ÇÖZÜM SÜRECİ
İki insan birbirine düşman olsa ve bir zaman sonra barışsalar. Deseler ki geçmişi unutalım. Birtakım hatalar yapıldı. Artık bundan sonra dost olalım ve birbirimizi bir daha tehdit olarak görmeyelim deseler. Ne olur biliyor musunuz. Aralarında bir barış ve sevgi hasıl olur. Geçmişi unuttukları gibi bundan sonra da yardımlaşmaya başlarlar. Barış sürecide aynı buna benzerdir.
Barış süreci, çözüm süreci aynı şeydir. Zamanla Türkiye halkı birbirine düşman edilmiş. Özellikle 1960 darbesi sonrasında somut ayrıştırmalar için çalışmalar yapılmış. Doğu halkı ile batı halkı birbirine düşman edilmiş. O dönemde devlete yerleşmiş güçler bizzat bu durumu oluşturmuşlar.
Devletin devlet olmadığı zamanlarda kurumların başlarındakiler hukuksuz işler yapıyorlardı. Darbeciler de bu birliğin içindelerdi. Çift maaş için Ohal için terörü isteyenler olduğu gibi dağdan kazanan bir şebeke de vardı. Türkçülük yapanlar ile Apoyu askeri çemberden çıkaran ve varlığını koruyanlar aynı kişilerdi.
Doğuda aynı köyü devlet de bastı, pkkda bastı. Biz düşmanlık etmeyiz diyenlere baskılar yapıldı. Zamanla bu algıyı yerleştirdiler. Sonra iyice düşmanlığı yaydılar. Devletin başındakiler ve darbeciler doğu halkına baskı yaptı ve ayrılığı iyice pekiştirdiler.
Şimdi bir adam çıktı. Erdoğan. Bırakın bu kavgayı. Gelin barış edelim, geçmişe bir çizgi çekelim, ölenleri şehitleri bırakalım. Geçmişin ardına düşmeyelim. Birlikte yaşayabiliriz. Bu savaş nereye kadar. Savaş hiçbir şey kazandırmaz. Birbirimizi anlayalım ve düşüncelerimizi gözden geçirelim. Düşmanlığı bırakalım Ve birbirimizi anlayıp barışalım kardeş olalım tek vücut olalım dedi. Ve bir barış süreci başlattı. Bu düşmanlığı ortadan kaldırıp çözüme kavuşturalım dedi.
Abdullah Öcalan Ergenekoncuların döneminde çok kullanıldı. Ve öyle bir ortamda can güvenliği tehlikede idi. Kendi başına hareket edemiyordu. Yakalanıp cezaevine girdikten sonra Erdoğanın dürüstlüğünü gördü. Öcalan: Ölmeden önce ben bu düşmanlığı bitireceğim dedi. Vicdani bir sıkıntı yaşadı. Bu tavır onu kurtaran tavırdı. Ama Bahçeli: ben barışı reddediyorum. Dedi. Görüşmeleri reddettiği gibi barış sürecini tanımadığını söyledi. Şeytani bir niyetle Ben onları katledeceğim, savaş istiyorum. Dedi. Ülkeye sahiplenen, Türkiye Türklerin demek ne kadar şeytani ise doğu da Kürtlerindir demek o kadar şeytanidir. Bu savaşı bitirmeye yanaşmayan herkes tanrının karşısında hesaba çekilecektir.
PKK yani silah üzerinden yürütülen dava doğuda Kürt halkına en çok zarar veren yol oldu. PKK bölge halkına sıkıntılar yaşattı. Bölgede insanların göç etmelerine neden oldu. Gençlerin yurt dışına çıkmalarına kıyı kentlerinde otellerde çalışmalara itti. Genç kızların yaşlı erkeklere kuma olmalarına neden oldu. Çocukların zorla PKKya alıkonulmalarına neden oldu. Anneler babalar bu kirli yapı ile baş edemiyordu. PKK çocukların dağa kaçırılmalarını veya aldatılmalarını sağlıyordu. PKKdan en çok doğu halkı zarar gördü. PKK bugün doğuda bir devlet kurup siyasi irade olsaydı tek partili baskıcı bir rejim yaşarlardı. Bu dağ kadrosu en az elli yıl çok partili hayata izin vermezdi. Ne demokrasi, ne özgürlük sağlardılar. Ülkede tekelcilik yaparlar, vesayeti kurarlar ve saltanatlarını sürerlerdi. Nerde özgürlük nerede demokrasi ve temel haklar. Kürt halkı başlarına neler geleceğini hiç bilmiyordu. Şimdi şiddetin PKKnın davasını sahiplenmiş BDP çok mu şey verecek halka. Öcalan barış yapın diyor partililer hala başka türkü çağırıp Erdoğanı eleştiriyorlar. Bir taraftan barış diyorlar diğer taraftan muhalif davranış sergiliyorlar. Artık tek nefes olunur aynı şeyler söylenir. Hala eski ırkçı tavırlarından kopamıyorlar. Kürt halkının haklı davası ancak evrensel değerler, demokrasi ve barış üzerinden sağlanır. Seçimde baskı kurarak, halkı sindirerek bir yere varamazlar.
