PRoFeSSioNaL
Kurucu Başkan
- Katılım
- 14 Ağu 2013
- Mesajlar
- 2,855
- Tepkime puanı
- 396
- Puanları
- 83
- Yaş
- 44
- Web sitesi
- www.flatcastelele.com
Ârif ve edip bir zât olan Ebû Abdullâh Sâlimîye:
Hak dostlarını halk içinde nasıl ayırt edersiniz? diye sorarlar. O da şu cevâbı verir:
Lisanlarındaki halâvetle (yani tatlı dilli olmalarıyla),
Ahlâklarındaki letâfetle (yani güzel ve ince düşünceli olmalarıyla),
Muâmelelerindeki zarâfetle,
Hâl ve istikâmetlerindeki takvâ ile,
Sîmâlarındaki beşâşet (tebessüm) ve beşâret (müjdeleyicilik) ile,
Nefislerindeki sehâvet ve diğergâmlıkla,
Özürleri kabul edişlerindeki cömertlikle,
Yaratandan ötürü yaratılanlara şefkatlerindeki coşkunlukla.
Yine Hak dostları;
Bunun yolu da hâl ve fiil beraberliğidir.
Kişi sevdiği ile beraberdir.[1] sırrınca seven sevdiğinin vasıflarına bürünmeye çalışmalıdır.
Kalbî beraberlik olmazsa fizikî beraberlik hiçbir şey ifade etmez. Bunun içindir ki;
Yemendeki yanımda, yanımdaki Yemende... denilmiştir.
Tasavvufta Allah dostlarıyla kalp ve hâl beraberliğini sağlamaya râbıta denmiştir. Râbıta, seven ile sevilen iki kalp arasındaki muhabbet akışı, âdeta bir cereyan hattıdır.
Râbıtanın en güzel ifadesi; en üst seviyede baktığımız zaman, Rasûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz ile Hazret-i Ebûbekir -radıyallâhu anh- arasındaki muhabbettir. Bu öyle bir muhabbet idi ki, Ebûbekir Efendimiz, Allah Rasûlünün yanında dahî Ona hasretti.
Efendimizin irtihâlinden sonra da öyle bir hasret içindeydi ki, Âişe -radıyallâhu anhâ- babasının vefât ânında, Hazret-i Peygambere duyduğu vuslat heyecanını şöyle ifade eder:
Babam Ebû Bekir -radıyallâhu anh- ölüm hastalığında;
«Bugün hangi gündür?» diye sordu.
«Pazartesi.» dedik.
«Eğer bu gece ölürsem beni yarına bekletmeyiniz! Zira benim için gün ve gecelerin en sevimlisi, Rasûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem-e en yakın olanıdır. (Yani Ona bir an evvel kavuşacağım andır.)» dedi. (Ahmed, I, 8)
Hak dostlarını halk içinde nasıl ayırt edersiniz? diye sorarlar. O da şu cevâbı verir:
Lisanlarındaki halâvetle (yani tatlı dilli olmalarıyla),
Ahlâklarındaki letâfetle (yani güzel ve ince düşünceli olmalarıyla),
Muâmelelerindeki zarâfetle,
Hâl ve istikâmetlerindeki takvâ ile,
Sîmâlarındaki beşâşet (tebessüm) ve beşâret (müjdeleyicilik) ile,
Nefislerindeki sehâvet ve diğergâmlıkla,
Özürleri kabul edişlerindeki cömertlikle,
Yaratandan ötürü yaratılanlara şefkatlerindeki coşkunlukla.
Yine Hak dostları;
- Hamd, rızâ, şükür ve zikir hâlindedirler.
- Dâimâ tefekkür derinliği içinde, hikmetlere âşinâ olarak yaşarlar.
- Mâlâyânîden uzaktırlar. Mânevî heybet ve vakar sahibidirler.
- Gurur, kibir ve enâniyeti terk etmişlerdir. Mahviyet ve tevâzu sahibidirler.
- Lâyıkına muhabbet, müstahakkına nefret duyarlar.
- Ümmetin derdiyle dertlidirler. Gönülleri bir rahmet dergâhıdır.
- Hâdisâtın akışından kendilerini mesûl addederler.
- Kimseyi incitmez ve kimseden incinmezler.
- Bâr olmazlar yâr olurlar. Fedakâr, diğergâm ve hizmet ehlidirler.
- Firâset ve basîret sahibidirler.
Bunun yolu da hâl ve fiil beraberliğidir.
Kişi sevdiği ile beraberdir.[1] sırrınca seven sevdiğinin vasıflarına bürünmeye çalışmalıdır.
Kalbî beraberlik olmazsa fizikî beraberlik hiçbir şey ifade etmez. Bunun içindir ki;
Yemendeki yanımda, yanımdaki Yemende... denilmiştir.
Tasavvufta Allah dostlarıyla kalp ve hâl beraberliğini sağlamaya râbıta denmiştir. Râbıta, seven ile sevilen iki kalp arasındaki muhabbet akışı, âdeta bir cereyan hattıdır.
Râbıtanın en güzel ifadesi; en üst seviyede baktığımız zaman, Rasûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz ile Hazret-i Ebûbekir -radıyallâhu anh- arasındaki muhabbettir. Bu öyle bir muhabbet idi ki, Ebûbekir Efendimiz, Allah Rasûlünün yanında dahî Ona hasretti.
Efendimizin irtihâlinden sonra da öyle bir hasret içindeydi ki, Âişe -radıyallâhu anhâ- babasının vefât ânında, Hazret-i Peygambere duyduğu vuslat heyecanını şöyle ifade eder:
Babam Ebû Bekir -radıyallâhu anh- ölüm hastalığında;
«Bugün hangi gündür?» diye sordu.
«Pazartesi.» dedik.
«Eğer bu gece ölürsem beni yarına bekletmeyiniz! Zira benim için gün ve gecelerin en sevimlisi, Rasûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem-e en yakın olanıdır. (Yani Ona bir an evvel kavuşacağım andır.)» dedi. (Ahmed, I, 8)