DECCAL NEDİR KİMDİR, GİZLİ GERÇEKLER
Peygamberimiz çoğu bilgileri rüyaları üzerinden iletmiştir. Gördüğü rüyalar aynen yorumlanmadan ve değişime uğramadan günümüze hadisler yoluyla gelmiştir. Birde o devrin o dönemin anlayacağı dilden anlatıldığı için nitelemeler ve yerler o döneme aittir. Geçmiş dönemin mekanları ve olayları günümüzde benzerlik taşıyan başka yerleri ve olayları niteleyebilmektedir. Pek çok hadiste deccalin bir insan olduğu çok açıktır ve soyunun dahi söylendiği bilinmektedir. Bazı insanlar cahilane bir şekilde farklı bir yaratık ve şeklen kör olan birisini beklemek ile büyük bir yanılgıya düşmüşlerdir. İlimden ve basiretten nasibini almamış bu kimseler düştükleri yanlışlıklardan bilgilenerek kurtulurlar inşallah diyoruz ve konumuzla ilgili derin analizler yapıyoruz.
Yine Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyuruyor:
Deccal çıktığında kendisiyle beraber cennet ve ateş vardır. İnsanların ateş olarak gördükleri soğuk bir sudur. İnsanların su olarak gördükleri ise yakıcı bir ateştir. Sizden kim ona yetişirse ateş olarak gördüğüne gitsin, çünkü o soğuk, tatlı bir sudur.(Deccal dünyanın en güçlü ülkesinin lideri olarak ortaya çıkar.Yeryüzünde bir dönem hüküm sürer. Bu süre zarfında dünyada hükmü geçer. Güçlüdür, varlıklıdır. Dünya yönetimi elindedir. Dilediği ülkeyi yüceltir ve dilediği ülkeye ambargo koyar ve iç karışıklığa sürükler. Dünyayı yönetmektedir ve küresel ekonomiyi elinde tutar. Kendisine boyun eğen ülkeleri Müttefik ilan eder ve o ülkenin kalkınmasına neden olur. O ülke büyür, kalkınır ve gelişir yaşam standardı yükselir böylece o ülke Deccalin cennetinden faydalanır. Bir ülke deccale boyun eğmez ise Ambargo ve kısıtlamalarla tüm ticaret yollarını keser. Böylece ülke ilerlemez, ticaret yapamaz ve kendi üretimlerini dahi zor yapar. Hatta deccal ülkenin muhaliflerini ülkenin yönetimine karşı kışkırtır ve her türlü desteği verir. Böylece o ülkede kıtlık başlar ve deccalin cehennemine düşmüş olur. Deccale boyun eğen ülkeler aslında sürekli deccalin isteklerini yerine getirme çabasında olacağından ve deccalin denetiminde kalacağında sürekli sıkıntı içinde kalacaktır. Bu nedenle hadiste aslında cennet yani su olarak gördükleri şey ateştir. Hadisini doğrulamaktadır. Deccale boyun eğmeyen ülkeler deccalin denetiminden ve sıkıntısından uzak kalacağından aslında o cehennem olarak görülen ateş aslında sudur yani bir rahatlık ve huzurdur. Deccale boyun eğen ona kulluk ettiğinden onun isteklerini artık yerine getirmek zorundadır. Böylece deccalin zenginlik ve varlık dolu cennet görünümlü cehennemine düşer.ABD pek çok ülkeye bunları yaşatmıştır. İşine gelmeyen hükümetleri düşürmüş, muhalif ekonomileri çökertmiş, hoşuna gitmeyen ülkeleri karıştırıp kaosa terk etmiştir. Peygamberimizin dediği gibi deccaller çoktur. Ancak en belirgin deccaller deccalin krallığının yıkılışındaki son deccallerdir. Bunlardan son ikisi ve en tehlikelileri artık günümüzde görülmüştür. 11 Eylül saldırılarını organize eden George Bush kirli planıyla Ortadoğuya ve kendine muhalif İslam ülkelerine savaş açmıştır. Diğer deccal ise onun ardından giden Obamadır. Müslüman ve inanan olduğunu söyleyerek aldatıcı bir siyasetle söylediğinin tersini yapan tehlikeli bir deccaldir. Dünyayı aldatırken Siyonizm adına çalışan ve İsrail lobisine hizmet eder halini gizleyememiştir. Verdiği sözleri tutmamıştır ve yapmacık İslamcı tavrıyla seçildikten sonra ilk ziyaretini Türkiyeye yapması oyunun bir parçası olmuştur.)
Buhari 3264
Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem), Deccalin fitnesinin çok şiddetli olmasından dolayı ona yaklaşmaktan bile sakındırmış ve:
Kim Deccali duyarsa ondan uzak dursun. Allaha yemin olsun ki, bir adam ona mümin olduğunu sanarak gider, onun attığı şüphelerden ona tabi olur buyurmuştur. (deccal barışa hizmet ettiğini, evrensel değerleri koruduğunu söyler. İnsan haklarını savunucu haliyle mümin rolünde görünür. Deccal bu dini ve insani değerleri savunduğunu söylerken diğer taraftan tam tersini uygulamaktadır. Onu gören ülke liderleri ona inanmaktadır. Yandaş medyaları ile küresel halkı aldatmaktadırlar. Ancak onlar söylediklerinin tersini yaşamaktadırlar. Silahlanmaya hatta kitle imha silahlarına karşı olduğunu söyler ancak bununla beraber en güçlü kitle imha silahlarına sahiptir ve müttefiklerine nükleer ve kimyasal silahları satan silah tüccarıdır. Adaleti sağladıklarını söylerler ancak adalet sadece kendi taraftarlarınadır. Yani adaletsizlik diz boyu yükselir. Barışa hizmet ettiklerini söylerler ancak her savaşın ardından onlar çıkar. İnsani değerleri ve yardımlaşmayı basit örneklerle gösterirken diğer taraftan kaosta, karmaşada ve kıtlıkta bırakılan ülkeler yığınlarcadır ve bilakis bozgunculuğu yapan ve destekleyen ülke olmaktadır. Deccal yanına geldiğiniz anda sizi doğru yolda olduğuna ikta edici tavırlarda ve icraatlerde görünür. Ancak arkanızı döndüğünüzde tam tersi olaylara şahit olursunuz. Bu bakımdan zaman ve yalan deccalin en iyi iki silahıdır.
Hz. Peygamber (s.a.v.) bir açıklamasında da, onun Rablığını iddia edeceğinden söz ettikten sonra şunları söylemişti:
Mutlaka o tek gözlüdür. Ve alında kafir yazılıdır.(Yalnız dünyayı görür, dünyevidir, ahireti ve ilahi vahyi görmez ve görmezlikten gelir. Körlük, gözünün ilahi gerçeklere kapalı olması anlamındadır; yani iman gözü, gözünün hidayet ışığı kapatılan, kalbi mühürlenen birisidir. O deccallar ve temsil ettikleri zihniyet böyledir. Deccalin alnında kafir yazılıdır. İfadesi yani tavır ve davranışlarından tamamen maddeci, menfaatçi anlamı çıkartılır. George Bushun 11 Eylül saldırı haberini aldığı andaki ilk tepkisi tasarlanmış ve çalışılmış bir tepkidir. Ve hareketlerinden tamamen kafir olduğu anlaşılmaktadır. İnsanlar onun değersizliğini geç anlamıştır. İnsanlardan pek çoğunu da aldatmıştır.
Medinenin geçitleri üzerinde melekler vardır. Taun ve Deccal oraya giremez! buyurdu.
Yahudilerin Siyonu ile Müslümanların Medinesi aynıdır. İki şehrin benzerliği geçmiş zamanda inançlı halkları barındırmıştır. Medine mazlumların yanında olan, inanan mazlumlara kucak açan, inançlı ve yardımsever olmasıyla inançlı bir şehir halkını temsil etmektedir. Günümüz Türkiyesi bu anlatılanlar ile tam uyuşmaktadır. Dünün Siyonu, Medinesi, Şamı bugünün Türkiyeyesidir. Günümüz Türkiyesi uzak kıtalardaki afetlerden dolayı yardıma muhtaç olanlara yardım eden halktır. Suriye, Irak, Mısır ve Ortadoğudaki karışıklıkta hakkın tarafında olan ve mazlum halklara destek veren yapısıyla günümüz Medinesi durumundadır. HZ. Muhammedin hadislerinde anlatıldığı üzere Medinenin etrafında yedi melek bulunmaktadır. Bu melekler güçlü doğrulukları nitelemektedir. Yani Türkiyeye saldırmak için haklı gerekçe bulamazlar. Bu nedenle deccal (Medineye) Türkiyeye girememektedir.
Mesihin (Deccalin) hedefi Medine olduğu halde doğu tarafından gelir. Uhud dağının arkasına iner.(Rüyaya göre uhut dağının arkası Irakı temsil eder.) Amerika ve birleşmiş milletler çeşitli uydurma gerekçelerle Iraka ve Afganistana girerler.) Sonra melekler onun yüzünü Şam tarafına çevirirler ve orada helak olur buyurdu. ( Yani yalan ve uydurma gerekçelerle Türkiyeye saldıramazlar. Türkiye hakkı söyleyen ve evrensel değerleri savunarak hareket eden bir ülkedir. Deccal ve taraftarları 2014 yılından itibaren yönünü Türkiyeye çevirecekler ama başarılı olamayacaklar. Tanrının dinini savunan bu ülke karşısında haklı olamaz ve güçsüz düşmeye başlar.
Mekke ve Medine hariç Deccalin uğramayacağı belde yoktur. Oraların her geçidinde koruyucu melekler vardır.( Amerika her ülkenin ekonomisini elinde tutmakta ve her ülkede askeri üssü bulunmaktadır. Ancak Irak ve Afganistan savaşında olduğu gibi Türkiyeyi çok etkili kullanamamıştır. Ve Türkiyeye saldıramamıştır. Halbuki onlara göre islamın ve yılanın başı Türkiyedir. Asıl hedef Türkiyedir ancak oraya saldıramamıştır. Filmlerine dahi Türkiye olumsuzluklara konu olmuştur ama ortadoğunun birlik olmaması güçsüz ve yer altı zenginliği olan ülkelere saldırıları getirmiştir.)(Medinenin yani Türkiyenin her geçidinde melekler vardır ifadesi Türkiyeye saldırmayı engelleyici güçlü ve mantıklı gerekçeler olduğu anlaşılmaktadır.. Türkiyeye saldırmaları pek çok şeyi tetikleyecektir. Dünyada hala Osmanlının doğuşunu bekleyen kitlesel mazlum halklar vardır. Türkiyeye saldırı için geçerli nedenler bulamayacaklardır. Ne silah, nükleer ve kimyasal silahlar bakımından temizdir, silahlarını zaten küresel güçlerden almaktadırlar, Türkiyenin ekonomisi o dönemlerde zaten Amerikanın ve İmfnin elindedir, Avrupanın her yerinde Türkler vardır. Kafkaslarda Türk cumhuriyetlerinin akrabalık bağları ve Ortadoğuda Türkiye sevgisi eskiden beri vardır. Türkiyeye saldırmak konusunda hiçbir mantıklı gerekçe bulamazlar ifadesi Medinenin her geçidinde melekler olduğunu doğrulamaktadır.
Ben size Deccali anlattım hatta onu anlamayacağınızdan korktum! Mesih Deccal; ayakları dengesiz ve çarpık, saçı oldukça kıvırcık, bir gözü kör olup ne yüksekçe ne de çukurca olan biridir. Eğer onun durumu size karışık gelirse biliniz ki sizin Rabbiniz kör değildir! Siz ölünceye kadar Rabbinizi göremeyeceksiniz!(bu hadiste anlatım bir kişiliği tasvir etmektedir. Ayakları dengesiz derken deccalin düzeni ve sistemi sağlam değil ve helal temeller üzerine kurulmamış ifadesi taşımaktadır. ABDnin ekonomisi, borç, sömürü ve olmayan para üzerinden kurulmuştur. Aşırı kırılgan ve temelsiz ekonomileri vardır. Savaş, petrol, silah üzerinde dayalıdır. Bu nedenle uzun süreli ve dayanıklı bir sisteme sahip değildirler. Dünyada daima doğruluk ve barış kazanacağından ABDyi ayakları dengesiz ve çarpık olarak nitelemiştir. Kıvırcık saçlı ifadesi inatçı, hırslı, açgözlü, aşırıya kaçan anlamı taşımaktadır. Bir gözü kör ifadesi gerçekleri göremeyen, tek taraflı bakan, evrensel ve adil olmayan ifadeleri taşımaktadır. Eski Araplarda bir gözü kör ifadesi bir çeşit deyimdir; inançsız ve basiretsiz ifadesi taşımaktadır. Rüyada sağ göz dini ve manevi değerleri görebilmeyi, basireti, Allah inancıyla bakmayı ifade eder. Rüyada sağ gözün kör olması ise kalbi dine ve vahye kapalı, basiretsiz, inanca muhalif, Yalancı ve yanlış yolda olduğunu bilmeyen, gerçeklikten uzaklaşmış anlamı taşır.
Rablik ifadesi ise dünyadaki düzenin sahibi yani bir imparatorluğun (küresel düzenin) sahibi anlamı taşımaktadır. Yani deccal ekonomileriniz benim elimde, sizleri ben beslerim dilediğim ülkeyi krizle ve ambargoyla yok ederim, dilediğim ülkeye yatırım çağrılarıyla yüceltirim demektedir. Büyük gücüm, dünyayı ben yönlendiririm gibi güçlü bir ülkenin liderliğini niteleme tanrılık iddiası oluşturmaktadır. Nitekim George Bush bu tavırları bizzat uygulamıştır. Tanrılık iddiasında olan ancak inançsız bir insandır. Ve insan ölünce ancak Allahı görebilir.
Buhari 7277
Yine Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem), Deccalden haber vererek şöyle buyuruyor:
Deccal; ben sizin rabbinizim der. Siz ölünceye kadar Rabbinizi göremezsiniz! O, tek gözü kör biridir. Sizin Rabbiniz kör değildir! Onun iki gözünün arasında kâfir yazılıdır. Okuması olan yahut olmayan her mümin o yazıyı okur. (İki gözünün arasında yani alnında kafir yazılı ifadesi gerçek harf yazısı ifadesi taşımamaktadır hatta hadisin devamı bunu teyit etmektedir. Okuması olan yahut olmayan her mümin o yazıyı okur ifadesi bu gerçeği doğrular. Peygamberimiz rüyasında deccalin alında kafir yazısını görür ancak gerçek hayatta bu bir teşbihtir. Yani rüyalar sembolik benzetmelerle bir şeyler anlatır. Alın bir insanın yaşayış şekli, anlayışı, inancı, amacı, rotası gibi varoluş temelini ve yaşam felsefesini yansıtır. Alında kafir yazısı kesinlikle inançsız bir insan tavırlarını, maddeci, dünyacı, haksız kazancı yol edinmiş, manevi ve evrensel değerlerden yoksun insanın tavırlarını sergilemeyi nitelemektedir. Okuması olsun yada olmasın ifadesi deccal tavırsal olarak bu inançsızlığını çok net olarak sergilemektedir. Herkes onun şeytani ve kirli yolunu anlar. İfadesi taşımaktadır.)
Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem), Deccali rüyasında görmüş ve bize şöyle vasfetmiştir:
Sonra bana bir adam gösterildi. Saçları kıvırcık, sağ gözü şaşı, diğeri içi çıkarılmış üzüm tanesi gibiydi. Ben Bu kim? diye sordum. O, Mesih Deccaldir denildi. (hadisler farklı kişilerden nakledildiği için ufak farklılıklar da olsa hemen hemen birbirlerinin aynısıdır. Hatta bazıları detaylar vermektedir.Sağ gözü şaşı üzüm salkımı gibi dışarı çıkık ifadeleri gerçeklere ve dine karşı kör olmakla beraber şaşı ve çıkık göz kötü görüntü vereceğinden tavırlarıyla insanlık örfüyle örtüşmeyip anlayışının kötü görüleceği ifadesi anlaşılmaktadır..)
Müslim 169/273
Ebu Hureyre (Radiyallahu Anh) şöyle dedi:
Hâkim 2/426, 8311
Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmaktadır:
Medineyi üzerinde bulunduğu en hayırlı hali ile terk edecekler. Medinede rızkını arayan yırtıcı hayvanlar ve kuşlardan başka kimse kalmayacak. Sonra Müzeyne kabilesinden iki çoban Medineye gitmek isteyip koyunlarına sayha ederek yola çıkacaklar. Bunlar da Medineyi bomboş ve ıssız bir şekilde bulacaklar. Veda tepelerine vardıklarında yüzüstü yere düşecekler.(Dünün Medinesi günümüzün Anadolu topraklarıdır.1900lü yıllarda batıyla mücadele etmiş olan Anadolu halkı artık yenilmiş ve güçsüz düşmüştür. Birinci dünya savaşıyla Anadolu halkına soykırım yapılmıştır. Haçlı zihniyetiyle Anadolu topraklarına her koldan girdiler ve inançlı Anadolu halkını yok etmek istediler. Onlar Kurana ve dine savaş açmışlardı. Onlar bu inançlı halkı yok edersek ancak kurtuluruz demişlerdi. İstanbul ve Anadolu halkı Resmen bir kurtuluş mücadelesi verdi. Aynen hadislerde belirtildiği gibi kimse kalmadı. İnananların çoğu cephelerde şehit oldu. Kadınlar ve çocuklar kalmıştı. Hayvanlar ve kuşlardan başka kimse kalmadı. İfadesi birfiil yaşanmıştı.
Kalan üçte biri de fethe devam eder. Onlar asla fitneye düşmezler. İstanbulu fethederler. Onlar ganimetleri taksim ederken kılıçlarını zeytin ağacına asmışlardır. Bu arada onların içinde şeytan:
−Deccal sizin ailelerinizin arasında çıktı, diye sayha atar. Bu haber yalan olduğu halde çıkarlar. Onlar Şama geldikleri vakit Deccal çıkar.
Diğer bir rivayette:
−Onlar ganimetleri taksim ederken, bir ses Deccal çıktı diye nida eder. Onlar da her şeyi bırakıp dönerler buyurdu.
( Hadisin bizi ilgilendiren kısmını aldık. Benzer hadisler incelenmiştir. Peygamberimizin bu hadisi yüzyılları kapsayan çağları içeren mükemmel bir hadisidir. Bir hadis bu kadar bozulmadan orjinalliği ile bugüne ulaşması da ayrıca mucizedir. Bu hadisi açıklamaya çalışalım. İnançlı olan ve Anadoluya giren halkların fethe devam ederek konstantiniyyeyi fethedeceği söylenmiştir. Peygamberimiz başka hadislerinde de bu inançlı halktan övgüyle bahseder. Bu halk Türkiye halkıdır. İstanbul fethedildikten sonra bir düzen kurulur. Osmanlı ganimetleri yani kazanımları her halkın hak ettiği şekilde taksim eder. Adaleti sağlar ve herkesin hakkını gözetir. Kargaşaları önler uzlaştırıcı ve barışçı bir kudrete sahiptir. Zaten hadiste kılıçların barışı temsil eden zeytin ağacının dallarına asılması bu barışçı ve birleştirici rolünü nitelemektedir. Bu arada barışın düşmanları batıda (Avrupa ve amerikada) sürekli güçlenmeye başlar. Batıda soyguncular ve haksızlığı yol edinmiş olanlar bilindik topraklara coğrafi keşifler adıyla saldırırlar. Sömürgecilik ve inançsızlığın reformları başlar. Sonra Amerikada güçlü bir devlet kurarak kendilerini tanrının inanan halkı olarak nitelerler. Bu halklar Osmanlıyı hedef göstererek Deccalin çıktığını ilan ederler. Onların içindeki gücü ele geçirmiş olan ve şeytana uy muş olan birtakım varlıklı zengin baronlar ve lordlar yeni dünya düzenini yönetmeye başlar. Bu içlerindeki şeytan Osmanlı padişahlarını 2. Abdulhamit gibi bazı padişahları hedef göstererek deccalin çıktığını iddia ederler. Güçlü olduklarını söylerken Osmanlıyı hedef gösterirler. İşte peygamberimizin hadislerinde dediği bu ilk sese(Münadiye) inanmayın ilki yalancıdır denilmiştir. İlki birinci dünya savaşının başlamasına neden olur. Osmanlı yıkılır Ve dünyada derebeylikler dönemi gibi ülkeler dönemi başlar. Yeryüzünde barış ve birlik bozulur ve ülkeler ayrılır ve yeryüzündeki ülkeler param parça olur. Tam yüz yıl geçer. 2008 yılından sonra ikinci ses gerçek mehdiyi ilan eder. Beraberinde dünya dönüm noktası yaşar. 21 Aralık 2012 bir değişimin başlangıcı olmuştur. Arap baharı, değişen yönetimler bütün bunların ardından tanrının harekete geçmesiyle başlayan doğal afetler, iklim değişikliği kürersel ısınma yaşanmaktadır. Tamamen kıyametvari olaylar yaşanmaya başlar. Mehdi (İsa) yeryüzüne inmiştir. İnsanlar bu doğal sınavın farkında değildir. Ancak geçmişte söylenenler aynen yaşanmaktadır.
İstanbulun fethinden sonra deccal çıktı diye bir ses gelir. Hadislerde Bu sese kulak vermeyin çünkü bu yalandır. Denilmiştir. Birinci ses birinci dünya savaşıyla başlayan dönemi nitelemektedir. Ardında ikinci bir ses gelir. Bu ikinci ses yeni bir dönemi yani yeni bir çağın başladığını göstermektedir. Bu ses ile yakın çağ biter ve 2012 ile esenlik çağı başlar.
İstanbulun fethiyle yeni bir çağ başlar. Bu çağ yeni çağdır. Barışı ve evrensel değerleri sahiplenmiş bir Osmanlı devleti dönemi başlar. Bu çağda genellikle savaşlar olmaz. Ama yeryüzü tarihinden beri var olan inançsızlar Osmanlı ile zaman zaman savaş eder. Bu küfür milleti gog ve magogun halkıdır. Yeryüzünün çeşitli yerlerine yerleştiklerinden her tarafa dağılmışlardır. Sırplar, Rumlar, Ruslar, İngilizler, Fransızlar bu iki milletin parçalanmış halleridir. Osmanlı döneminde dünyacı küfür milleti zaman zaman Osmanlıya savaş açsa da başarılı olamamıştır. O dönemde gog magogun silah üstünlüğü yoktu. Ama tam iki yüzyıl boyunca silahlanma çabasındaydılar. Yecüc ve mecüc silahlanarak artık güçlü oldular. Yani rüyadaki setti aştılar. Sonra Osmanlı devleti geriler ve yıkılır. Bu küfür milletleri yeryüzünde egemen olmaya başlar. Bu sırada kendilerini İsrail halkı ilan edip siyonizmi sahiplenir ve kendileri adına yaymaya başlarlar. Bu arada kıtalardaki inançlı halklara zulmederler ve sömürgeciliğe başlarlar. Önlerine ne gelirse yerler. Her toprakları madenleri ve gelir kaynaklarını sömürürler. Bunların sonucunda 1.dünya savaşı gerçekleşmeye başlar. Bir münadi deccal çıktı der. Bunu da Osmanlı hükümdarı olarak ilan eder. Batılıların bu din savaşı son haçlı seferlerinden birisi olur. Ama peygamberin dediği gibi bu ses yalandır. Sonra yüz yıl geçer. 2001li yıllarda 11 eylül saldırıları ile ortadoğuya ve islama tekrar haçlı birliği kurulur. Bu savaşta gerçek deccal ortaya çıkar. Ve bir münadi Gerçek deccali ilan eder. Peygamber işte bu ikinci sese kulak verin demiştir. Bir münadi George Bushu deccal ilan eder. Ve 21 Aralık 2012 ile yeryüzünde büyük bir değişim başlar. Küresel krizin ardından peşisıra gelen doğal afetler ve iklim değişiklikleri gerçekleşir. Bu arada mehdi dünyaya gerçekleri göstermeye başlar. Gog ve magog halkıyla mücadele etmeye devam eder. Hadislerde Mehdi güçlü olan gog magog halklarıylamücadele edip yenemeyeceğini ama sonunda tanrıya dua edip hepsinin bir salgınla öleceği anlatılır. Tüm kutsal metinler de hadisi doğrulamaktadır. Yaşananlar tamamen günümüzle alakalıdır.
Hadisi dönemlere ayırır isek İstanbulun fethi bir dönemdir. Yeni çağ. Yeni çağın bitimi ardından bir münadi deccal çıktı der. Bu münadinin bağırmasıyla ikinci dönem başlar. Yani yeni çağ biter yakın çağ yaşanır. 1900-2008 yılları arası yakın çağ yaşanır. Bir süre bu dönem yaşanacağından peygamberimiz ona inanmayın der. Başka bir hadisinde bu birinci sese değil, ikinci sese kulak verin der. Yani hadisler üç dönemi işaret etmektedir. İstanbulun fethiyle Osmanlı dönemi. Sonra Osmanlının yıkılışıyla yaşanan ülkeler dönemi. Sonra ikinci münadiyle insanlık yeni bir döneme girmeye başlaması. (2012 sonrası)
Hadis incelendiğinde istanbulun fethinden sonra demesi aslında İstanbulun fethi bir dönüm noktasıdır. İnsanlık dip yapmadan yani karanlık çağa ilerlemeden önce bir direnç olmalıydı ve bu da Osmanlı döneminin yaşanmasına neden oldu. Fetih yeni bir çağı başlatsa da 1900lü yıllarda bir münadi deccal çıktı der. Bu münadi Büyük Amerika devleti algısını yaratır ve bir doların içindeki pramit resminin altında yazan yeni dünya düzeni algısını oluşturur. Abdülhamit hedef gösterilerek inanan halklara savaş açılır ve Osmanlıyı yok etme dönemi yaşanır. Dünya yüz yıl kaos çağı yaşar. Sonra 2000li yıllarda 11 Eylül saldırısıyla islama savaş açılır ve bir münadi Deccal çıktı diye bağırır. Ve münadinin bağırmasıyla küresel kriz, Arap baharı, yükselen Türkiye, Afrika baharı ardı ardına gelmeye başlar. İklim değişiklikleri ile afetler tavan yapar. Dünyada düzen değişmeye başlar. İkinci münadinin sesi de yeni bir çağın başladığını yeni bir döneme geçişin işareti olur. Hadisteki ifadeler çok uzun ve çağları ilgilendiren dönemleri kapsamaktadır. Bunlar yaşanmadan insanlar bu hadisleri çözmekte zorlanmışlardır.
Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:
−Rüzgârın yönlendirdiği yağmur gibidir. Deccal bir kavme gelir, onları davet eder. Onlar da davetine icabet edip ona iman ederler. Bunun üzerine Deccal semaya emreder onlara yağmur yağdırır, yere emreder onlara nebatat bitirir. O kavmin otlağa çıkmış hayvanları akşam olunca zirveleri en yüksek, böğürleri daha geniş ve memeleri sütten dopdolu olarak dönerler.(Peygamberimizin bu rüyası da hadislerle aynen ulaşmıştır. Bildiğiniz gibi rüyalar misaller alemidir. Yorumlanmalı ve gerçekler ortaya çıkartılmalıdır. Bu hadiste Deccale karşı durmayan ve boyun egen ülkeler deccalin küresel egemenliğinden faydalanır. Ve deccal yandaşlarını yatırıma çağırır. Kredi ve not kuruluşları yatırım seviyelerini yükseltir. Müttefik olmakla o ülkeye bereket girer. Yağmurlar yağdırır, nebat bitirir ifadeleri orada ticaret, gelişim ve rahatlama görülür. Ülkenin gelir seviyesi yükselir, yaşam kalitesi artar. Adeta cennet gibi nimetlere kolay ulaşabilmektedirler.)
Peygamberimiz çoğu bilgileri rüyaları üzerinden iletmiştir. Gördüğü rüyalar aynen yorumlanmadan ve değişime uğramadan günümüze hadisler yoluyla gelmiştir. Birde o devrin o dönemin anlayacağı dilden anlatıldığı için nitelemeler ve yerler o döneme aittir. Geçmiş dönemin mekanları ve olayları günümüzde benzerlik taşıyan başka yerleri ve olayları niteleyebilmektedir. Pek çok hadiste deccalin bir insan olduğu çok açıktır ve soyunun dahi söylendiği bilinmektedir. Bazı insanlar cahilane bir şekilde farklı bir yaratık ve şeklen kör olan birisini beklemek ile büyük bir yanılgıya düşmüşlerdir. İlimden ve basiretten nasibini almamış bu kimseler düştükleri yanlışlıklardan bilgilenerek kurtulurlar inşallah diyoruz ve konumuzla ilgili derin analizler yapıyoruz.
Yine Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyuruyor:
Deccal çıktığında kendisiyle beraber cennet ve ateş vardır. İnsanların ateş olarak gördükleri soğuk bir sudur. İnsanların su olarak gördükleri ise yakıcı bir ateştir. Sizden kim ona yetişirse ateş olarak gördüğüne gitsin, çünkü o soğuk, tatlı bir sudur.(Deccal dünyanın en güçlü ülkesinin lideri olarak ortaya çıkar.Yeryüzünde bir dönem hüküm sürer. Bu süre zarfında dünyada hükmü geçer. Güçlüdür, varlıklıdır. Dünya yönetimi elindedir. Dilediği ülkeyi yüceltir ve dilediği ülkeye ambargo koyar ve iç karışıklığa sürükler. Dünyayı yönetmektedir ve küresel ekonomiyi elinde tutar. Kendisine boyun eğen ülkeleri Müttefik ilan eder ve o ülkenin kalkınmasına neden olur. O ülke büyür, kalkınır ve gelişir yaşam standardı yükselir böylece o ülke Deccalin cennetinden faydalanır. Bir ülke deccale boyun eğmez ise Ambargo ve kısıtlamalarla tüm ticaret yollarını keser. Böylece ülke ilerlemez, ticaret yapamaz ve kendi üretimlerini dahi zor yapar. Hatta deccal ülkenin muhaliflerini ülkenin yönetimine karşı kışkırtır ve her türlü desteği verir. Böylece o ülkede kıtlık başlar ve deccalin cehennemine düşmüş olur. Deccale boyun eğen ülkeler aslında sürekli deccalin isteklerini yerine getirme çabasında olacağından ve deccalin denetiminde kalacağında sürekli sıkıntı içinde kalacaktır. Bu nedenle hadiste aslında cennet yani su olarak gördükleri şey ateştir. Hadisini doğrulamaktadır. Deccale boyun eğmeyen ülkeler deccalin denetiminden ve sıkıntısından uzak kalacağından aslında o cehennem olarak görülen ateş aslında sudur yani bir rahatlık ve huzurdur. Deccale boyun eğen ona kulluk ettiğinden onun isteklerini artık yerine getirmek zorundadır. Böylece deccalin zenginlik ve varlık dolu cennet görünümlü cehennemine düşer.ABD pek çok ülkeye bunları yaşatmıştır. İşine gelmeyen hükümetleri düşürmüş, muhalif ekonomileri çökertmiş, hoşuna gitmeyen ülkeleri karıştırıp kaosa terk etmiştir. Peygamberimizin dediği gibi deccaller çoktur. Ancak en belirgin deccaller deccalin krallığının yıkılışındaki son deccallerdir. Bunlardan son ikisi ve en tehlikelileri artık günümüzde görülmüştür. 11 Eylül saldırılarını organize eden George Bush kirli planıyla Ortadoğuya ve kendine muhalif İslam ülkelerine savaş açmıştır. Diğer deccal ise onun ardından giden Obamadır. Müslüman ve inanan olduğunu söyleyerek aldatıcı bir siyasetle söylediğinin tersini yapan tehlikeli bir deccaldir. Dünyayı aldatırken Siyonizm adına çalışan ve İsrail lobisine hizmet eder halini gizleyememiştir. Verdiği sözleri tutmamıştır ve yapmacık İslamcı tavrıyla seçildikten sonra ilk ziyaretini Türkiyeye yapması oyunun bir parçası olmuştur.)
Buhari 3264
Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem), Deccalin fitnesinin çok şiddetli olmasından dolayı ona yaklaşmaktan bile sakındırmış ve:
Kim Deccali duyarsa ondan uzak dursun. Allaha yemin olsun ki, bir adam ona mümin olduğunu sanarak gider, onun attığı şüphelerden ona tabi olur buyurmuştur. (deccal barışa hizmet ettiğini, evrensel değerleri koruduğunu söyler. İnsan haklarını savunucu haliyle mümin rolünde görünür. Deccal bu dini ve insani değerleri savunduğunu söylerken diğer taraftan tam tersini uygulamaktadır. Onu gören ülke liderleri ona inanmaktadır. Yandaş medyaları ile küresel halkı aldatmaktadırlar. Ancak onlar söylediklerinin tersini yaşamaktadırlar. Silahlanmaya hatta kitle imha silahlarına karşı olduğunu söyler ancak bununla beraber en güçlü kitle imha silahlarına sahiptir ve müttefiklerine nükleer ve kimyasal silahları satan silah tüccarıdır. Adaleti sağladıklarını söylerler ancak adalet sadece kendi taraftarlarınadır. Yani adaletsizlik diz boyu yükselir. Barışa hizmet ettiklerini söylerler ancak her savaşın ardından onlar çıkar. İnsani değerleri ve yardımlaşmayı basit örneklerle gösterirken diğer taraftan kaosta, karmaşada ve kıtlıkta bırakılan ülkeler yığınlarcadır ve bilakis bozgunculuğu yapan ve destekleyen ülke olmaktadır. Deccal yanına geldiğiniz anda sizi doğru yolda olduğuna ikta edici tavırlarda ve icraatlerde görünür. Ancak arkanızı döndüğünüzde tam tersi olaylara şahit olursunuz. Bu bakımdan zaman ve yalan deccalin en iyi iki silahıdır.
Hz. Peygamber (s.a.v.) bir açıklamasında da, onun Rablığını iddia edeceğinden söz ettikten sonra şunları söylemişti:
Mutlaka o tek gözlüdür. Ve alında kafir yazılıdır.(Yalnız dünyayı görür, dünyevidir, ahireti ve ilahi vahyi görmez ve görmezlikten gelir. Körlük, gözünün ilahi gerçeklere kapalı olması anlamındadır; yani iman gözü, gözünün hidayet ışığı kapatılan, kalbi mühürlenen birisidir. O deccallar ve temsil ettikleri zihniyet böyledir. Deccalin alnında kafir yazılıdır. İfadesi yani tavır ve davranışlarından tamamen maddeci, menfaatçi anlamı çıkartılır. George Bushun 11 Eylül saldırı haberini aldığı andaki ilk tepkisi tasarlanmış ve çalışılmış bir tepkidir. Ve hareketlerinden tamamen kafir olduğu anlaşılmaktadır. İnsanlar onun değersizliğini geç anlamıştır. İnsanlardan pek çoğunu da aldatmıştır.
Medinenin geçitleri üzerinde melekler vardır. Taun ve Deccal oraya giremez! buyurdu.
Yahudilerin Siyonu ile Müslümanların Medinesi aynıdır. İki şehrin benzerliği geçmiş zamanda inançlı halkları barındırmıştır. Medine mazlumların yanında olan, inanan mazlumlara kucak açan, inançlı ve yardımsever olmasıyla inançlı bir şehir halkını temsil etmektedir. Günümüz Türkiyesi bu anlatılanlar ile tam uyuşmaktadır. Dünün Siyonu, Medinesi, Şamı bugünün Türkiyeyesidir. Günümüz Türkiyesi uzak kıtalardaki afetlerden dolayı yardıma muhtaç olanlara yardım eden halktır. Suriye, Irak, Mısır ve Ortadoğudaki karışıklıkta hakkın tarafında olan ve mazlum halklara destek veren yapısıyla günümüz Medinesi durumundadır. HZ. Muhammedin hadislerinde anlatıldığı üzere Medinenin etrafında yedi melek bulunmaktadır. Bu melekler güçlü doğrulukları nitelemektedir. Yani Türkiyeye saldırmak için haklı gerekçe bulamazlar. Bu nedenle deccal (Medineye) Türkiyeye girememektedir.
Mesihin (Deccalin) hedefi Medine olduğu halde doğu tarafından gelir. Uhud dağının arkasına iner.(Rüyaya göre uhut dağının arkası Irakı temsil eder.) Amerika ve birleşmiş milletler çeşitli uydurma gerekçelerle Iraka ve Afganistana girerler.) Sonra melekler onun yüzünü Şam tarafına çevirirler ve orada helak olur buyurdu. ( Yani yalan ve uydurma gerekçelerle Türkiyeye saldıramazlar. Türkiye hakkı söyleyen ve evrensel değerleri savunarak hareket eden bir ülkedir. Deccal ve taraftarları 2014 yılından itibaren yönünü Türkiyeye çevirecekler ama başarılı olamayacaklar. Tanrının dinini savunan bu ülke karşısında haklı olamaz ve güçsüz düşmeye başlar.
Mekke ve Medine hariç Deccalin uğramayacağı belde yoktur. Oraların her geçidinde koruyucu melekler vardır.( Amerika her ülkenin ekonomisini elinde tutmakta ve her ülkede askeri üssü bulunmaktadır. Ancak Irak ve Afganistan savaşında olduğu gibi Türkiyeyi çok etkili kullanamamıştır. Ve Türkiyeye saldıramamıştır. Halbuki onlara göre islamın ve yılanın başı Türkiyedir. Asıl hedef Türkiyedir ancak oraya saldıramamıştır. Filmlerine dahi Türkiye olumsuzluklara konu olmuştur ama ortadoğunun birlik olmaması güçsüz ve yer altı zenginliği olan ülkelere saldırıları getirmiştir.)(Medinenin yani Türkiyenin her geçidinde melekler vardır ifadesi Türkiyeye saldırmayı engelleyici güçlü ve mantıklı gerekçeler olduğu anlaşılmaktadır.. Türkiyeye saldırmaları pek çok şeyi tetikleyecektir. Dünyada hala Osmanlının doğuşunu bekleyen kitlesel mazlum halklar vardır. Türkiyeye saldırı için geçerli nedenler bulamayacaklardır. Ne silah, nükleer ve kimyasal silahlar bakımından temizdir, silahlarını zaten küresel güçlerden almaktadırlar, Türkiyenin ekonomisi o dönemlerde zaten Amerikanın ve İmfnin elindedir, Avrupanın her yerinde Türkler vardır. Kafkaslarda Türk cumhuriyetlerinin akrabalık bağları ve Ortadoğuda Türkiye sevgisi eskiden beri vardır. Türkiyeye saldırmak konusunda hiçbir mantıklı gerekçe bulamazlar ifadesi Medinenin her geçidinde melekler olduğunu doğrulamaktadır.
Ben size Deccali anlattım hatta onu anlamayacağınızdan korktum! Mesih Deccal; ayakları dengesiz ve çarpık, saçı oldukça kıvırcık, bir gözü kör olup ne yüksekçe ne de çukurca olan biridir. Eğer onun durumu size karışık gelirse biliniz ki sizin Rabbiniz kör değildir! Siz ölünceye kadar Rabbinizi göremeyeceksiniz!(bu hadiste anlatım bir kişiliği tasvir etmektedir. Ayakları dengesiz derken deccalin düzeni ve sistemi sağlam değil ve helal temeller üzerine kurulmamış ifadesi taşımaktadır. ABDnin ekonomisi, borç, sömürü ve olmayan para üzerinden kurulmuştur. Aşırı kırılgan ve temelsiz ekonomileri vardır. Savaş, petrol, silah üzerinde dayalıdır. Bu nedenle uzun süreli ve dayanıklı bir sisteme sahip değildirler. Dünyada daima doğruluk ve barış kazanacağından ABDyi ayakları dengesiz ve çarpık olarak nitelemiştir. Kıvırcık saçlı ifadesi inatçı, hırslı, açgözlü, aşırıya kaçan anlamı taşımaktadır. Bir gözü kör ifadesi gerçekleri göremeyen, tek taraflı bakan, evrensel ve adil olmayan ifadeleri taşımaktadır. Eski Araplarda bir gözü kör ifadesi bir çeşit deyimdir; inançsız ve basiretsiz ifadesi taşımaktadır. Rüyada sağ göz dini ve manevi değerleri görebilmeyi, basireti, Allah inancıyla bakmayı ifade eder. Rüyada sağ gözün kör olması ise kalbi dine ve vahye kapalı, basiretsiz, inanca muhalif, Yalancı ve yanlış yolda olduğunu bilmeyen, gerçeklikten uzaklaşmış anlamı taşır.
Rablik ifadesi ise dünyadaki düzenin sahibi yani bir imparatorluğun (küresel düzenin) sahibi anlamı taşımaktadır. Yani deccal ekonomileriniz benim elimde, sizleri ben beslerim dilediğim ülkeyi krizle ve ambargoyla yok ederim, dilediğim ülkeye yatırım çağrılarıyla yüceltirim demektedir. Büyük gücüm, dünyayı ben yönlendiririm gibi güçlü bir ülkenin liderliğini niteleme tanrılık iddiası oluşturmaktadır. Nitekim George Bush bu tavırları bizzat uygulamıştır. Tanrılık iddiasında olan ancak inançsız bir insandır. Ve insan ölünce ancak Allahı görebilir.
Buhari 7277
Yine Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem), Deccalden haber vererek şöyle buyuruyor:
Deccal; ben sizin rabbinizim der. Siz ölünceye kadar Rabbinizi göremezsiniz! O, tek gözü kör biridir. Sizin Rabbiniz kör değildir! Onun iki gözünün arasında kâfir yazılıdır. Okuması olan yahut olmayan her mümin o yazıyı okur. (İki gözünün arasında yani alnında kafir yazılı ifadesi gerçek harf yazısı ifadesi taşımamaktadır hatta hadisin devamı bunu teyit etmektedir. Okuması olan yahut olmayan her mümin o yazıyı okur ifadesi bu gerçeği doğrular. Peygamberimiz rüyasında deccalin alında kafir yazısını görür ancak gerçek hayatta bu bir teşbihtir. Yani rüyalar sembolik benzetmelerle bir şeyler anlatır. Alın bir insanın yaşayış şekli, anlayışı, inancı, amacı, rotası gibi varoluş temelini ve yaşam felsefesini yansıtır. Alında kafir yazısı kesinlikle inançsız bir insan tavırlarını, maddeci, dünyacı, haksız kazancı yol edinmiş, manevi ve evrensel değerlerden yoksun insanın tavırlarını sergilemeyi nitelemektedir. Okuması olsun yada olmasın ifadesi deccal tavırsal olarak bu inançsızlığını çok net olarak sergilemektedir. Herkes onun şeytani ve kirli yolunu anlar. İfadesi taşımaktadır.)
Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem), Deccali rüyasında görmüş ve bize şöyle vasfetmiştir:
Sonra bana bir adam gösterildi. Saçları kıvırcık, sağ gözü şaşı, diğeri içi çıkarılmış üzüm tanesi gibiydi. Ben Bu kim? diye sordum. O, Mesih Deccaldir denildi. (hadisler farklı kişilerden nakledildiği için ufak farklılıklar da olsa hemen hemen birbirlerinin aynısıdır. Hatta bazıları detaylar vermektedir.Sağ gözü şaşı üzüm salkımı gibi dışarı çıkık ifadeleri gerçeklere ve dine karşı kör olmakla beraber şaşı ve çıkık göz kötü görüntü vereceğinden tavırlarıyla insanlık örfüyle örtüşmeyip anlayışının kötü görüleceği ifadesi anlaşılmaktadır..)
Müslim 169/273
Ebu Hureyre (Radiyallahu Anh) şöyle dedi:
Hâkim 2/426, 8311
Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmaktadır:
Medineyi üzerinde bulunduğu en hayırlı hali ile terk edecekler. Medinede rızkını arayan yırtıcı hayvanlar ve kuşlardan başka kimse kalmayacak. Sonra Müzeyne kabilesinden iki çoban Medineye gitmek isteyip koyunlarına sayha ederek yola çıkacaklar. Bunlar da Medineyi bomboş ve ıssız bir şekilde bulacaklar. Veda tepelerine vardıklarında yüzüstü yere düşecekler.(Dünün Medinesi günümüzün Anadolu topraklarıdır.1900lü yıllarda batıyla mücadele etmiş olan Anadolu halkı artık yenilmiş ve güçsüz düşmüştür. Birinci dünya savaşıyla Anadolu halkına soykırım yapılmıştır. Haçlı zihniyetiyle Anadolu topraklarına her koldan girdiler ve inançlı Anadolu halkını yok etmek istediler. Onlar Kurana ve dine savaş açmışlardı. Onlar bu inançlı halkı yok edersek ancak kurtuluruz demişlerdi. İstanbul ve Anadolu halkı Resmen bir kurtuluş mücadelesi verdi. Aynen hadislerde belirtildiği gibi kimse kalmadı. İnananların çoğu cephelerde şehit oldu. Kadınlar ve çocuklar kalmıştı. Hayvanlar ve kuşlardan başka kimse kalmadı. İfadesi birfiil yaşanmıştı.
Kalan üçte biri de fethe devam eder. Onlar asla fitneye düşmezler. İstanbulu fethederler. Onlar ganimetleri taksim ederken kılıçlarını zeytin ağacına asmışlardır. Bu arada onların içinde şeytan:
−Deccal sizin ailelerinizin arasında çıktı, diye sayha atar. Bu haber yalan olduğu halde çıkarlar. Onlar Şama geldikleri vakit Deccal çıkar.
Diğer bir rivayette:
−Onlar ganimetleri taksim ederken, bir ses Deccal çıktı diye nida eder. Onlar da her şeyi bırakıp dönerler buyurdu.
( Hadisin bizi ilgilendiren kısmını aldık. Benzer hadisler incelenmiştir. Peygamberimizin bu hadisi yüzyılları kapsayan çağları içeren mükemmel bir hadisidir. Bir hadis bu kadar bozulmadan orjinalliği ile bugüne ulaşması da ayrıca mucizedir. Bu hadisi açıklamaya çalışalım. İnançlı olan ve Anadoluya giren halkların fethe devam ederek konstantiniyyeyi fethedeceği söylenmiştir. Peygamberimiz başka hadislerinde de bu inançlı halktan övgüyle bahseder. Bu halk Türkiye halkıdır. İstanbul fethedildikten sonra bir düzen kurulur. Osmanlı ganimetleri yani kazanımları her halkın hak ettiği şekilde taksim eder. Adaleti sağlar ve herkesin hakkını gözetir. Kargaşaları önler uzlaştırıcı ve barışçı bir kudrete sahiptir. Zaten hadiste kılıçların barışı temsil eden zeytin ağacının dallarına asılması bu barışçı ve birleştirici rolünü nitelemektedir. Bu arada barışın düşmanları batıda (Avrupa ve amerikada) sürekli güçlenmeye başlar. Batıda soyguncular ve haksızlığı yol edinmiş olanlar bilindik topraklara coğrafi keşifler adıyla saldırırlar. Sömürgecilik ve inançsızlığın reformları başlar. Sonra Amerikada güçlü bir devlet kurarak kendilerini tanrının inanan halkı olarak nitelerler. Bu halklar Osmanlıyı hedef göstererek Deccalin çıktığını ilan ederler. Onların içindeki gücü ele geçirmiş olan ve şeytana uy muş olan birtakım varlıklı zengin baronlar ve lordlar yeni dünya düzenini yönetmeye başlar. Bu içlerindeki şeytan Osmanlı padişahlarını 2. Abdulhamit gibi bazı padişahları hedef göstererek deccalin çıktığını iddia ederler. Güçlü olduklarını söylerken Osmanlıyı hedef gösterirler. İşte peygamberimizin hadislerinde dediği bu ilk sese(Münadiye) inanmayın ilki yalancıdır denilmiştir. İlki birinci dünya savaşının başlamasına neden olur. Osmanlı yıkılır Ve dünyada derebeylikler dönemi gibi ülkeler dönemi başlar. Yeryüzünde barış ve birlik bozulur ve ülkeler ayrılır ve yeryüzündeki ülkeler param parça olur. Tam yüz yıl geçer. 2008 yılından sonra ikinci ses gerçek mehdiyi ilan eder. Beraberinde dünya dönüm noktası yaşar. 21 Aralık 2012 bir değişimin başlangıcı olmuştur. Arap baharı, değişen yönetimler bütün bunların ardından tanrının harekete geçmesiyle başlayan doğal afetler, iklim değişikliği kürersel ısınma yaşanmaktadır. Tamamen kıyametvari olaylar yaşanmaya başlar. Mehdi (İsa) yeryüzüne inmiştir. İnsanlar bu doğal sınavın farkında değildir. Ancak geçmişte söylenenler aynen yaşanmaktadır.