MHP ve BDP aynı kafadır. Aynı davayı savunan farklı cephelerdir. Irkçılıkla bir yere varılmaz. Irkçılığın ardı boş, sonu yoktur. Ne çok nüfuslu cinlileri yenebilirsin ne de Hindistanlıları. Amaç esenlik ise onu lider ve sistemin sağlar. Eğer sistemin evrensen değerler üzerine kurulu değilse hiçbir ırkçı ülke başarıya ulaşamaz. Zaten ırkçı hiçbir ülke bir yere varamamış. Güçlü devlet olamamış. Kısa sürede yıkılmışlar. Irkçılık yapanlar MHP ve BDP gibi siyasi partileri destekleyenlerin hepsi savaşı devam ettirdiklerinden dolayı ellerine ve ekmeklerine kan bulaştırmaktadırlar. Düşmanlıktan dolayı sadece şeytanın yoluna tabi olmuşlar.
Osmanlının dağılışıyla meydanı boş bulan şeytan ırkçılığı ve ayrımcılığı yaymıştı. Fransız ihtilali 1890 larda Anadoluya geldi. Anadoluya ayrımcılığı ilk getiren Ziya paşadır. Ziya paşa Fransız ihtilalinin akımını Avrupada Fransada eğitim alarak öğrenmişti. Irkçılığı ve ayrımcılığı Anadoluya yaymak için gelmişti. Osmanlı yıkılırken Türkçülük kullanıldı. Bir taraftan Türkiye Türklerindir diye Türk ırkını yüceltici değerler ile devlete sahiplendiler. Diğer taraftan cumhuriyete sahip çıktığını söyleyen inançsızlar devlete sahip çıkmıştı. CHP ve MHP anlayışı Osmanlının çöküşüyle ortaya çıkan gog ve magog anlayışıdır. Gog dünyacı dinsiz, Magog çıkarcı ayrımcıdır. Her ikisi de dünyaya ve mala sahip olmak için bozgunculuk eder ve savaş taraftarıdır. Bu anlayış dünyanın her ülkesine ulaştı ve yeryüzüne yayıldı.. Ortaya çıkması Fransız ihtilali ile başlar ve her ülkeye zamanla gelir yerleşir. Çünkü bir krallık hemen yıkılmaz. Osmanlının yıkılışı 250 yıl sürdü. Bu süreçte kıtalara, ülkeleri gidişi değişik hızlarda oldu. En son bu ayrımcılık Anadoluya geldi. Ayrımcılığın ilk yıkılışı da Anadoludan başladı.
Osmanlı gerilerken Fransada bir ihtilal ortaya çıktı. Bu herkes kendi topraklarında kendi devletini kursun kendi topraklarına sahip çıksın anlayışıydı. Bu sahiplenme duygusunu veren İblisdi. Fransız ihtilali ile kardeşliğe bir savaş açıldı. Her beldede o bölgeyi sahiplenenler kendi ülkesini kurdu. Irk ve köken üzerine kurulu ulus devletler ortaya çıktı. Fransız ihtilalinin o dönemlerinde ulus devlet algısı özgürlük ve cumhuriyet adıyla servis edilmişti. Bugün dünyadaki tüm savaşların bu ayrımcılık olduğunu gördük. Halklara zulmeden vesayetçi tekel yönetimlerin varlığını gördük. Haksız yere topraklara sahiplenerek köktencilik yapanlar şeytanın yolunu tercih etmişlerdir.
