVAM EDİYOR
Son düzenleme: