İnsanlar cinlerle birlikte yaşar. Cinlerin etkisinde olması gayet doğaldır. Sıkıntılar doğaldır. Vesvese doğaldır. Olumsuz düşünceler ve söylemler şeytandandır. Cinler saldırgan ve suçlayıcıdır. İyi düşünmek ve iyilik yapmak cinlere kurşun sıkmaktır.
İblis Adem yaratılmadan tanrının hizmetkarıydı. İyilik için çalışırdı. Adem yaratılınca vesyaetin sahibi olduğundan ademi tehdit olarak gördü. Ademin varlığı onun sınırsız nimetlere ulaşmasını engelleyebilirdi. Ademi özgürlüklerimi kısıtlayacak diye tehdit gördü. İblis Adem yaratılınca dünya hayatını (ilk alemi) seçtiğinden Ademe zulmetmekten hiç geri durmadı.
İnanan insan için (din, inanç ve cinler hakkında) bilgilenmek iblisi kırbaçlamak demektir. Bilgi ve bilgelik cinlerin zayıf düşmesine neden olur.
Cinler kurnazdır ve her zaman bir B planı vardır. Hiç yılmazlar ve sürekli kötü sonuca ulaştıracak yollara itmeye çalışırlar. Bir konuda insanı yönlendiremeyince o alan içinde farklı yöntemler ve detaylar ile insanın işlerini bozmaya ve eksikli yapmaya çalışır.
Her bedenin bir (cini)şeytanı vardır. Bu şeytan madde ile beraber bulunur. Paralel bedendir ve olumsuz bir güçtür. Atomun etrafında tersine dönen elektrona benzer. Şeytan insanla beraber beslendiğinden sürekli yeme isteğinde bulunacaktır. Fazlalık, kütle, kilo şeytanın gücünü ve etkinliğini arttırır. Sürekli yeme isteği, aynı tür yiyecekleri tüketme kendi şeytanımızdandır. Yeme geciktirildiğinde el ve ayaklarda titreme şeytandandır. İsteklere bağımlı şeytan şeker hastalığının temelini oluşturmaktadır. Arzularını vermeyiniz ve onunla mücadele ediniz.
Yıkanmış beden ve uzuvlarda statik elektrik atılmaktadır. İnsanın dış cephesi olan deride yıkama sonrası yüzey gerilimi değişmektedir. Yıkanmış bedende paralel beden temizlediğinden yüzey gerilimine uğramış bir deride cinler deri gözeneklerine ve bedene hemen yaklaşamaz. Bu nedenle su ile yıkamak (abdest) cinlerden korunmak için tam isabetli bir yöntemdir.Hava her şeyi bozmaktadır. Yiyecekleri hatta suyu da bozmaktadır. Üstü açık kapalı olmayan yiyecek ve içecekler bozulurlar. İnsanın dış cephesi olan dış derisi de havanın etkisiyle bozulmaktadır. Bu bozulma sonrasında cinlerin bedene girişi ve hükmü kolaylaşır. Cinlerin bedene girmesi yerleşmesi ve şekil almasında engelleyici güç su ile yıkanmaktır.
İblis bir insana yaklaşmak için bedende her yeri deneyebilir. Cinler bedene giriş için kolay ve büyük giriş kapılarını tercih eder. Ağız, kulak, vajina, makat ve penisten vücuda girmek ilk seçeneklerindendir. Bu organlar temiz ise giremez daha kolay ikinci yolu seçer. İnsanın sol tarafı şeytana açılmış bir yöndür. Sol el, sol ayak ve topuklar gibi uzuvlardan en çok giriş yaptığı bilinmektedir. Giyinmek ve elbiseler cinlerin bedene girişini zorlaştırır. Çıplak gezmek çok yanlıştır. Mümkün olduğunca az sürede çıplak olunuz. Cinsel birleşmeyi yorgan altında veya bir çarşaf altında gerçekleştiriniz. Normal hayatta elbiseleriniz ile giyinik olduğunuzda eller, ayaklar, baş, kollar, alın ve ense de açıkta kaldığından arada su ile yıkanması gereklidir. Bunlar abdest uzuvlarıdır. Abdest Allah ile konuşurken şeytanın etkisinde olmamak için bir korunma yöntemidir. Ve çok etkili ve isabetlidir. Bu nedenle derinizde görünen bölgeleri yıkayarak cinlere karşı bir koruma kalkanı oluşturursunuz. Bu nedenle eski alimler abdestli gezmeyi çok önemsemişlerdir. Şunu unutmayınız cinler duvarlardan geçer. Maddenin içine girer ve şekline bürünür ve aynı şekilde beden içinden geçer. Hatta insanın damarlarında dolaşır, kalbin yanına gelir, zihin odasına oturur ve sürekli konuşur. Siz düşünüyorum zannedersiniz. Halbuki konuşan cindir.
İçimde biri var diyenler, içimde biri konuşuyor diyenler, geceleri uyuyamayıp zihinden sürekli düşüncelerin geçmesi cinlerin etkisidir.
İblis bir insanın dahi hayata gelmesini istemez. İblis, her yeni doğan çocuğa öfkelenir. Bağırır ve söylenir. Ademin bir çocuğu daha oldu der. Bebekle beraber bir bebek şeytan görev alır. Dişi için dişi erkek için erkek cin görev alır. Bu doğal bir kanun gibidir. Doğa kanununa benzerdir. Anne karnından çıkar çıkmaz bebeğin attığı çığlık iblistendir. Bebekle beraber hayata başlayan bebeğin kendi cini ilk bağırtısını atar. Bebeğin poposuna vurulmasıyla cin etkisiz kılınır ve bebeğin ruhu sakinler.
Manevi dünya yani mana alemi maddi alemin özünü oluşturur. Cinler ve meleklerin alemi; düşünceler ve hislerin alemidir. Kuantum fiziği mananın maddeyi tamamen etkilediğini ve öz yönlendirici gücü olduğunu tamamen doğrulamıştır. Bu mana alemi iki kaynaktan beslenir. Kişinin seçimine ve isteğine göre ya gücünü Tanrıdan alır ya da gücünü cinlerin kötülük babası İblisten alır. Gücünü tanrıdan alanlar doğruluktan, iyilikten, ve adaletten hoşlanır. Tanrının bu yapısını yani ahlakını sever ve benimser. Bu ahlakı örnek almaya çalışır. Barış yanlısıdır, çıkarları için yaşamaz, iyiliği sever. Gücünü iblisten alanlar ise yalanı, kötülüğü, haksızlığı ve zulmü yol edinir. İblisin yöntemlerini ve kötü ahlakını benimser ve sever. Kötü ahlakı uygulamaya çalışır. Haksızlık eder, haksız yere başkasının malını yer, hırsızlık eder, düşmanlık eder, insanların arasını ayırır, batıl yollardan beslenmeyi yol edinir. Savaş yanlısıdır. Sürekli kötülük düşünür. Kirli planlar yapar ve insanlığa zararlı kişilikleri vardır.
İnsan dua ettiğinde o isteğe yönelik güçlü bir melek ortaya çıkar. Ve isteğe hizmet eder.
İnsanların seçimi dualarından anlaşılır. Allah dünyayı isteyene dünya ahireti isteyene ahireti verir. İnsanlar genelde isteklerine ulaşmak için o uğurda benzer yaşama paralel yaşarlar.
Cinler elektriğe benzer. Bir çeşit akım gibidir. Gusülde elleri toprağa vurmak elektiriği yere bırakır gibi cinlerin boşaltılması anlamına gelir.
Cinler madde ile var olan varlıklardır. Maddeye bağlıdır. Madde ile iç içedir. Atomun elektronuna benzer. Kuantum fiziğinin vesikasıdır cinler. Her canlının, her insanın yani her bedenin bir cini vardır.
Cinler gündüz ve gecede yaşarlar ama gecede daha etkili olurlar. Bir de sürekli gecelerde yaşayan cinler vardır. Bunlar cin tayfasının yüzde doksanını oluşturur. Gündüzde yaşayanları madde ile var olan insan ve hayvan cinleri bitki ve madde cinleridir. Dünyanın bir aydınlanma çizgisi birde karanlık çizgisi vardır. Aydınlanma çizgisi dünyanın yüzeyinden akarak gider. Aydınlanma çizgisinin geçtiği her beldede sabah namazı kılınır. Karanlık çizgisinin geçtiği her şehirde de akşam namazı kılınır. Cinler akşama girecek beldeye sırayla gelirler. Akşama bir saat kala (insanların erken kalkanları gibi) gelenler vardır. Bunlar yüzde doksanlık kısmın yüzde beşini oluştururlar. Bunlar erken kalkan erken yol alır cinsindendir. Mezarlıklar, Pazar yerleri, pis yerler vs bölgelere gelirler ve beslenecek yiyecek ararlar. Kemik tezek en lezzetli besinleridir. Akşam ezanıyla ikinci tayfa yüzde doksanlık kısmın yüzde yirmisi şehre girer. Yatsı ezanıyla yüzde doksanlık kısmın yüzde altmışbeşi girer. En kalabalık tayfa bu kısımdır. Geriye kalanlar sonradan gelenlerdir. İnsanların geç kalkan uyuzlarına benzerler. Yavaş yavaş gecenin üçüne kadar geri kalan kısım girmiş olur. Aydınlanma çizgisiyle yani gün ışığıyla şehri terk ederler. Güneş ışığıyla melekler şehre giriş yaparlar. Horozlar melekleri olağan üstü pırıltılar olarak görmektedirler. Bu nedenle melekleri gördüklerinden dolayı öterler. Horozun gündüzleri ötmesi de aynıdır. İnsanların etrafında gündüzleri gezici melekler gördüğünde de öterler. Mesela evimin kenarından camiye doğru geçen yaşlı amcanın her geçişinde bahçemdeki horozun her defasında öttüğüne sürekli şahit olurum.
Cinler karanlığın içinde karanlık beden olarak gezerler.
Dua edildiğinde veya Allahtan yardım dilenildiğinde cinler bulunduğu ortamı terk eder. Kimileri kaçışır kimileri yere yatarlar. Dualar arttıkça yere yapışırlar. Duanın gücüne göre yani içtenliğine göre hareket ederler.
Acelecilik şeytandandır. Acele edenin üzerinde bir baskı yetiştirmenin verdiği olumsuz bir enerji vardır. Afrikada ormanlık alanda yaşayan ilkel bir kabile bir hayvanı ayak izlerinden takip etmektedir. Hayvanı yakalamak için acele etmektedirler. Avcılar bir anda durdular. Hiç hareket etmeden beklemeye başladılar. Kendilerine neden durdukları sorulduğunda acele ettikleri için ruhlarının arkadan geldiklerini söylemişlerdir. Aceleciliğin kendilerini olumsuz yönettiklerini söylemişlerdir. Kımıldamadan sakinleşmeye çalışan avcılar acele nedenlerini tekrar gözden geçirdiler. İşte şeytana karşı doğru bir davranış sergilenmiştir.
Dinlenmek, oturmak, sırt üstü yatmak, sakinleşmeyi sağlamaktadır. Cinlere karşı güzel bir savunmadır.
Cinler içten aynı şeyleri sürekli söyleyerek kışkırtırlar. Cevap vermeyerek her seferinde ertelemeniz sizi bir patlama noktasına getirebilir. Bu kışkırtmaların cinden kaynaklandığını bilmediğinizden bir olaya ve kişiye karşı çok sert tepki vermektesinizdir. Cinlerle iki tip mücadele vardır. Birincisi kışkırtmanın yani vesvesenin cinden kaynaklandığını bilmek. Bunu bilmeniz ona uymamak için çogu zaman yeterli olmaktadır. İkincisi ise telkinlerine ve kışkırtmaların a karşı çürütücü ve olumlu düşünceler geliştirmektir.
İblis ve cinler, tanrıyı görmedi. Varlık alemiyle sonradan yaratıldılar.
Çıkış yolu bulamayan çaresiz ve cahil insanlar cinci hocalara ve medyumlara gitmektedirler. Neden rahmani bir yol tutmuş olan psikologlara gitmiyorlar ki. Onlar mevcut sorunların kaynağına iner ve meleki düşünceler ile şeytani duygu ve düşünceleri etkisiz hale getirmeye çalışırlar. Bu doğal olan Allah yoludur. Vesveseleri ve şeytanın yönlendirmesini fark edip daha makul ve mantıklı düşüncelerle bertaraf etme çalışmasıdır ki Muhammet de vesvese veren vesvesecinin şerrinden Allaha sığınırken onun olumsuzluklarından ve olumsuz düşüncelerden sakınmış ve korunmak istemektedir. İlk bu istek şarttır. Bilinmeyen ve egemen bir düşman için kendiniz güç sahibi olamayacağınızdan ilk önce düşmanı fark etmeniz ve sakınmak istemeniz doğru bir davranıştır. Bu düşüncelerin kaynagından Allaha sığınmak sorunun yüzde altmışını çözüyor ama yetmiyor. Sonra bir mücadele dönemi yaşanıyor. Aslın da bunu peygamberimiz gibi her insan yaşıyor. Her insan her konuda bu olayları yaşar. Bu dönemde olumsuz fikir ve düşünceleri yavaş yavaş çürütüyorsunuz. Yok ediyorsunuz. Mantıksız olduğunu anlıyorsunuz. Sonuç itibariyle cinlerin etkisini kırıyor ve yok ediyorsunuz. İlk başta bahsettiğimiz yanlış seçeneğe dönelim. Cinci hocalara gidenlere bakalım . Bunlar cinlerden kurtulmak için yine cinlere başvurmaktadır. Cinlere karşı cinlerden yardım dilenilmez. Başta bu küfürdür, ayrıca cinler cinlere karşı insanlara yardım etmez. Cinler(şeytan) insanın düşmanıdır zaten. Küfre düştüğünüz için ilk üç gün sizi rahatlatırlar sonra rahatsızlığınız şiddetlenerek artacaktır. Allahtan yardım dilemek yerine şeytandan yardım alan cincilere ve medyumlara giden insanlar bir nevi şeytana teslim olmakla büyük bir hata yapmaktadırlar.
Cinci ile cin arasındaki bağ, çıkara dayalı bir anlaşmadır. İkisi de menfaatleri için bu birlikteliği sürdürürler. Cin(şeytan) insanları saptırmak ister ve kötü hayatlar oluşturmak için çabalar Bu cinlerin en büyük amacıdır. İnsanların cinciye gelmesi mevcut amaçlarına ulaşmakta en meşru ve tehlikesiz yoldur. Cinciye gidilerek şeytanın kendisine başvurduğunuz ve yardım aldığınız için hiçbir duadan çekinmez ve kaçmaz o bedene sahiplenir ve dilediği kötü sonuçlara götürür.
Cinci ve medyumlar cinlere hükmettiklerini zannederler. Manevi güçleri olduğuna inananlar bile vardır. Aslında onlar da cinler tarafından kullanılırlar. Bu işi bildiklerini zannederler. Cinler daha çok bazı istekleri ve gelir elde ettikleri için hastaların bazı isteklerini yerine getirerek kendilerine bağımlı kılmaya devam ederler. Asıl kullanılan ve aldatılan cinciler ve medyumlardır.
Cin (şeytan) kovduğunu söyleyenler elini bir insanın alnına koyarak kovduğunu zannederler. Halbuki cincinin etrafında gezninen cinler o insanın bedenine girerek varlıklarını gösterir birtakım hareketler yaparlar. Sonra cinler bedenden çıkar. Rahatlattım diyerek iş yaptıklarını vurgularlar. İnternette bunlara benzer örnekler çoktur.
Allahtan yardım dilemeye güvenemeyenler cincilere gitmekle cinlere teslimiyet gösterirken kurtuluşu en baştan tepmiş olmaktadırlar. Şeytanla işbirliği yapan ve şeytandan yardım alan cincilere gitmek kötü ve beklenmedik bir geleceğe adım atmak demektir. Şeytan kendisine gelene hizmet eder. İlk başta insanın çıkarına birtakım işler gerçekleştirir ancak uzun vadede insanı kötü bir sona götürür. Ve hayatları çok kötü hale getirirler. Bozuk psikolojiler, saldırgan insanlar kavgacı yapılar mutsuz yaşamlar bunlara örnektir.
İblis suçlayıcıdır. Tartışmada yenik düşmek istemez hatta haklı çıkmak için gerçeği bile reddeder. Kendini açığa temize çıkarmak için türlü yalanlara ve hilelere başvurur.
Cinler bir nevi şeffaf, akışkandır. Rüzgar gibi akarak ilerlerler.
Cinler bir eve ve odaya girdiklerinde eğer girebilecekleri şekil yoksa dımdızlak ortada duramazlar. Odada bir resim, biblo gibi şekiller varsa hemen o şekle yerleşirler. Eğer odada şekil alabileceği bir şey yoksa çıplak derinizden içeri girmek isteyecektir. Ancak su ile yıkanmış bir deri yüzey gerilimi nedeniyle giriş için uygun olmayacaktır. Ayrıca bedene yerleşmiş bir cinin en iyi su sıyırmaktadır. Yani suyun deri üzerinden akması gibi şekil aldığı suretti de akıtmaktadır. Bu nedenle abdest çok önemlidir. Yani vücudunuza mavi bir boya sürdüğünüzü farzedelim. Üzerinizden boyayı temizlemek için su döktüğünüzü düşünün. Su ile boyanın bedeninizden ayrılıp aşağıya doğru akması gibi, cinler akıtılarak vücuttan uzaklaştırılmaktadır.
Cinler dış cepheniz olan deriye yerleşerek şekil alırlar. Dünya hayatını sanki rüya alemi gibi düşünün o bedenleri kullanmaktadır. Şekil alarak normal sistem içinde virüs görevleri yapmaktadırlar.
Cinler telkinlerine uyan insanların bedenlerine sahip olurlar. Artık onun gören gözü ve duyan kulağı olmaktadırlar.
İnsanın bedenine vurduğunuzda bedendeki cinler rahatsız olur. Vurma tekrarlanınca çoğu zaman bedenden çıkar. Cin bedenden çıkınca kişide bir durgunluk bir rahatlık olur. Kişi açıkça bu dinginliği sessizliği fark eder. Çocukluk döneminde ebeveynlerinden dayak yemiş olanlar bu hissedilen duyguları bilirler. İnsan bedenine vurduğunuzda hücreler üzerinde bir titreşim dalgası oluşur bu dalga hücrelere yerleşmiş olan cini rahatsız eder. Dövme işleminin kökeni sadece avuç içi ile insan sırtına vurma işlemidir. Vuruşlar ne yumuşak ne de serttir. Orta şiddette rahatsız edicidir. Bu dövme tekniği abartılmış ve yanlış uygulanmıştır. Özellikle dövme tekniği Ortaçağ avrupasında kullanılmış ve resmen işkencelere dönmüştür. Cadı avı adı altında yüzbinlerce suçsuz insanlar işkencelerle öldürülmüştür. Şunu unutmayınız bedenden çıkan cin çoğu zaman geri döner. Bu kesin bir çözüm değildir. Geçici rahatsız etme ve rahatlatma yöntemidir. Siz vurma tekniği ile rahatsız eder kovarsınız ama o geri gelir. Kesin bir yol değildir. Ancak iyi ve basit bir yoldur. Özellikle yeni delirmiş çocuklar ve birden hareketleri değişen insanlar için etkilidir. Birden sürekli sallanan ve tohaf hareketler yapanlar için kullanılır.
Cinlerden iblisin tayfası insana ilk geldiğinde saldırgan bir tavırla insanlara karşı kışkırtır. İlk kışkırtılma kaçınılmazdır. Bu hadiseyi yaşarsınız ki iblisin egemen olduğunu anlayasınız. Saldırganlığı engelleyici tavırlar geliştirerek bu tutumumdan kurtulabilirsiniz. Kışkırtılmanın devamını getirmezseniz iblisin çabasını boşa çıkarmış olursunuz.
İblis geldiğinde akıl kaybolur. Mantıklı düşünmezsiniz. Üstünlük, kibir, sahiplenme, hakim olma, güç gibi nedenlerle kavga ve cinayetler yaşanır.
İblisin kendisinde olduğunun farkında olmayan insan sürekli bir şeyleri veya bir kişiyi eleştirir. O insana şefkat göstererek iblisi orada kovabilirsiniz.
İçimde biri konuşuyor diye psikolojik tedaviler için hastanelere giden çok insan vardır. Bazı tıp terimleriyle cinlerin varlığının gizlenmesi insanların gerçekleri görmesini engellemektedir. Halbuki insan yaşadığı şeylerin kendi ruhundan kaynaklanmadığı ve dış bir varlığın yaptırdığı nedenini gördüğünde zamanla kendi sorunlarını yenecektir. İnsan, cinleri fark edip ona uymamayı düşündüğünde otomatik olarak tanrıya sığınmış olmaktadır. Fark edilen cinlerin etkisi zamanla kaybolmaktadır. İnsan yeterki cinini ve yaptıklarını fark etsin ve hatalı işler yaptığını ve hatalı düşüncelere kapıldığını fark etsin yeter. Fark etmek cini öldürmek demektir. Kısa zamanda sıkıntılarından kurtulacaktır. Ancak tanrıya dua etmekten geri durmamalıdır. Sürekli Allahtan yardım dilemek cinlere kılıç darbesi gibi gelmektedir.
Psikojik hastalıklar tamamen cinlerdendir. Psikolojik tedaviler için doktorlara gidenler birtakım uyuşturucu, sakinleştirici, ve ağırlaştırıcı ilaçlar kullanmaktadır. Bu ilaçlar sorunlarınızı çözmemekte zaman kaybettirmekte ve geçici olarak erteletmektedir. İlaçlardan çok düşünsel tedavi olan terapi yöntemleri cinlerin etkilerini kırmaya yönelik çalışmalardır. Karşılıklı konuşularak yapılan terapilerde amaçlarımız, takıntılarımız ve sorunlarımız tespit edilerek uygun düşüncelerin yerine konulması ile cinin etkisinin kırılması çalışmasıdır. Olumsuz ve yanlış düşüncelere sevkeden kaynagı(cini) fark etmek ve cinin fikirleriyle mücadele etmek ve tanrıdan yardım dilemek sorunları çözmektedir.
Ayakta ve ensede kaşıntı cinlerin bedene giriş yaptığı bölgelere işarettir.
İnsanı horlayan, değersizleştiren, saygıdan yoksun kılan, alçaltan kısaca hayasızlık iblistendir.
Arzularının kölesi olmayan iblisin egemenliğinden kurtulmuş demektir.
Sırta vurulduğunda anlayışla karşılamayıp sinirleniyor ya da hemen tepki veriyorsa iblisin cinlerinin etkisindedir. Korku refleks, ani hareket, panik atak iblistendir.
Bir çeşit öksürük, üst solunum yolu ile boğaza bir şey kaçmış gibi oluşan öksürük hali cinlerdendir. Bedene giriş için ağız yolunu kullanan cinlerin meydana getirttiği öksürüktür.
Aniden arkaya bakan, takip ediliyormuş hissi, arkanda biri var hissi, yanından karartı geçtiğini zannetme, gözünün yakalayamadığı karartı hali, gözünü kapattığında birtakım şekiller görüyor hissi, sıkılma, gerilme, daralma, şikayetlenme, mide ağrıları, elbiselerini gevşetme isteği gibi haller cinlerden kaynaklıdır.
Sınırsız yeme isteği iblisin işidir. Bedene hükmedebilmekte ve nefse hakim olabilmektedir. Cinsel arzuları ve bedensel faaliyetleri arttırabilmektedir. Doyumsuz iblis sevgili hastalığı obezitedir. Ve pek çok insanın ayağını kaydırmıştır. Obeziteden kurtulmak için sürekli Allahtan yardım dileyin ve oruç tutun.
Nazar, insan da öldürür, binayı da devirir. Hayvana zarar verdiği gibi araçlara kaza da yaptırır. Beğenici bakıştan uzak durunuz.
Cinlere karşı cinlerle korunma olmaz. İnsanın düşmanı olan türden insana fayda gelmez. Yılanların arasına düşen timsahın önüne kendisini atmaz. Bu nedenle cinlerin etkisinde kalan medyum ve büyücülere giderek cinlerden yardım almamalıdır. Bu sıkıntıyı daha da kötüleştirir ve kronikleştirir. Cinlerden korunma konusunda başka seçenekler arayanlara neden Allaha inanmıyorsun. Neden Allahtan dilemiyorsun neden Allaha güvenmiyorsun sorusunu sormalıyız. Günahsız insan olmayacağı gibi Günahlarımızdan dolayı güvensizliğe düşmekte şeytanın aldatmasıdır.
Bir işin başında Allaha sığınan kişi daha en baştan cinlerin etkisinden sıyrılmaktadır. Kendi kendine birtakım çabalar içinde olup meşru olmayan yollara düşmektense işleri Allaha havale eder ve ona sığınırsanız işler kendiliğinden sizin lehinize hareket etmektedir.
Resim, elbise, tırnak, saçteli gibi kişiye ait her şey büyü yapımında adresi tespit için kullanılır. Yani o kişiyi temsil eden her metaryel büyü yapılacak kişiyi tepit amacıyla kullanılmaktadır.
Büyücüler ve cinciler isteklerinde ve büyülerde başarılı olmak için şeytana boyun eğerler. Büyü yapılırken birtakım rutieller yapılır. Mesela Allahı inkar sözleri kullanılır. İnkar tipi davranışlar, küfür içerikli sözler, kuran ve ayetleri tersten okuma, domuz yağı ve sidik ile silme, Allaha karşıtlık içerikli söz ve eylemler, Şeytana övgüler, kurban kesme gibi davranışlar bulunur. Cinlere karşı bu toprakların sahibi, güç sahibi, dostum ve büyük gibi sözler cinleri yüceltmeye yöneliktir ve büyülerin ve işlerin gerçekleştirilmesinde yardım dilemek amacıyla kullanılır. Bunlar tam bir küfürdür. İnsan da Allaha namazda bu tarz ifadelerde bulunur ve Allahtan yardım diler. Sonuç ifadesiyle tanrınız kim, kimden yardım diliyorsunuz buna dikkat etmelisiniz. Şeytan insanı açıkça cehenneme götürür, ona uymayın. O batıl ve kötü işlerde insanı kullanmaktadır. Büyü yapmak ve yaptırmak bir bakıma şeytana ibadet etmektir. Aslında insanoğlunun düşmanı olan şeytanı dost seçmek, Allahı karşına almaktır.Şeytan kafir edip bir süre isteklerini yaparak kendine bağlı kılar. Ancak Allahın yolundan ve Allaha yönelmekten insanı alıkor. Büyük günahlara düşürmeyi hedefler. Hedeflerine ulaşınca cehennemi hak etmiş olana artık sırtını döner. Saptıracak yeni insanlar bulur.
Cinler insanı telkinlerle yönlendirirler. Bedenlerinde birtakım değişimler yaptırırlar. İblis cinsellikte açlık ve yeme iştahını birtakım düşüncel nedenlerle tetiklerler. Artık insan bir noktada tamamen cinlere uymaktadır. Cinler insana bir şeyler yaptırabildiği gibi Tanrına yedi kudretiyle nefse hakimdir. Cinsellik, yeme, hastalık gibi bedensel olaylara tanrı tamamen hakimdir. Allah insana tam hükmetmektedir. İnsan yeterki Allahtan dilemiş olsun. Cinlerden yardım alanlar hem amaçlarına ulaşamazlar hemde aldatılırlar. Ve cehennemi hak ettirirler.
Yeryüzünde çok çeşitli cin türleri vardır. Bunların farklı görevleri, ilgi alanları, farklı yeteneklileri, yaratılış gereği uzmanlık alanları vardır. Hepsi kendi alanında uzmandır ve tecrubelidir. İşçi sınıfı, orta sınıf, tecrübeli ve yetenekli olanları, alim bilgili ve ifrit olanları vardır.
İblis Adem yaratılmadan tanrının hizmetkarıydı. İyilik için çalışırdı. Adem yaratılınca vesyaetin sahibi olduğundan ademi tehdit olarak gördü. Ademin varlığı onun sınırsız nimetlere ulaşmasını engelleyebilirdi. Ademi özgürlüklerimi kısıtlayacak diye tehdit gördü. İblis Adem yaratılınca dünya hayatını (ilk alemi) seçtiğinden Ademe zulmetmekten hiç geri durmadı.
İnanan insan için (din, inanç ve cinler hakkında) bilgilenmek iblisi kırbaçlamak demektir. Bilgi ve bilgelik cinlerin zayıf düşmesine neden olur.
Cinler kurnazdır ve her zaman bir B planı vardır. Hiç yılmazlar ve sürekli kötü sonuca ulaştıracak yollara itmeye çalışırlar. Bir konuda insanı yönlendiremeyince o alan içinde farklı yöntemler ve detaylar ile insanın işlerini bozmaya ve eksikli yapmaya çalışır.
Her bedenin bir (cini)şeytanı vardır. Bu şeytan madde ile beraber bulunur. Paralel bedendir ve olumsuz bir güçtür. Atomun etrafında tersine dönen elektrona benzer. Şeytan insanla beraber beslendiğinden sürekli yeme isteğinde bulunacaktır. Fazlalık, kütle, kilo şeytanın gücünü ve etkinliğini arttırır. Sürekli yeme isteği, aynı tür yiyecekleri tüketme kendi şeytanımızdandır. Yeme geciktirildiğinde el ve ayaklarda titreme şeytandandır. İsteklere bağımlı şeytan şeker hastalığının temelini oluşturmaktadır. Arzularını vermeyiniz ve onunla mücadele ediniz.
Yıkanmış beden ve uzuvlarda statik elektrik atılmaktadır. İnsanın dış cephesi olan deride yıkama sonrası yüzey gerilimi değişmektedir. Yıkanmış bedende paralel beden temizlediğinden yüzey gerilimine uğramış bir deride cinler deri gözeneklerine ve bedene hemen yaklaşamaz. Bu nedenle su ile yıkamak (abdest) cinlerden korunmak için tam isabetli bir yöntemdir.Hava her şeyi bozmaktadır. Yiyecekleri hatta suyu da bozmaktadır. Üstü açık kapalı olmayan yiyecek ve içecekler bozulurlar. İnsanın dış cephesi olan dış derisi de havanın etkisiyle bozulmaktadır. Bu bozulma sonrasında cinlerin bedene girişi ve hükmü kolaylaşır. Cinlerin bedene girmesi yerleşmesi ve şekil almasında engelleyici güç su ile yıkanmaktır.
İblis bir insana yaklaşmak için bedende her yeri deneyebilir. Cinler bedene giriş için kolay ve büyük giriş kapılarını tercih eder. Ağız, kulak, vajina, makat ve penisten vücuda girmek ilk seçeneklerindendir. Bu organlar temiz ise giremez daha kolay ikinci yolu seçer. İnsanın sol tarafı şeytana açılmış bir yöndür. Sol el, sol ayak ve topuklar gibi uzuvlardan en çok giriş yaptığı bilinmektedir. Giyinmek ve elbiseler cinlerin bedene girişini zorlaştırır. Çıplak gezmek çok yanlıştır. Mümkün olduğunca az sürede çıplak olunuz. Cinsel birleşmeyi yorgan altında veya bir çarşaf altında gerçekleştiriniz. Normal hayatta elbiseleriniz ile giyinik olduğunuzda eller, ayaklar, baş, kollar, alın ve ense de açıkta kaldığından arada su ile yıkanması gereklidir. Bunlar abdest uzuvlarıdır. Abdest Allah ile konuşurken şeytanın etkisinde olmamak için bir korunma yöntemidir. Ve çok etkili ve isabetlidir. Bu nedenle derinizde görünen bölgeleri yıkayarak cinlere karşı bir koruma kalkanı oluşturursunuz. Bu nedenle eski alimler abdestli gezmeyi çok önemsemişlerdir. Şunu unutmayınız cinler duvarlardan geçer. Maddenin içine girer ve şekline bürünür ve aynı şekilde beden içinden geçer. Hatta insanın damarlarında dolaşır, kalbin yanına gelir, zihin odasına oturur ve sürekli konuşur. Siz düşünüyorum zannedersiniz. Halbuki konuşan cindir.
İçimde biri var diyenler, içimde biri konuşuyor diyenler, geceleri uyuyamayıp zihinden sürekli düşüncelerin geçmesi cinlerin etkisidir.
İblis bir insanın dahi hayata gelmesini istemez. İblis, her yeni doğan çocuğa öfkelenir. Bağırır ve söylenir. Ademin bir çocuğu daha oldu der. Bebekle beraber bir bebek şeytan görev alır. Dişi için dişi erkek için erkek cin görev alır. Bu doğal bir kanun gibidir. Doğa kanununa benzerdir. Anne karnından çıkar çıkmaz bebeğin attığı çığlık iblistendir. Bebekle beraber hayata başlayan bebeğin kendi cini ilk bağırtısını atar. Bebeğin poposuna vurulmasıyla cin etkisiz kılınır ve bebeğin ruhu sakinler.
Manevi dünya yani mana alemi maddi alemin özünü oluşturur. Cinler ve meleklerin alemi; düşünceler ve hislerin alemidir. Kuantum fiziği mananın maddeyi tamamen etkilediğini ve öz yönlendirici gücü olduğunu tamamen doğrulamıştır. Bu mana alemi iki kaynaktan beslenir. Kişinin seçimine ve isteğine göre ya gücünü Tanrıdan alır ya da gücünü cinlerin kötülük babası İblisten alır. Gücünü tanrıdan alanlar doğruluktan, iyilikten, ve adaletten hoşlanır. Tanrının bu yapısını yani ahlakını sever ve benimser. Bu ahlakı örnek almaya çalışır. Barış yanlısıdır, çıkarları için yaşamaz, iyiliği sever. Gücünü iblisten alanlar ise yalanı, kötülüğü, haksızlığı ve zulmü yol edinir. İblisin yöntemlerini ve kötü ahlakını benimser ve sever. Kötü ahlakı uygulamaya çalışır. Haksızlık eder, haksız yere başkasının malını yer, hırsızlık eder, düşmanlık eder, insanların arasını ayırır, batıl yollardan beslenmeyi yol edinir. Savaş yanlısıdır. Sürekli kötülük düşünür. Kirli planlar yapar ve insanlığa zararlı kişilikleri vardır.
İnsan dua ettiğinde o isteğe yönelik güçlü bir melek ortaya çıkar. Ve isteğe hizmet eder.
İnsanların seçimi dualarından anlaşılır. Allah dünyayı isteyene dünya ahireti isteyene ahireti verir. İnsanlar genelde isteklerine ulaşmak için o uğurda benzer yaşama paralel yaşarlar.
Cinler elektriğe benzer. Bir çeşit akım gibidir. Gusülde elleri toprağa vurmak elektiriği yere bırakır gibi cinlerin boşaltılması anlamına gelir.
Cinler madde ile var olan varlıklardır. Maddeye bağlıdır. Madde ile iç içedir. Atomun elektronuna benzer. Kuantum fiziğinin vesikasıdır cinler. Her canlının, her insanın yani her bedenin bir cini vardır.
Cinler gündüz ve gecede yaşarlar ama gecede daha etkili olurlar. Bir de sürekli gecelerde yaşayan cinler vardır. Bunlar cin tayfasının yüzde doksanını oluşturur. Gündüzde yaşayanları madde ile var olan insan ve hayvan cinleri bitki ve madde cinleridir. Dünyanın bir aydınlanma çizgisi birde karanlık çizgisi vardır. Aydınlanma çizgisi dünyanın yüzeyinden akarak gider. Aydınlanma çizgisinin geçtiği her beldede sabah namazı kılınır. Karanlık çizgisinin geçtiği her şehirde de akşam namazı kılınır. Cinler akşama girecek beldeye sırayla gelirler. Akşama bir saat kala (insanların erken kalkanları gibi) gelenler vardır. Bunlar yüzde doksanlık kısmın yüzde beşini oluştururlar. Bunlar erken kalkan erken yol alır cinsindendir. Mezarlıklar, Pazar yerleri, pis yerler vs bölgelere gelirler ve beslenecek yiyecek ararlar. Kemik tezek en lezzetli besinleridir. Akşam ezanıyla ikinci tayfa yüzde doksanlık kısmın yüzde yirmisi şehre girer. Yatsı ezanıyla yüzde doksanlık kısmın yüzde altmışbeşi girer. En kalabalık tayfa bu kısımdır. Geriye kalanlar sonradan gelenlerdir. İnsanların geç kalkan uyuzlarına benzerler. Yavaş yavaş gecenin üçüne kadar geri kalan kısım girmiş olur. Aydınlanma çizgisiyle yani gün ışığıyla şehri terk ederler. Güneş ışığıyla melekler şehre giriş yaparlar. Horozlar melekleri olağan üstü pırıltılar olarak görmektedirler. Bu nedenle melekleri gördüklerinden dolayı öterler. Horozun gündüzleri ötmesi de aynıdır. İnsanların etrafında gündüzleri gezici melekler gördüğünde de öterler. Mesela evimin kenarından camiye doğru geçen yaşlı amcanın her geçişinde bahçemdeki horozun her defasında öttüğüne sürekli şahit olurum.
Cinler karanlığın içinde karanlık beden olarak gezerler.
Dua edildiğinde veya Allahtan yardım dilenildiğinde cinler bulunduğu ortamı terk eder. Kimileri kaçışır kimileri yere yatarlar. Dualar arttıkça yere yapışırlar. Duanın gücüne göre yani içtenliğine göre hareket ederler.
Acelecilik şeytandandır. Acele edenin üzerinde bir baskı yetiştirmenin verdiği olumsuz bir enerji vardır. Afrikada ormanlık alanda yaşayan ilkel bir kabile bir hayvanı ayak izlerinden takip etmektedir. Hayvanı yakalamak için acele etmektedirler. Avcılar bir anda durdular. Hiç hareket etmeden beklemeye başladılar. Kendilerine neden durdukları sorulduğunda acele ettikleri için ruhlarının arkadan geldiklerini söylemişlerdir. Aceleciliğin kendilerini olumsuz yönettiklerini söylemişlerdir. Kımıldamadan sakinleşmeye çalışan avcılar acele nedenlerini tekrar gözden geçirdiler. İşte şeytana karşı doğru bir davranış sergilenmiştir.
Dinlenmek, oturmak, sırt üstü yatmak, sakinleşmeyi sağlamaktadır. Cinlere karşı güzel bir savunmadır.
Cinler içten aynı şeyleri sürekli söyleyerek kışkırtırlar. Cevap vermeyerek her seferinde ertelemeniz sizi bir patlama noktasına getirebilir. Bu kışkırtmaların cinden kaynaklandığını bilmediğinizden bir olaya ve kişiye karşı çok sert tepki vermektesinizdir. Cinlerle iki tip mücadele vardır. Birincisi kışkırtmanın yani vesvesenin cinden kaynaklandığını bilmek. Bunu bilmeniz ona uymamak için çogu zaman yeterli olmaktadır. İkincisi ise telkinlerine ve kışkırtmaların a karşı çürütücü ve olumlu düşünceler geliştirmektir.
İblis ve cinler, tanrıyı görmedi. Varlık alemiyle sonradan yaratıldılar.
Çıkış yolu bulamayan çaresiz ve cahil insanlar cinci hocalara ve medyumlara gitmektedirler. Neden rahmani bir yol tutmuş olan psikologlara gitmiyorlar ki. Onlar mevcut sorunların kaynağına iner ve meleki düşünceler ile şeytani duygu ve düşünceleri etkisiz hale getirmeye çalışırlar. Bu doğal olan Allah yoludur. Vesveseleri ve şeytanın yönlendirmesini fark edip daha makul ve mantıklı düşüncelerle bertaraf etme çalışmasıdır ki Muhammet de vesvese veren vesvesecinin şerrinden Allaha sığınırken onun olumsuzluklarından ve olumsuz düşüncelerden sakınmış ve korunmak istemektedir. İlk bu istek şarttır. Bilinmeyen ve egemen bir düşman için kendiniz güç sahibi olamayacağınızdan ilk önce düşmanı fark etmeniz ve sakınmak istemeniz doğru bir davranıştır. Bu düşüncelerin kaynagından Allaha sığınmak sorunun yüzde altmışını çözüyor ama yetmiyor. Sonra bir mücadele dönemi yaşanıyor. Aslın da bunu peygamberimiz gibi her insan yaşıyor. Her insan her konuda bu olayları yaşar. Bu dönemde olumsuz fikir ve düşünceleri yavaş yavaş çürütüyorsunuz. Yok ediyorsunuz. Mantıksız olduğunu anlıyorsunuz. Sonuç itibariyle cinlerin etkisini kırıyor ve yok ediyorsunuz. İlk başta bahsettiğimiz yanlış seçeneğe dönelim. Cinci hocalara gidenlere bakalım . Bunlar cinlerden kurtulmak için yine cinlere başvurmaktadır. Cinlere karşı cinlerden yardım dilenilmez. Başta bu küfürdür, ayrıca cinler cinlere karşı insanlara yardım etmez. Cinler(şeytan) insanın düşmanıdır zaten. Küfre düştüğünüz için ilk üç gün sizi rahatlatırlar sonra rahatsızlığınız şiddetlenerek artacaktır. Allahtan yardım dilemek yerine şeytandan yardım alan cincilere ve medyumlara giden insanlar bir nevi şeytana teslim olmakla büyük bir hata yapmaktadırlar.
