halukgta
Onursal Üye
- Katılım
- 20 Ocak 2014
- Mesajlar
- 260
- Tepkime puanı
- 0
- Puanları
- 0
Yüce Rabbim bizlere öyle bir rehber kitap göndermiş ki, zerre kadar farkında bile değiliz. Nasıl farkında olalım, onu anlamadan okumanın sevap olacağına inanan bir toplum, nasıl olurda içindeki bilgilerden haberdar olur? Sizlere daha önce ki yazılarımda verdiğim örneği burada da tekrar vermek istiyorum, çünkü bu örnek konunun daha iyi anlaşılmasını sağlayacaktır.
Öğretmen sınıfa bilmedikleri dilden bir kitap dağıtıyor ve diyor ki, sizi bu kitaptan bir ay sonra imtihan edeceğim, bu kitabı iyice okuyun. Bu durumda öğrenciler ne der öğretmenine sizce? Önce hepsi güler ve öğretmenin şaka yaptığını söylerler, daha açıkçası bu sözü kimse ciddiye bile almaz. Çünkü dilini bilmedikleri bir kitabı okuduklarında, içinde ne söylediğini nelerin açıklandığını bilmeden, nasıl olurda sorulara cevap verirler. Elbette bu ne akla nede mantığa uymayan öğretmenlerinin sözü, olsa olsa şakadan başka ne olabilir?
Evet, dostlar bu ancak 1 Nisan şakasından öteye gidemez. Peki, yüzlerce yıldır bu şakayı bizlere yapanlara karşı neden duyarsız kalıyoruz da, onların ne akla nede mantığa, hatta Kuran a asla uymayan bu sözlerine inanıyoruz.
Bizler düşünme yeteneğimizi mi yitirdik de, anlamadan anlamını dahi bilmeden, Rabbimiz ne emrediyor farkında olmadan, Kuranı okuyacağız ve bizler bundan sevap kazanacağız öylemi dostlar? Peki, Allah ın sizleri bu kitaptan imtihan edeceğim sözünü de mi duyan, anlayan yok? Rahmanın ne emrettiğini anlamadan, nasıl olurda Allah ın imtihanından geçeceğiz, hiç mi düşünmüyoruz bunları? İşimize gelmiyor düşünmek değil mi?
Küçücük öğrenciler için verdiğim örnekle, ne farkı var bizim yaptığımızın. Onlar gülüp geçmişken, ciddiye bile almamışken bu sözleri, nasıl olurda biz büyükler bunun farkına varamıyoruz, nedir bu içine düştüğümüz yanlış, ne zaman farkına varacağız yaptığımız bu büyük hatayı? Bir bilgiyi hiç anlamadan okumakla mı, yoksa anlayarak, uygulamakla hayata geçirmekle mi bir değer, sevap kazanacağımızın, hala bilincinde değiliz.
Sözlüye kalkan öğrenci öğretmenine; İnanın hocam kitabı çok okudum, ama sizin sorduklarınıza cevap veremedim. En azından anlayamasam da bolca okudum, onun için geçerli bir not verin diyebilir mi? Rabbin huzuruna gittikten sonra, pişmanlığın fayda etmeyeceğini söyleyen Rabbimiz e kulak verelim. Allah birazcık aklı olana bile nasıl sesleniyor ve bizleri bakın nereye yönlendiriyor, daha açıkçası görev verdiği elçisine nasıl bir emir verip, insanlığı neyle uyar diyor. Hala anlamayana, söyleyecek sözümüz yok.
Kaf 45: Biz onların dediklerini çok iyi biliriz. Sen onların üzerinde bir zorlayıcı değilsin. TEHDİDİMDEN KORKANLARA KURANLA ÖĞÜT VER.
İşte Allah ın kelamını anlamadan okursan, bu gerçekleri göremezsin. Allah Kuran da bir ayetinde söylediğini, bir başka ayetinde tersini asla söylemez. Bunun tersini söyleyenlere değil, lütfen artık Kuran a kulak verelim.
Kuran ın söylediği gibi, elleriyle yazıp, bunlar Allah katındandır diyenlerin, foyasını çıkarmanın zamanı geldi ve geçiyor bile. Bunu yapmayıp, bana ne der işin kolayına kaçarsak, bir gün bunun acısını hep birlikte çekeceğimizi de unutmayalım. Allah bizleri yaratırken, imtihan vesilesi olarak içimize yerleştirdiği, adeta bizi bizimle karşı karşıya bıraktığı nefsimiz ile ilgili, bakın ne söylüyor ve bizleri uyarıyor.
Kaf 16: Yemin olsun ki, insanı biz yarattık. Nefsinin ona neler fısıldadığını da biz biliriz. Biz ona, şah damarından daha yakınız.
Yüce Rabbimiz içimizdeki tehlikenin, adeta şeytanın nefis olduğunu ve onun bizlere süslü gösterdiği yanlışların farkında olmamız için, yine imtihanın özü olan aklı devreye sokmamızı emrediyor, Kuran ın birçok yerinde. Çünkü nefsimizin bizlere hiçte iyi şeyler fısıldamadığını anlatmaya çalışıyor ve bizleri uyarıyor.
Nefsimizi yola getiren dizginleyen, yanlışımızı düzelten aklımız olduğunu unutmayalım. Allah ayetlerin sonunda bizlerin düşünmemizi öneriyorsa, bundan çıkaracağımız çok şeyler var demektir.
Allah, benim tehdidimden korkanlara KURAN ile öğüt ver diye açıkça emrediyorsa elçisine, Kuran da her şey yoktur, Kuran ı herkes anlayamaz diyenlerin tuzaklarına düşmenin, Rabbin yolundan uzaklaşmak olduğunun farkına varmalıyız.
Aklımızı Kuran ile birleştirdiğimizde ise, gerçek doğru yolu bulacağımızı da Allah apaçık söylüyor. Bunu yapabilmek ve hayata geçirebilmek için de, Kuranı anlayarak, anladığımız dilden ilk elden ona müracaat ederek, bol bol üzerinde düşünerek okumalıyız. Bakın o zaman hayatımızın nasıl değiştiğini, her şeyin nasıl kolaylaştığını, ne kadar büyük yanılgı içinde olduğumuzu ve daha önemlisi, nasıl daha mutlu olduğumuzu göreceksiniz.
Kuran hiçbir dile, doğru çevrilmesi mümkün değildir diyenlerin, bizlerden bir şeyler saklamaya çalıştığını lütfen unutmayalım. Allah tüm âleme rehber olsun diye gönderdim Kuran ı diyorsa, sizce her dile çevrilmeyen, herkesin anlayamayacağı bir rehber kitap gönderip, daha sonrada hepimizi bu kitaptan sorumlu tutar mı? Böyle bir adaleti, Allah a isnat etmekten, Rabbim e sığınırım.
Dilerim Allah tan, Kuran gerçeklerinin farkında olan, ona bakan değil onu gören, anlayan ve uygulayan onu hisseden kulları arasına, bizleri de alması dileklerimle.
Saygılarımla Haluk GÜMÜŞTABAK
Öğretmen sınıfa bilmedikleri dilden bir kitap dağıtıyor ve diyor ki, sizi bu kitaptan bir ay sonra imtihan edeceğim, bu kitabı iyice okuyun. Bu durumda öğrenciler ne der öğretmenine sizce? Önce hepsi güler ve öğretmenin şaka yaptığını söylerler, daha açıkçası bu sözü kimse ciddiye bile almaz. Çünkü dilini bilmedikleri bir kitabı okuduklarında, içinde ne söylediğini nelerin açıklandığını bilmeden, nasıl olurda sorulara cevap verirler. Elbette bu ne akla nede mantığa uymayan öğretmenlerinin sözü, olsa olsa şakadan başka ne olabilir?
Evet, dostlar bu ancak 1 Nisan şakasından öteye gidemez. Peki, yüzlerce yıldır bu şakayı bizlere yapanlara karşı neden duyarsız kalıyoruz da, onların ne akla nede mantığa, hatta Kuran a asla uymayan bu sözlerine inanıyoruz.
Bizler düşünme yeteneğimizi mi yitirdik de, anlamadan anlamını dahi bilmeden, Rabbimiz ne emrediyor farkında olmadan, Kuranı okuyacağız ve bizler bundan sevap kazanacağız öylemi dostlar? Peki, Allah ın sizleri bu kitaptan imtihan edeceğim sözünü de mi duyan, anlayan yok? Rahmanın ne emrettiğini anlamadan, nasıl olurda Allah ın imtihanından geçeceğiz, hiç mi düşünmüyoruz bunları? İşimize gelmiyor düşünmek değil mi?
Küçücük öğrenciler için verdiğim örnekle, ne farkı var bizim yaptığımızın. Onlar gülüp geçmişken, ciddiye bile almamışken bu sözleri, nasıl olurda biz büyükler bunun farkına varamıyoruz, nedir bu içine düştüğümüz yanlış, ne zaman farkına varacağız yaptığımız bu büyük hatayı? Bir bilgiyi hiç anlamadan okumakla mı, yoksa anlayarak, uygulamakla hayata geçirmekle mi bir değer, sevap kazanacağımızın, hala bilincinde değiliz.
Sözlüye kalkan öğrenci öğretmenine; İnanın hocam kitabı çok okudum, ama sizin sorduklarınıza cevap veremedim. En azından anlayamasam da bolca okudum, onun için geçerli bir not verin diyebilir mi? Rabbin huzuruna gittikten sonra, pişmanlığın fayda etmeyeceğini söyleyen Rabbimiz e kulak verelim. Allah birazcık aklı olana bile nasıl sesleniyor ve bizleri bakın nereye yönlendiriyor, daha açıkçası görev verdiği elçisine nasıl bir emir verip, insanlığı neyle uyar diyor. Hala anlamayana, söyleyecek sözümüz yok.
Kaf 45: Biz onların dediklerini çok iyi biliriz. Sen onların üzerinde bir zorlayıcı değilsin. TEHDİDİMDEN KORKANLARA KURANLA ÖĞÜT VER.
İşte Allah ın kelamını anlamadan okursan, bu gerçekleri göremezsin. Allah Kuran da bir ayetinde söylediğini, bir başka ayetinde tersini asla söylemez. Bunun tersini söyleyenlere değil, lütfen artık Kuran a kulak verelim.
Kuran ın söylediği gibi, elleriyle yazıp, bunlar Allah katındandır diyenlerin, foyasını çıkarmanın zamanı geldi ve geçiyor bile. Bunu yapmayıp, bana ne der işin kolayına kaçarsak, bir gün bunun acısını hep birlikte çekeceğimizi de unutmayalım. Allah bizleri yaratırken, imtihan vesilesi olarak içimize yerleştirdiği, adeta bizi bizimle karşı karşıya bıraktığı nefsimiz ile ilgili, bakın ne söylüyor ve bizleri uyarıyor.
Kaf 16: Yemin olsun ki, insanı biz yarattık. Nefsinin ona neler fısıldadığını da biz biliriz. Biz ona, şah damarından daha yakınız.
Yüce Rabbimiz içimizdeki tehlikenin, adeta şeytanın nefis olduğunu ve onun bizlere süslü gösterdiği yanlışların farkında olmamız için, yine imtihanın özü olan aklı devreye sokmamızı emrediyor, Kuran ın birçok yerinde. Çünkü nefsimizin bizlere hiçte iyi şeyler fısıldamadığını anlatmaya çalışıyor ve bizleri uyarıyor.
Nefsimizi yola getiren dizginleyen, yanlışımızı düzelten aklımız olduğunu unutmayalım. Allah ayetlerin sonunda bizlerin düşünmemizi öneriyorsa, bundan çıkaracağımız çok şeyler var demektir.
Allah, benim tehdidimden korkanlara KURAN ile öğüt ver diye açıkça emrediyorsa elçisine, Kuran da her şey yoktur, Kuran ı herkes anlayamaz diyenlerin tuzaklarına düşmenin, Rabbin yolundan uzaklaşmak olduğunun farkına varmalıyız.
Aklımızı Kuran ile birleştirdiğimizde ise, gerçek doğru yolu bulacağımızı da Allah apaçık söylüyor. Bunu yapabilmek ve hayata geçirebilmek için de, Kuranı anlayarak, anladığımız dilden ilk elden ona müracaat ederek, bol bol üzerinde düşünerek okumalıyız. Bakın o zaman hayatımızın nasıl değiştiğini, her şeyin nasıl kolaylaştığını, ne kadar büyük yanılgı içinde olduğumuzu ve daha önemlisi, nasıl daha mutlu olduğumuzu göreceksiniz.
Kuran hiçbir dile, doğru çevrilmesi mümkün değildir diyenlerin, bizlerden bir şeyler saklamaya çalıştığını lütfen unutmayalım. Allah tüm âleme rehber olsun diye gönderdim Kuran ı diyorsa, sizce her dile çevrilmeyen, herkesin anlayamayacağı bir rehber kitap gönderip, daha sonrada hepimizi bu kitaptan sorumlu tutar mı? Böyle bir adaleti, Allah a isnat etmekten, Rabbim e sığınırım.
Dilerim Allah tan, Kuran gerçeklerinin farkında olan, ona bakan değil onu gören, anlayan ve uygulayan onu hisseden kulları arasına, bizleri de alması dileklerimle.
Saygılarımla Haluk GÜMÜŞTABAK