halukgta
Onursal Üye
- Katılım
- 20 Ocak 2014
- Mesajlar
- 260
- Tepkime puanı
- 0
- Puanları
- 0
İslam toplumları olarak, ne yazık ki yüzlerce yıldır, ne huzuru ne de mutluluğu toplum olarak bulamadık. Peki, nedenini hiç düşündük mü? Hâlbuki Allah ın bizlere rehber olsun diye gönderdiği, kendi korumasına aldığı Kuran, elimizin altında.
Toplum olarak, namazımızı kılıyoruz, orucumuzu tutuyoruz, anlamadan okusak ta Kuran ı bolca okuyoruz. Hacca gidebilmek içinde sıraya bile giriyoruz. Hatta birkaç kez gitmenin yollarını arıyoruz. Acaba yaptıklarımızın meyvesini neden alamıyoruz, yoksa yaptığımız bu ibadetleri, Allah ın istediği gibi yapmıyor muyuz? İslam toplumlarının genel çoğunluğu, acı ve keder içinde. Müslüman Müslüman ın kardeşidir diyen Rabbimize sanki inat, birbirimize düşman olmuşuz. Birbirimizi öldürmekten de çekinmiyoruz.
Sizce yanlışımız nerede? Bir yerlerde yanlış yaptığımız, çok açık değil mi sizce de? Sorduğumuzda elhamdülillah Müslüman ım deriz hepimiz. Allah Kuran a uyan, onun hükümlerini hayatına geçiren kullarımı darda, zorlukta bırakmam, onları hem bu Dünyada, hem de ahi rette güzellikler veririm diyerek, Kuran ın ipine sarılmamızı öğütler.
Biz Müslümanlar olarak, farkında olmadan, yoksa bir yerlerde yanlış mı yapıyoruz da bu acılar, kederler hep İslam toplumlarında kol geziyor. Evet dostlar, din kardeşlerim, ne yazık ki bu soruyu kendimize sorup, öz eleştiri yapmadığımız, yapanlara da kızdığımız içindir ki, yaptığımız hatalarımızı da göremiyoruz. İşin kötüsü yapmaya da devam ediyoruz.
Allah sizleri huzura, mutluluğa götürecek rehber Kuran dır dediği halde, bizler Allah ın mutluluk reçetesinden gereği gibi faydalanmayı bırakın, onu herkes anlayamaz, Kuran da her bilgi yoktur, özet bilgiler vardır diyerek, rivayetlerin ve sanı bilgilerin peşine düşer olduk.
Elleriyle yazarlar, bunlarda Allah katındandır diyenlere karşı, Allah ın uyarısını duymazlıktan gelen bizler, yoksa Kuran ın ipine sarılmak yerine, beşerin elleri ile yazıp, bunlarda Allah katındandır diyenlere sarıldığımız için, başımıza tüm bunlar gelmiş olmasın?
Elbette emin olmadığımız, Kuran ın onayından geçmeyen rivayet ve sanı bilgiler, bizleri bugün bu hale getirdi. Allah dinde sakın bölünmeyin dediği halde, bizler bölünmekte bereket vardır dedik, sanki HÂŞÂ Rabbimize inatla. Allah şefaat tümden bana aittir dediği halde, şefaatçiler edinmekten hiç çekinmedik. Allah Kuran da ne söylediyse, bizler tersini yaptık.
Rabbimiz Kuran ın ipine sarılın, sizleri doğruya yönlendirecektir dediği halde, bizler onu yüksek bir yere asıp, herkesin anlayamayacağı bir kitap ilan ettik. Daha da kötüsü edindiğimiz velilerin, şeyhlerin, efendilerin kitaplarına göre amel eder olduk. Kuran da hiç bahsedilmediği halde, bunlar da Allah katındandır dediler, bizlerde sorgusuzca inandık. Çünkü Allah ın rehberini yüzlerce yıldır, anlamını bilmeden okuduk. Allah ın bizlerden ne istediğini hiç ama hiç anlayamadık. Anlamını bilmesen de oku, Allah sevap yazar mantığıyla İslam ı yaşadığımız içinde, dualarımız karşılık bulmadı.
Elbette İslam ı bu şartlarda yaşayan bizlere, Allah ın cevabı bundan farklı olmayacaktır. Bizler Müslümanız dedik, ama Allah ın emrettiği ölçülerde değil, beşerin çizdiği ölçülerde Müslüman olduk. Allah Kuran ın sınırlarını aşmayın, diye uyardığı halde, bizler sınırları aşmayı bırakın, kendimizce Allah ın ölçülerine, sınırlarına uymayan beşeri bir din yarattık.
Bizler Kuran a uymak, ona adapte olmak yerine, İslam dinini kendi nefsimize uydurduk. Tüm bu yanlışları yapan bizler, acaba bizler Müslümanlarız, peygamberimizin ümmetleriyiz, deme şansımız hala var diyebilir miyiz? Hiç sanmıyorum.
İslam toplumları olarak bizler, İslam a ne yazık ki peygamberimizden sonra, uyum sağlayamadık, çünkü Kuran ı terk ettik. Ama bunun farkında bile değiliz. Aklımızla değil, nefsimizle, duygularımızla İslam ı anlamaya, yaşamaya çalıştık. Böyle olunca da, şeytan hep aramızda cirit attı. Şeytanlaşmış insanlarda çoğalınca, iyice yolumuzu şaşırdık.
Bölünen, parçalanan toplumlar kolay lokma olurlar. İşte onun için Rabbimiz Kuran da, sakın bölünmeyin diyordu. Bizler bu yanlışımızı fark edemediğimiz sürece, aklını kullanan toplumların her zaman oyuncağı olmaya devam edeceğiz.
Bu yanlışları yapmaya devam mı, yoksa yeter artık, kendi nefsimiz de yarattığımız şeriata, itikada değil, ALLAH IN ŞERİATINA, Kuran a uymanın zamanı geldi, diyebilecek mi bu toplum? Umut çok az, ama biz yinede inşallah diyelim, dualarımız ve çabalarımız bu yönde olsun. Elbette her bilgiden faydalanalım, araştıralım ama danışacağımız, süzgecinden geçireceğimiz yalnız Kuran olmalı. Çünkü Rabbimiz bizleri, yalnız Kuran dan sorumlu tutuyorum diyor.
Yorum ve karar sizlerin. Aklını kullanabilen, elde Allah ın rehberi onun şeriatına uyan, dilerim aklı başında toplumlar oluruz. Yoksa işimiz o kadar zor ki, Allah yardımcımız olsun.
Saygılarımla Haluk GÜMÜŞTABAK
Toplum olarak, namazımızı kılıyoruz, orucumuzu tutuyoruz, anlamadan okusak ta Kuran ı bolca okuyoruz. Hacca gidebilmek içinde sıraya bile giriyoruz. Hatta birkaç kez gitmenin yollarını arıyoruz. Acaba yaptıklarımızın meyvesini neden alamıyoruz, yoksa yaptığımız bu ibadetleri, Allah ın istediği gibi yapmıyor muyuz? İslam toplumlarının genel çoğunluğu, acı ve keder içinde. Müslüman Müslüman ın kardeşidir diyen Rabbimize sanki inat, birbirimize düşman olmuşuz. Birbirimizi öldürmekten de çekinmiyoruz.
Sizce yanlışımız nerede? Bir yerlerde yanlış yaptığımız, çok açık değil mi sizce de? Sorduğumuzda elhamdülillah Müslüman ım deriz hepimiz. Allah Kuran a uyan, onun hükümlerini hayatına geçiren kullarımı darda, zorlukta bırakmam, onları hem bu Dünyada, hem de ahi rette güzellikler veririm diyerek, Kuran ın ipine sarılmamızı öğütler.
Biz Müslümanlar olarak, farkında olmadan, yoksa bir yerlerde yanlış mı yapıyoruz da bu acılar, kederler hep İslam toplumlarında kol geziyor. Evet dostlar, din kardeşlerim, ne yazık ki bu soruyu kendimize sorup, öz eleştiri yapmadığımız, yapanlara da kızdığımız içindir ki, yaptığımız hatalarımızı da göremiyoruz. İşin kötüsü yapmaya da devam ediyoruz.
Allah sizleri huzura, mutluluğa götürecek rehber Kuran dır dediği halde, bizler Allah ın mutluluk reçetesinden gereği gibi faydalanmayı bırakın, onu herkes anlayamaz, Kuran da her bilgi yoktur, özet bilgiler vardır diyerek, rivayetlerin ve sanı bilgilerin peşine düşer olduk.
Elleriyle yazarlar, bunlarda Allah katındandır diyenlere karşı, Allah ın uyarısını duymazlıktan gelen bizler, yoksa Kuran ın ipine sarılmak yerine, beşerin elleri ile yazıp, bunlarda Allah katındandır diyenlere sarıldığımız için, başımıza tüm bunlar gelmiş olmasın?
Elbette emin olmadığımız, Kuran ın onayından geçmeyen rivayet ve sanı bilgiler, bizleri bugün bu hale getirdi. Allah dinde sakın bölünmeyin dediği halde, bizler bölünmekte bereket vardır dedik, sanki HÂŞÂ Rabbimize inatla. Allah şefaat tümden bana aittir dediği halde, şefaatçiler edinmekten hiç çekinmedik. Allah Kuran da ne söylediyse, bizler tersini yaptık.
Rabbimiz Kuran ın ipine sarılın, sizleri doğruya yönlendirecektir dediği halde, bizler onu yüksek bir yere asıp, herkesin anlayamayacağı bir kitap ilan ettik. Daha da kötüsü edindiğimiz velilerin, şeyhlerin, efendilerin kitaplarına göre amel eder olduk. Kuran da hiç bahsedilmediği halde, bunlar da Allah katındandır dediler, bizlerde sorgusuzca inandık. Çünkü Allah ın rehberini yüzlerce yıldır, anlamını bilmeden okuduk. Allah ın bizlerden ne istediğini hiç ama hiç anlayamadık. Anlamını bilmesen de oku, Allah sevap yazar mantığıyla İslam ı yaşadığımız içinde, dualarımız karşılık bulmadı.
Elbette İslam ı bu şartlarda yaşayan bizlere, Allah ın cevabı bundan farklı olmayacaktır. Bizler Müslümanız dedik, ama Allah ın emrettiği ölçülerde değil, beşerin çizdiği ölçülerde Müslüman olduk. Allah Kuran ın sınırlarını aşmayın, diye uyardığı halde, bizler sınırları aşmayı bırakın, kendimizce Allah ın ölçülerine, sınırlarına uymayan beşeri bir din yarattık.
Bizler Kuran a uymak, ona adapte olmak yerine, İslam dinini kendi nefsimize uydurduk. Tüm bu yanlışları yapan bizler, acaba bizler Müslümanlarız, peygamberimizin ümmetleriyiz, deme şansımız hala var diyebilir miyiz? Hiç sanmıyorum.
İslam toplumları olarak bizler, İslam a ne yazık ki peygamberimizden sonra, uyum sağlayamadık, çünkü Kuran ı terk ettik. Ama bunun farkında bile değiliz. Aklımızla değil, nefsimizle, duygularımızla İslam ı anlamaya, yaşamaya çalıştık. Böyle olunca da, şeytan hep aramızda cirit attı. Şeytanlaşmış insanlarda çoğalınca, iyice yolumuzu şaşırdık.
Bölünen, parçalanan toplumlar kolay lokma olurlar. İşte onun için Rabbimiz Kuran da, sakın bölünmeyin diyordu. Bizler bu yanlışımızı fark edemediğimiz sürece, aklını kullanan toplumların her zaman oyuncağı olmaya devam edeceğiz.
Bu yanlışları yapmaya devam mı, yoksa yeter artık, kendi nefsimiz de yarattığımız şeriata, itikada değil, ALLAH IN ŞERİATINA, Kuran a uymanın zamanı geldi, diyebilecek mi bu toplum? Umut çok az, ama biz yinede inşallah diyelim, dualarımız ve çabalarımız bu yönde olsun. Elbette her bilgiden faydalanalım, araştıralım ama danışacağımız, süzgecinden geçireceğimiz yalnız Kuran olmalı. Çünkü Rabbimiz bizleri, yalnız Kuran dan sorumlu tutuyorum diyor.
Yorum ve karar sizlerin. Aklını kullanabilen, elde Allah ın rehberi onun şeriatına uyan, dilerim aklı başında toplumlar oluruz. Yoksa işimiz o kadar zor ki, Allah yardımcımız olsun.
Saygılarımla Haluk GÜMÜŞTABAK