Cinci ile cin arasındaki bağ, çıkara dayalı bir anlaşmadır. İkisi de menfaatleri için bu birlikteliği sürdürürler. Cin(şeytan) insanları saptırmak ister ve kötü hayatlar oluşturmak için çabalar Bu cinlerin en büyük amacıdır. İnsanların cinciye gelmesi mevcut amaçlarına ulaşmakta en meşru ve tehlikesiz yoldur. Cinciye gidilerek şeytanın kendisine başvurduğunuz ve yardım aldığınız için hiçbir duadan çekinmez ve kaçmaz o bedene sahiplenir ve dilediği kötü sonuçlara götürür.
Cinci ve medyumlar cinlere hükmettiklerini zannederler. Manevi güçleri olduğuna inananlar bile vardır. Aslında onlar da cinler tarafından kullanılırlar. Bu işi bildiklerini zannederler. Cinler daha çok bazı istekleri ve gelir elde ettikleri için hastaların bazı isteklerini yerine getirerek kendilerine bağımlı kılmaya devam ederler. Asıl kullanılan ve aldatılan cinciler ve medyumlardır.
Cin (şeytan) kovduğunu söyleyenler elini bir insanın alnına koyarak kovduğunu zannederler. Halbuki cincinin etrafında gezninen cinler o insanın bedenine girerek varlıklarını gösterir birtakım hareketler yaparlar. Sonra cinler bedenden çıkar. Rahatlattım diyerek iş yaptıklarını vurgularlar. İnternette bunlara benzer örnekler çoktur.
Allahtan yardım dilemeye güvenemeyenler cincilere gitmekle cinlere teslimiyet gösterirken kurtuluşu en baştan tepmiş olmaktadırlar. Şeytanla işbirliği yapan ve şeytandan yardım alan cincilere gitmek kötü ve beklenmedik bir geleceğe adım atmak demektir. Şeytan kendisine gelene hizmet eder. İlk başta insanın çıkarına birtakım işler gerçekleştirir ancak uzun vadede insanı kötü bir sona götürür. Ve hayatları çok kötü hale getirirler. Bozuk psikolojiler, saldırgan insanlar kavgacı yapılar mutsuz yaşamlar bunlara örnektir.
İblis suçlayıcıdır. Tartışmada yenik düşmek istemez hatta haklı çıkmak için gerçeği bile reddeder. Kendini açığa temize çıkarmak için türlü yalanlara ve hilelere başvurur.
Cinler bir nevi şeffaf, akışkandır. Rüzgar gibi akarak ilerlerler.
Cinler bir eve ve odaya girdiklerinde eğer girebilecekleri şekil yoksa dımdızlak ortada duramazlar. Odada bir resim, biblo gibi şekiller varsa hemen o şekle yerleşirler. Eğer odada şekil alabileceği bir şey yoksa çıplak derinizden içeri girmek isteyecektir. Ancak su ile yıkanmış bir deri yüzey gerilimi nedeniyle giriş için uygun olmayacaktır. Ayrıca bedene yerleşmiş bir cinin en iyi su sıyırmaktadır. Yani suyun deri üzerinden akması gibi şekil aldığı suretti de akıtmaktadır. Bu nedenle abdest çok önemlidir. Yani vücudunuza mavi bir boya sürdüğünüzü farzedelim. Üzerinizden boyayı temizlemek için su döktüğünüzü düşünün. Su ile boyanın bedeninizden ayrılıp aşağıya doğru akması gibi, cinler akıtılarak vücuttan uzaklaştırılmaktadır.
Cinler dış cepheniz olan deriye yerleşerek şekil alırlar. Dünya hayatını sanki rüya alemi gibi düşünün o bedenleri kullanmaktadır. Şekil alarak normal sistem içinde virüs görevleri yapmaktadırlar.
Cinler telkinlerine uyan insanların bedenlerine sahip olurlar. Artık onun gören gözü ve duyan kulağı olmaktadırlar.
İnsanın bedenine vurduğunuzda bedendeki cinler rahatsız olur. Vurma tekrarlanınca çoğu zaman bedenden çıkar. Cin bedenden çıkınca kişide bir durgunluk bir rahatlık olur. Kişi açıkça bu dinginliği sessizliği fark eder. Çocukluk döneminde ebeveynlerinden dayak yemiş olanlar bu hissedilen duyguları bilirler. İnsan bedenine vurduğunuzda hücreler üzerinde bir titreşim dalgası oluşur bu dalga hücrelere yerleşmiş olan cini rahatsız eder. Dövme işleminin kökeni sadece avuç içi ile insan sırtına vurma işlemidir. Vuruşlar ne yumuşak ne de serttir. Orta şiddette rahatsız edicidir. Bu dövme tekniği abartılmış ve yanlış uygulanmıştır. Özellikle dövme tekniği Ortaçağ avrupasında kullanılmış ve resmen işkencelere dönmüştür. Cadı avı adı altında yüzbinlerce suçsuz insanlar işkencelerle öldürülmüştür. Şunu unutmayınız bedenden çıkan cin çoğu zaman geri döner. Bu kesin bir çözüm değildir. Geçici rahatsız etme ve rahatlatma yöntemidir. Siz vurma tekniği ile rahatsız eder kovarsınız ama o geri gelir. Kesin bir yol değildir. Ancak iyi ve basit bir yoldur. Özellikle yeni delirmiş çocuklar ve birden hareketleri değişen insanlar için etkilidir. Birden sürekli sallanan ve tohaf hareketler yapanlar için kullanılır.
Cinlerden iblisin tayfası insana ilk geldiğinde saldırgan bir tavırla insanlara karşı kışkırtır. İlk kışkırtılma kaçınılmazdır. Bu hadiseyi yaşarsınız ki iblisin egemen olduğunu anlayasınız. Saldırganlığı engelleyici tavırlar geliştirerek bu tutumumdan kurtulabilirsiniz. Kışkırtılmanın devamını getirmezseniz iblisin çabasını boşa çıkarmış olursunuz.
İblis geldiğinde akıl kaybolur. Mantıklı düşünmezsiniz. Üstünlük, kibir, sahiplenme, hakim olma, güç gibi nedenlerle kavga ve cinayetler yaşanır.
İblisin kendisinde olduğunun farkında olmayan insan sürekli bir şeyleri veya bir kişiyi eleştirir. O insana şefkat göstererek iblisi orada kovabilirsiniz.
İçimde biri konuşuyor diye psikolojik tedaviler için hastanelere giden çok insan vardır. Bazı tıp terimleriyle cinlerin varlığının gizlenmesi insanların gerçekleri görmesini engellemektedir. Halbuki insan yaşadığı şeylerin kendi ruhundan kaynaklanmadığı ve dış bir varlığın yaptırdığı nedenini gördüğünde zamanla kendi sorunlarını yenecektir. İnsan, cinleri fark edip ona uymamayı düşündüğünde otomatik olarak tanrıya sığınmış olmaktadır. Fark edilen cinlerin etkisi zamanla kaybolmaktadır. İnsan yeterki cinini ve yaptıklarını fark etsin ve hatalı işler yaptığını ve hatalı düşüncelere kapıldığını fark etsin yeter. Fark etmek cini öldürmek demektir. Kısa zamanda sıkıntılarından kurtulacaktır. Ancak tanrıya dua etmekten geri durmamalıdır. Sürekli Allahtan yardım dilemek cinlere kılıç darbesi gibi gelmektedir.