İstanbulun fethinden sonra deccal çıktı diye bir ses gelir. Hadislerde Bu sese kulak vermeyin çünkü bu yalandır. Denilmiştir. Birinci ses birinci dünya savaşıyla başlayan dönemi nitelemektedir. Ardında ikinci bir ses gelir. Bu ikinci ses yeni bir dönemi yani yeni bir çağın başladığını göstermektedir. Bu ses ile yakın çağ biter ve 2012 ile esenlik çağı başlar.
İstanbulun fethiyle yeni bir çağ başlar. Bu çağ yeni çağdır. Barışı ve evrensel değerleri sahiplenmiş bir Osmanlı devleti dönemi başlar. Bu çağda genellikle savaşlar olmaz. Ama yeryüzü tarihinden beri var olan inançsızlar Osmanlı ile zaman zaman savaş eder. Bu küfür milleti gog ve magogun halkıdır. Yeryüzünün çeşitli yerlerine yerleştiklerinden her tarafa dağılmışlardır. Sırplar, Rumlar, Ruslar, İngilizler, Fransızlar bu iki milletin parçalanmış halleridir. Osmanlı döneminde dünyacı küfür milleti zaman zaman Osmanlıya savaş açsa da başarılı olamamıştır. O dönemde gog magogun silah üstünlüğü yoktu. Ama tam iki yüzyıl boyunca silahlanma çabasındaydılar. Yecüc ve mecüc silahlanarak artık güçlü oldular. Yani rüyadaki setti aştılar. Sonra Osmanlı devleti geriler ve yıkılır. Bu küfür milletleri yeryüzünde egemen olmaya başlar. Bu sırada kendilerini İsrail halkı ilan edip siyonizmi sahiplenir ve kendileri adına yaymaya başlarlar. Bu arada kıtalardaki inançlı halklara zulmederler ve sömürgeciliğe başlarlar. Önlerine ne gelirse yerler. Her toprakları madenleri ve gelir kaynaklarını sömürürler. Bunların sonucunda 1.dünya savaşı gerçekleşmeye başlar. Bir münadi deccal çıktı der. Bunu da Osmanlı hükümdarı olarak ilan eder. Batılıların bu din savaşı son haçlı seferlerinden birisi olur. Ama peygamberin dediği gibi bu ses yalandır. Sonra yüz yıl geçer. 2001li yıllarda 11 eylül saldırıları ile ortadoğuya ve islama tekrar haçlı birliği kurulur. Bu savaşta gerçek deccal ortaya çıkar. Ve bir münadi Gerçek deccali ilan eder. Peygamber işte bu ikinci sese kulak verin demiştir. Bir münadi George Bushu deccal ilan eder. Ve 21 Aralık 2012 ile yeryüzünde büyük bir değişim başlar. Küresel krizin ardından peşisıra gelen doğal afetler ve iklim değişiklikleri gerçekleşir. Bu arada mehdi dünyaya gerçekleri göstermeye başlar. Gog ve magog halkıyla mücadele etmeye devam eder. Hadislerde Mehdi güçlü olan gog magog halklarıylamücadele edip yenemeyeceğini ama sonunda tanrıya dua edip hepsinin bir salgınla öleceği anlatılır. Tüm kutsal metinler de hadisi doğrulamaktadır. Yaşananlar tamamen günümüzle alakalıdır.
Hadisi dönemlere ayırır isek İstanbulun fethi bir dönemdir. Yeni çağ. Yeni çağın bitimi ardından bir münadi deccal çıktı der. Bu münadinin bağırmasıyla ikinci dönem başlar. Yani yeni çağ biter yakın çağ yaşanır. 1900-2008 yılları arası yakın çağ yaşanır. Bir süre bu dönem yaşanacağından peygamberimiz ona inanmayın der. Başka bir hadisinde bu birinci sese değil, ikinci sese kulak verin der. Yani hadisler üç dönemi işaret etmektedir. İstanbulun fethiyle Osmanlı dönemi. Sonra Osmanlının yıkılışıyla yaşanan ülkeler dönemi. Sonra ikinci münadiyle insanlık yeni bir döneme girmeye başlaması. (2012 sonrası)
Hadis incelendiğinde istanbulun fethinden sonra demesi aslında İstanbulun fethi bir dönüm noktasıdır. İnsanlık dip yapmadan yani karanlık çağa ilerlemeden önce bir direnç olmalıydı ve bu da Osmanlı döneminin yaşanmasına neden oldu. Fetih yeni bir çağı başlatsa da 1900lü yıllarda bir münadi deccal çıktı der. Bu münadi Büyük Amerika devleti algısını yaratır ve bir doların içindeki pramit resminin altında yazan yeni dünya düzeni algısını oluşturur. Abdülhamit hedef gösterilerek inanan halklara savaş açılır ve Osmanlıyı yok etme dönemi yaşanır. Dünya yüz yıl kaos çağı yaşar. Sonra 2000li yıllarda 11 Eylül saldırısıyla islama savaş açılır ve bir münadi Deccal çıktı diye bağırır. Ve münadinin bağırmasıyla küresel kriz, Arap baharı, yükselen Türkiye, Afrika baharı ardı ardına gelmeye başlar. İklim değişiklikleri ile afetler tavan yapar. Dünyada düzen değişmeye başlar. İkinci münadinin sesi de yeni bir çağın başladığını yeni bir döneme geçişin işareti olur. Hadisteki ifadeler çok uzun ve çağları ilgilendiren dönemleri kapsamaktadır. Bunlar yaşanmadan insanlar bu hadisleri çözmekte zorlanmışlardır.
Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:
−Rüzgârın yönlendirdiği yağmur gibidir. Deccal bir kavme gelir, onları davet eder. Onlar da davetine icabet edip ona iman ederler. Bunun üzerine Deccal semaya emreder onlara yağmur yağdırır, yere emreder onlara nebatat bitirir. O kavmin otlağa çıkmış hayvanları akşam olunca zirveleri en yüksek, böğürleri daha geniş ve memeleri sütten dopdolu olarak dönerler.(Peygamberimizin bu rüyası da hadislerle aynen ulaşmıştır. Bildiğiniz gibi rüyalar misaller alemidir. Yorumlanmalı ve gerçekler ortaya çıkartılmalıdır. Bu hadiste Deccale karşı durmayan ve boyun egen ülkeler deccalin küresel egemenliğinden faydalanır. Ve deccal yandaşlarını yatırıma çağırır. Kredi ve not kuruluşları yatırım seviyelerini yükseltir. Müttefik olmakla o ülkeye bereket girer. Yağmurlar yağdırır, nebat bitirir ifadeleri orada ticaret, gelişim ve rahatlama görülür. Ülkenin gelir seviyesi yükselir, yaşam kalitesi artar. Adeta cennet gibi nimetlere kolay ulaşabilmektedirler.)