Irkçılık ve sahiplenme Osmanlının yıkılışıyla Anadoluya giren bir beladır. Sadece Anadoluya değil dünyanın her yerine yayılmış salgın bir hastalıktır. Öncelikle Fransız ihtilalini çıkaranları lanetliyorum. Sonra da bu anlayışı benimseyenleri lanetliyorum. Köken üzerine beldeleri toprakları sahiplenenleri lanetliyorum. Yönetimleri devletleri sahiplenenleri lanetliyorum. Osmanlı yıkılırken kardeşlik, barış, adalet, uzlaşmacı ve çözümcülük de yıkılmıştı. Yeni anlayışlar yeryüzünü çok kötü hale getirdi. Sürekli uzlaşmayan, birbirlerini suçlayan milletler, yeryüzü barışın olmadığı silahlanmanın ve savaşın olduğu kötü bir dünyaya döndü.
Menfaat aşkı ve sahiplenme duygusu batıl ve kötü dürtülerdi. Sadece bir şeyden siz faydalanmayı arzularsanız başkasının hakkına zarar verirsiniz. Sahiplenmede sizin olmayan mülklere sahiplenmedir. Irkçılıkların ve ulus devletlerin özünde bu sahiplenme vardır. Bu nedenle çoğunlukla halklara zulmedilmiştir.
Türkiyede doğu Anadoluda Kürtçülük yapıp sokaklarda şiddet olayları yapanlar ile orta Anadoluda Türkçülük yaparak sokaklarda şiddet olayları yapanlar arasında ne fark vardır. İkisi de terörizmdir. Ülkücüler de pkklılar da terördür. Halkın huzuruna ve esenliğine bir tehlikedir. Yeni çağda artık ırkçılık terörizmdir. Halklar barışı çoktan sağlamış, herkes barışa sevinirken birileri hala düşmanlık gütmekte ve savaşı istemektedirler. Barış menfaatlerine yönelik çıkar sağlayanların hoşuna gitmiyor. Onlar hakkı Allahı ve dini sevmiyorlar. Allahın kanunlarını reddediyorlar. Kötü kazanmayı yol edinmişler bu nedenle hakkın karşısında bile bile duruyorlar.
Ülkeyi sahiplenen Türkçüler, Tayip Erdoğan ne yaptı ülkeyi sattı diyorlardı. Devleti tekellerinde tutup orta sınıf halka zulmediyorlardı ve devletin kaynaklarını sömürüyorlardı. Ülke kaynaklarını tekellerinde tutarak vesayete ve saltanatlarına zemin hazırlıyorlardı. Amerika neden güçlü ülkedir, çünkü küresel sermaye oradadır. Türkiyeye de küresel sermaye gelmeli ve özelleştirme daha da artmalıdır. Çalışan çalıştıran ve kazanan şirketler türesin. Bu topraklar bizim sadece biz yiyebiliriz düşüncesi şeytanidir. Refah adalet ve özgürlük bu şartlar altında gelişiyordu.
Türkiyeye bakarsanız bir taraftan Anadoluya sahiplenmiş ırkçılar, diğer taraftan cumhuriyeti biz kurduk biz yaşatacağız diyen dinsizler. Bir taraftan Türkçülüğün doğurduğu Kürtçülük ve Anadolunun doğusu bizim diyen anlayış. Tüm bunlar Osmanlının çöküşüyle başlayan akımlardı. Osmanlı haktı, barıştı, doğruluk ve adaletti. Osmanlı çökünce batıllar türedi ve çıkarları için tutunmaya çalışıyorlar. Türkiyede Erdoğan bu batıl inanışları yıkmaya başladı.
Savaşta kazanan olmaz. Barışta kaybeden olmaz. Aşırı Kürt-Türk milliyetçiliğini bırakın. Kardeşliğe gelin. Nedir kökene dayalı mücadele ne boş ne anlamsızdır. Irkçılığı devam ettirenler çatışmaların devamını sağladığından ellerine kan bulaşmıştır. Doğruluktan ve barıştan ayrılmayanlar doğru yoldadır. Savaştan medet uman ancak şeytandır. Irkçılığın ardından gidenler ancak şeytana uymaktadır. Tüm peygamberlerin ırkçılığa lanet ettiğini unutmayınız.