Psikojik hastalıklar tamamen cinlerdendir. Psikolojik tedaviler için doktorlara gidenler birtakım uyuşturucu, sakinleştirici, ve ağırlaştırıcı ilaçlar kullanmaktadır. Bu ilaçlar sorunlarınızı çözmemekte zaman kaybettirmekte ve geçici olarak erteletmektedir. İlaçlardan çok düşünsel tedavi olan terapi yöntemleri cinlerin etkilerini kırmaya yönelik çalışmalardır. Karşılıklı konuşularak yapılan terapilerde amaçlarımız, takıntılarımız ve sorunlarımız tespit edilerek uygun düşüncelerin yerine konulması ile cinin etkisinin kırılması çalışmasıdır. Olumsuz ve yanlış düşüncelere sevkeden kaynagı(cini) fark etmek ve cinin fikirleriyle mücadele etmek ve tanrıdan yardım dilemek sorunları çözmektedir.
Ayakta ve ensede kaşıntı cinlerin bedene giriş yaptığı bölgelere işarettir.
İnsanı horlayan, değersizleştiren, saygıdan yoksun kılan, alçaltan kısaca hayasızlık iblistendir.
Arzularının kölesi olmayan iblisin egemenliğinden kurtulmuş demektir.
Sırta vurulduğunda anlayışla karşılamayıp sinirleniyor ya da hemen tepki veriyorsa iblisin cinlerinin etkisindedir. Korku refleks, ani hareket, panik atak iblistendir.
Bir çeşit öksürük, üst solunum yolu ile boğaza bir şey kaçmış gibi oluşan öksürük hali cinlerdendir. Bedene giriş için ağız yolunu kullanan cinlerin meydana getirttiği öksürüktür.
Aniden arkaya bakan, takip ediliyormuş hissi, arkanda biri var hissi, yanından karartı geçtiğini zannetme, gözünün yakalayamadığı karartı hali, gözünü kapattığında birtakım şekiller görüyor hissi, sıkılma, gerilme, daralma, şikayetlenme, mide ağrıları, elbiselerini gevşetme isteği gibi haller cinlerden kaynaklıdır.
Sınırsız yeme isteği iblisin işidir. Bedene hükmedebilmekte ve nefse hakim olabilmektedir. Cinsel arzuları ve bedensel faaliyetleri arttırabilmektedir. Doyumsuz iblis sevgili hastalığı obezitedir. Ve pek çok insanın ayağını kaydırmıştır. Obeziteden kurtulmak için sürekli Allahtan yardım dileyin ve oruç tutun.
Nazar, insan da öldürür, binayı da devirir. Hayvana zarar verdiği gibi araçlara kaza da yaptırır. Beğenici bakıştan uzak durunuz.
Cinlere karşı cinlerle korunma olmaz. İnsanın düşmanı olan türden insana fayda gelmez. Yılanların arasına düşen timsahın önüne kendisini atmaz. Bu nedenle cinlerin etkisinde kalan medyum ve büyücülere giderek cinlerden yardım almamalıdır. Bu sıkıntıyı daha da kötüleştirir ve kronikleştirir. Cinlerden korunma konusunda başka seçenekler arayanlara neden Allaha inanmıyorsun. Neden Allahtan dilemiyorsun neden Allaha güvenmiyorsun sorusunu sormalıyız. Günahsız insan olmayacağı gibi Günahlarımızdan dolayı güvensizliğe düşmekte şeytanın aldatmasıdır.
Bir işin başında Allaha sığınan kişi daha en baştan cinlerin etkisinden sıyrılmaktadır. Kendi kendine birtakım çabalar içinde olup meşru olmayan yollara düşmektense işleri Allaha havale eder ve ona sığınırsanız işler kendiliğinden sizin lehinize hareket etmektedir.
Resim, elbise, tırnak, saçteli gibi kişiye ait her şey büyü yapımında adresi tespit için kullanılır. Yani o kişiyi temsil eden her metaryel büyü yapılacak kişiyi tepit amacıyla kullanılmaktadır.
Büyücüler ve cinciler isteklerinde ve büyülerde başarılı olmak için şeytana boyun eğerler. Büyü yapılırken birtakım rutieller yapılır. Mesela Allahı inkar sözleri kullanılır. İnkar tipi davranışlar, küfür içerikli sözler, kuran ve ayetleri tersten okuma, domuz yağı ve sidik ile silme, Allaha karşıtlık içerikli söz ve eylemler, Şeytana övgüler, kurban kesme gibi davranışlar bulunur. Cinlere karşı bu toprakların sahibi, güç sahibi, dostum ve büyük gibi sözler cinleri yüceltmeye yöneliktir ve büyülerin ve işlerin gerçekleştirilmesinde yardım dilemek amacıyla kullanılır. Bunlar tam bir küfürdür. İnsan da Allaha namazda bu tarz ifadelerde bulunur ve Allahtan yardım diler. Sonuç ifadesiyle tanrınız kim, kimden yardım diliyorsunuz buna dikkat etmelisiniz. Şeytan insanı açıkça cehenneme götürür, ona uymayın. O batıl ve kötü işlerde insanı kullanmaktadır. Büyü yapmak ve yaptırmak bir bakıma şeytana ibadet etmektir. Aslında insanoğlunun düşmanı olan şeytanı dost seçmek, Allahı karşına almaktır.Şeytan kafir edip bir süre isteklerini yaparak kendine bağlı kılar. Ancak Allahın yolundan ve Allaha yönelmekten insanı alıkor. Büyük günahlara düşürmeyi hedefler. Hedeflerine ulaşınca cehennemi hak etmiş olana artık sırtını döner. Saptıracak yeni insanlar bulur.
Cinler insanı telkinlerle yönlendirirler. Bedenlerinde birtakım değişimler yaptırırlar. İblis cinsellikte açlık ve yeme iştahını birtakım düşüncel nedenlerle tetiklerler. Artık insan bir noktada tamamen cinlere uymaktadır. Cinler insana bir şeyler yaptırabildiği gibi Tanrına yedi kudretiyle nefse hakimdir. Cinsellik, yeme, hastalık gibi bedensel olaylara tanrı tamamen hakimdir. Allah insana tam hükmetmektedir. İnsan yeterki Allahtan dilemiş olsun. Cinlerden yardım alanlar hem amaçlarına ulaşamazlar hemde aldatılırlar. Ve cehennemi hak ettirirler.
Yeryüzünde çok çeşitli cin türleri vardır. Bunların farklı görevleri, ilgi alanları, farklı yeteneklileri, yaratılış gereği uzmanlık alanları vardır. Hepsi kendi alanında uzmandır ve tecrubelidir. İşçi sınıfı, orta sınıf, tecrübeli ve yetenekli olanları, alim bilgili ve ifrit olanları vardır.