Doğuda sokaklarda taşkınlık yapan kürtçüler, orta Anadoluda sokaklarda taşkınlık yapan Türkçülük yapanlar, batıda cumhuriyeti biz kurduk diyen dinsizlerin sokak taşkınlıklarının hepsi birdir. Hepsi doğruluk ve barışa karşıdır. Menfaatlerini ön plana çıkartarak sahiplenme duygusuyla hareket edenlerdir. Bu anlayışlar Erdoğanın kardeşlik, adalet ve barış siyasetine karşı eylemler yapmaktadırlar. Türkiye değişirken şiddeti tercih edenler hakkı ancak böyle sustururuz amacındadırlar.
Tüm isyanlar Erdoğanın evrensel anlayışınadır. Hakka karşı olanlar sırf menfaatlerinden dolayı şiddeti seçmektedirler. Yıllarca haksız kazancı yol edinmiş olanlar hakkı ve sağduyuyu beğenmiyorlar.
BDP ve MHPnin sahiplendiği ırkçılık ile Bu ülkeyi biz kurduk diyerek yönetimleri zorla gasbeden dinsizlerin yönetimleri sahiplenmesi ne kadar doğruydu. Gog ve magog iki millet. Yönetimlere sahiplenmiş dinsizler ile yaşadığı topraklara sahiplenmiş mal tutkunları. Ey menfaat şebekesi siz hakkı şiddet ile bastırmak isterken yeryüzünde ebedi huzurla kalacağınızı mı sandınız. Dün yaptığınız suçlarınızı bugün bile hesabını veremezken gelecek nesillere nasıl vereceksiniz.
Sokaklardaki tüm tepkiler aslında hak yoladır. Türkiyenin doğusunda, ortasında ve batısındaki tepkiler Ak partiye dir. Bu partinin zihniyeti ibrahimidir. Allah yoludur. Hak yoldur.
Kişisel ve gurupsal çıkarlar yerine tüm ülke halkının ve tüm insanlığın çıkarlarını düşünenler doğru yoldadır. AKP zihniyeti halkın ve tüm insanlığın çıkarlarını düşünmektedirler. MHP zihniyeti bu ülke Türklerin bizim ülkemiz gibi düşüncelerle bu ülkenin sahipçiliğini yaparsa ve menfaatlerini düşünürlerse yanlış yoldadırlar. Bu topraklar ve devlet bir ırkın değildir. Aynı şekilde bu cumhuriyeti biz kurduk bu devlet bizimdir diyen CHP zihniyeti de vesayeti bırakmak istemiyor. Bunlar da menfaatleri doğrultusunda hareket etmektedir. Diğer taraftan doğu Anadoluda dağ kadrosuyla bir rant sağlamış olan BDP o bölgenin sahipçiliğini yapmaktadır. Onlar da menfaatleri için isyanı ve zulmü seçmiştir.
Bir tarafta menfaatleri için çatışanlar mücadele edenler diğer tarafta tüm halkların çıkarlarını düşünenler. Hangisi tanrı yolundadır. Hangisi batıldır.
Küfür tek millettir. Türkiyede CHP MHP ve BDP birleşecek, Erdoğana karşı birlik oluşturacaklar. Kendi aralarında Türkiyeyi paylaşacaklar. Türkiyeyi tek devlet gibi gösterip halka yine oyun oynayacaklar. Ama halk her şeyin farkındadır. Vesayetçiler çıkarları doğrultusunda her şeyi yaparlar.
"Çözüm sürecini tüm Türkiye destekliyor. Milletin demokratikleşme özlemi var.. Demokratikleşme paketiyle durum değişti. Taleplerin büyük kısmı karşılandı. İşte bu birilerini rahatsız etti. 17 aydır şehit haberi gelmiyor. Çözüm süreci siyonistleri, ırkçıları, silah baronlarını rahatsız etti. Kendi sorunlarını çözen bir Türkiye istemiyorlar. İşte Gezi olayları ve 17 Aralık küresel operasyonu bunun göstergesidir. Küresel operasyonun hedefi Türkiye. Oyunun farkındayız.
Türkiyede çözüm süreci ve dünyada Türkiyenin öncülük ettiği tüm çözüm süreçleri silah baronlarını rahatsız etti. Somali, Suriye, Libya, Irak, Lübnan çözüm süreçlerini başlatan Türkiye, küresel güçler ve küresel silah sektörü tarafından tehdit durumunda görülmüştür.
İki insan birbirine düşman olsa ve bir zaman sonra barışsalar. Deseler ki geçmişi unutalım. Birtakım hatalar yapıldı. Artık bundan sonra dost olalım ve birbirimizi bir daha tehdit olarak görmeyelim deseler. Ne olur biliyor musunuz. Aralarında bir barış ve sevgi hasıl olur. Geçmişi unuttukları gibi bundan sonra da yardımlaşmaya başlarlar. Barış sürecide aynı buna benzerdir.
Barış süreci, çözüm süreci aynı şeydir. Zamanla Türkiye halkı birbirine düşman edilmiş. Özellikle 1960 darbesi sonrasında somut ayrıştırmalar için çalışmalar yapılmış. Doğu halkı ile batı halkı birbirine düşman edilmiş. O dönemde devlete yerleşmiş güçler bizzat bu durumu oluşturmuşlar.
Devletin devlet olmadığı zamanlarda kurumların başlarındakiler hukuksuz işler yapıyorlardı. Darbeciler de bu birliğin içindelerdi. Çift maaş için Ohal için terörü isteyenler olduğu gibi dağdan kazanan bir şebeke de vardı. Türkçülük yapanlar ile Apoyu askeri çemberden çıkaran ve varlığını koruyanlar aynı kişilerdi.
Doğuda aynı köyü devlet de bastı, pkkda bastı. Biz düşmanlık etmeyiz diyenlere baskılar yapıldı. Zamanla bu algıyı yerleştirdiler. Sonra iyice düşmanlığı yaydılar. Devletin başındakiler ve darbeciler doğu halkına baskı yaptı ve ayrılığı iyice pekiştirdiler.
Şimdi bir adam çıktı. Erdoğan. Bırakın bu kavgayı. Gelin barış edelim, geçmişe bir çizgi çekelim, ölenleri şehitleri bırakalım. Geçmişin ardına düşmeyelim. Birlikte yaşayabiliriz. Bu savaş nereye kadar. Savaş hiçbir şey kazandırmaz. Birbirimizi anlayalım ve düşüncelerimizi gözden geçirelim. Düşmanlığı bırakalım Ve birbirimizi anlayıp barışalım kardeş olalım tek vücut olalım dedi. Ve bir barış süreci başlattı. Bu düşmanlığı ortadan kaldırıp çözüme kavuşturalım dedi.
Abdullah Öcalan Ergenekoncuların döneminde çok kullanıldı. Ve öyle bir ortamda can güvenliği tehlikede idi. Kendi başına hareket edemiyordu. Yakalanıp cezaevine girdikten sonra Erdoğanın dürüstlüğünü gördü. Öcalan: Ölmeden önce ben bu düşmanlığı bitireceğim dedi. Vicdani bir sıkıntı yaşadı. Bu tavır onu kurtaran tavırdı. Ama Bahçeli: ben barışı reddediyorum. Dedi. Görüşmeleri reddettiği gibi barış sürecini tanımadığını söyledi. Şeytani bir niyetle Ben onları katledeceğim, savaş istiyorum. Dedi. Ülkeye sahiplenen, Türkiye Türklerin demek ne kadar şeytani ise doğu da Kürtlerindir demek o kadar şeytanidir. Bu savaşı bitirmeye yanaşmayan herkes tanrının karşısında hesaba çekilecektir.
PKK yani silah üzerinden yürütülen dava doğuda Kürt halkına en çok zarar veren yol oldu. PKK bölge halkına sıkıntılar yaşattı. Bölgede insanların göç etmelerine neden oldu. Gençlerin yurt dışına çıkmalarına kıyı kentlerinde otellerde çalışmalara itti. Genç kızların yaşlı erkeklere kuma olmalarına neden oldu. Çocukların zorla PKKya alıkonulmalarına neden oldu. Anneler babalar bu kirli yapı ile baş edemiyordu. PKK çocukların dağa kaçırılmalarını veya aldatılmalarını sağlıyordu. PKKdan en çok doğu halkı zarar gördü. PKK bugün doğuda bir devlet kurup siyasi irade olsaydı tek partili baskıcı bir rejim yaşarlardı. Bu dağ kadrosu en az elli yıl çok partili hayata izin vermezdi. Ne demokrasi, ne özgürlük sağlardılar. Ülkede tekelcilik yaparlar, vesayeti kurarlar ve saltanatlarını sürerlerdi. Nerde özgürlük nerede demokrasi ve temel haklar. Kürt halkı başlarına neler geleceğini hiç bilmiyordu. Şimdi şiddetin PKKnın davasını sahiplenmiş BDP çok mu şey verecek halka. Öcalan barış yapın diyor partililer hala başka türkü çağırıp Erdoğanı eleştiriyorlar. Bir taraftan barış diyorlar diğer taraftan muhalif davranış sergiliyorlar. Artık tek nefes olunur aynı şeyler söylenir. Hala eski ırkçı tavırlarından kopamıyorlar. Kürt halkının haklı davası ancak evrensel değerler, demokrasi ve barış üzerinden sağlanır. Seçimde baskı kurarak, halkı sindirerek bir yere varamazlar.
MHP ve BDP aynı kafadır. Aynı davayı savunan farklı cephelerdir. Irkçılıkla bir yere varılmaz. Irkçılığın ardı boş, sonu yoktur. Ne çok nüfuslu cinlileri yenebilirsin ne de Hindistanlıları. Amaç esenlik ise onu lider ve sistemin sağlar. Eğer sistemin evrensen değerler üzerine kurulu değilse hiçbir ırkçı ülke başarıya ulaşamaz. Zaten ırkçı hiçbir ülke bir yere varamamış. Güçlü devlet olamamış. Kısa sürede yıkılmışlar. Irkçılık yapanlar MHP ve BDP gibi siyasi partileri destekleyenlerin hepsi savaşı devam ettirdiklerinden dolayı ellerine ve ekmeklerine kan bulaştırmaktadırlar. Düşmanlıktan dolayı sadece şeytanın yoluna tabi olmuşlar.
Osmanlının dağılışıyla meydanı boş bulan şeytan ırkçılığı ve ayrımcılığı yaymıştı. Fransız ihtilali 1890 larda Anadoluya geldi. Anadoluya ayrımcılığı ilk getiren Ziya paşadır. Ziya paşa Fransız ihtilalinin akımını Avrupada Fransada eğitim alarak öğrenmişti. Irkçılığı ve ayrımcılığı Anadoluya yaymak için gelmişti. Osmanlı yıkılırken Türkçülük kullanıldı. Bir taraftan Türkiye Türklerindir diye Türk ırkını yüceltici değerler ile devlete sahiplendiler. Diğer taraftan cumhuriyete sahip çıktığını söyleyen inançsızlar devlete sahip çıkmıştı. CHP ve MHP anlayışı Osmanlının çöküşüyle ortaya çıkan gog ve magog anlayışıdır. Gog dünyacı dinsiz, Magog çıkarcı ayrımcıdır. Her ikisi de dünyaya ve mala sahip olmak için bozgunculuk eder ve savaş taraftarıdır. Bu anlayış dünyanın her ülkesine ulaştı ve yeryüzüne yayıldı.. Ortaya çıkması Fransız ihtilali ile başlar ve her ülkeye zamanla gelir yerleşir. Çünkü bir krallık hemen yıkılmaz. Osmanlının yıkılışı 250 yıl sürdü. Bu süreçte kıtalara, ülkeleri gidişi değişik hızlarda oldu. En son bu ayrımcılık Anadoluya geldi. Ayrımcılığın ilk yıkılışı da Anadoludan başladı.
Osmanlı gerilerken Fransada bir ihtilal ortaya çıktı. Bu herkes kendi topraklarında kendi devletini kursun kendi topraklarına sahip çıksın anlayışıydı. Bu sahiplenme duygusunu veren İblisdi. Fransız ihtilali ile kardeşliğe bir savaş açıldı. Her beldede o bölgeyi sahiplenenler kendi ülkesini kurdu. Irk ve köken üzerine kurulu ulus devletler ortaya çıktı. Fransız ihtilalinin o dönemlerinde ulus devlet algısı özgürlük ve cumhuriyet adıyla servis edilmişti. Bugün dünyadaki tüm savaşların bu ayrımcılık olduğunu gördük. Halklara zulmeden vesayetçi tekel yönetimlerin varlığını gördük. Haksız yere topraklara sahiplenerek köktencilik yapanlar şeytanın yolunu tercih etmişlerdir.
Irkçılık ve sahiplenme Osmanlının yıkılışıyla Anadoluya giren bir beladır. Sadece Anadoluya değil dünyanın her yerine yayılmış salgın bir hastalıktır. Öncelikle Fransız ihtilalini çıkaranları lanetliyorum. Sonra da bu anlayışı benimseyenleri lanetliyorum. Köken üzerine beldeleri toprakları sahiplenenleri lanetliyorum. Yönetimleri devletleri sahiplenenleri lanetliyorum. Osmanlı yıkılırken kardeşlik, barış, adalet, uzlaşmacı ve çözümcülük de yıkılmıştı. Yeni anlayışlar yeryüzünü çok kötü hale getirdi. Sürekli uzlaşmayan, birbirlerini suçlayan milletler, yeryüzü barışın olmadığı silahlanmanın ve savaşın olduğu kötü bir dünyaya döndü.
Menfaat aşkı ve sahiplenme duygusu batıl ve kötü dürtülerdi. Sadece bir şeyden siz faydalanmayı arzularsanız başkasının hakkına zarar verirsiniz. Sahiplenmede sizin olmayan mülklere sahiplenmedir. Irkçılıkların ve ulus devletlerin özünde bu sahiplenme vardır. Bu nedenle çoğunlukla halklara zulmedilmiştir.
Türkiyede doğu Anadoluda Kürtçülük yapıp sokaklarda şiddet olayları yapanlar ile orta Anadoluda Türkçülük yaparak sokaklarda şiddet olayları yapanlar arasında ne fark vardır. İkisi de terörizmdir. Ülkücüler de pkklılar da terördür. Halkın huzuruna ve esenliğine bir tehlikedir. Yeni çağda artık ırkçılık terörizmdir. Halklar barışı çoktan sağlamış, herkes barışa sevinirken birileri hala düşmanlık gütmekte ve savaşı istemektedirler. Barış menfaatlerine yönelik çıkar sağlayanların hoşuna gitmiyor. Onlar hakkı Allahı ve dini sevmiyorlar. Allahın kanunlarını reddediyorlar. Kötü kazanmayı yol edinmişler bu nedenle hakkın karşısında bile bile duruyorlar.
Ülkeyi sahiplenen Türkçüler, Tayip Erdoğan ne yaptı ülkeyi sattı diyorlardı. Devleti tekellerinde tutup orta sınıf halka zulmediyorlardı ve devletin kaynaklarını sömürüyorlardı. Ülke kaynaklarını tekellerinde tutarak vesayete ve saltanatlarına zemin hazırlıyorlardı. Amerika neden güçlü ülkedir, çünkü küresel sermaye oradadır. Türkiyeye de küresel sermaye gelmeli ve özelleştirme daha da artmalıdır. Çalışan çalıştıran ve kazanan şirketler türesin. Bu topraklar bizim sadece biz yiyebiliriz düşüncesi şeytanidir. Refah adalet ve özgürlük bu şartlar altında gelişiyordu.
Türkiyeye bakarsanız bir taraftan Anadoluya sahiplenmiş ırkçılar, diğer taraftan cumhuriyeti biz kurduk biz yaşatacağız diyen dinsizler. Bir taraftan Türkçülüğün doğurduğu Kürtçülük ve Anadolunun doğusu bizim diyen anlayış. Tüm bunlar Osmanlının çöküşüyle başlayan akımlardı. Osmanlı haktı, barıştı, doğruluk ve adaletti. Osmanlı çökünce batıllar türedi ve çıkarları için tutunmaya çalışıyorlar. Türkiyede Erdoğan bu batıl inanışları yıkmaya başladı.
Savaşta kazanan olmaz. Barışta kaybeden olmaz. Aşırı Kürt-Türk milliyetçiliğini bırakın. Kardeşliğe gelin. Nedir kökene dayalı mücadele ne boş ne anlamsızdır. Irkçılığı devam ettirenler çatışmaların devamını sağladığından ellerine kan bulaşmıştır. Doğruluktan ve barıştan ayrılmayanlar doğru yoldadır. Savaştan medet uman ancak şeytandır. Irkçılığın ardından gidenler ancak şeytana uymaktadır. Tüm peygamberlerin ırkçılığa lanet ettiğini unutmayınız.
Doğuda sokaklarda taşkınlık yapan kürtçüler, orta Anadoluda sokaklarda taşkınlık yapan Türkçülük yapanlar, batıda cumhuriyeti biz kurduk diyen dinsizlerin sokak taşkınlıklarının hepsi birdir. Hepsi doğruluk ve barışa karşıdır. Menfaatlerini ön plana çıkartarak sahiplenme duygusuyla hareket edenlerdir. Bu anlayışlar Erdoğanın kardeşlik, adalet ve barış siyasetine karşı eylemler yapmaktadırlar. Türkiye değişirken şiddeti tercih edenler hakkı ancak böyle sustururuz amacındadırlar.
Tüm isyanlar Erdoğanın evrensel anlayışınadır. Hakka karşı olanlar sırf menfaatlerinden dolayı şiddeti seçmektedirler. Yıllarca haksız kazancı yol edinmiş olanlar hakkı ve sağduyuyu beğenmiyorlar.
BDP ve MHPnin sahiplendiği ırkçılık ile Bu ülkeyi biz kurduk diyerek yönetimleri zorla gasbeden dinsizlerin yönetimleri sahiplenmesi ne kadar doğruydu. Gog ve magog iki millet. Yönetimlere sahiplenmiş dinsizler ile yaşadığı topraklara sahiplenmiş mal tutkunları. Ey menfaat şebekesi siz hakkı şiddet ile bastırmak isterken yeryüzünde ebedi huzurla kalacağınızı mı sandınız. Dün yaptığınız suçlarınızı bugün bile hesabını veremezken gelecek nesillere nasıl vereceksiniz.
Sokaklardaki tüm tepkiler aslında hak yoladır. Türkiyenin doğusunda, ortasında ve batısındaki tepkiler Ak partiye dir. Bu partinin zihniyeti ibrahimidir. Allah yoludur. Hak yoldur.
Kişisel ve gurupsal çıkarlar yerine tüm ülke halkının ve tüm insanlığın çıkarlarını düşünenler doğru yoldadır. AKP zihniyeti halkın ve tüm insanlığın çıkarlarını düşünmektedirler. MHP zihniyeti bu ülke Türklerin bizim ülkemiz gibi düşüncelerle bu ülkenin sahipçiliğini yaparsa ve menfaatlerini düşünürlerse yanlış yoldadırlar. Bu topraklar ve devlet bir ırkın değildir. Aynı şekilde bu cumhuriyeti biz kurduk bu devlet bizimdir diyen CHP zihniyeti de vesayeti bırakmak istemiyor. Bunlar da menfaatleri doğrultusunda hareket etmektedir. Diğer taraftan doğu Anadoluda dağ kadrosuyla bir rant sağlamış olan BDP o bölgenin sahipçiliğini yapmaktadır. Onlar da menfaatleri için isyanı ve zulmü seçmiştir.
Bir tarafta menfaatleri için çatışanlar mücadele edenler diğer tarafta tüm halkların çıkarlarını düşünenler. Hangisi tanrı yolundadır. Hangisi batıldır.
Küfür tek millettir. Türkiyede CHP MHP ve BDP birleşecek, Erdoğana karşı birlik oluşturacaklar. Kendi aralarında Türkiyeyi paylaşacaklar. Türkiyeyi tek devlet gibi gösterip halka yine oyun oynayacaklar. Ama halk her şeyin farkındadır. Vesayetçiler çıkarları doğrultusunda her şeyi yaparlar.
"Çözüm sürecini tüm Türkiye destekliyor. Milletin demokratikleşme özlemi var.. Demokratikleşme paketiyle durum değişti. Taleplerin büyük kısmı karşılandı. İşte bu birilerini rahatsız etti. 17 aydır şehit haberi gelmiyor. Çözüm süreci siyonistleri, ırkçıları, silah baronlarını rahatsız etti. Kendi sorunlarını çözen bir Türkiye istemiyorlar. İşte Gezi olayları ve 17 Aralık küresel operasyonu bunun göstergesidir. Küresel operasyonun hedefi Türkiye. Oyunun farkındayız.
Türkiyede çözüm süreci ve dünyada Türkiyenin öncülük ettiği tüm çözüm süreçleri silah baronlarını rahatsız etti. Somali, Suriye, Libya, Irak, Lübnan çözüm süreçlerini başlatan Türkiye, küresel güçler ve küresel silah sektörü tarafından tehdit durumunda görülmüştür.